23 Eylül 2018 Pazar

OSMANLI HANEDANI VE TAHTA GEÇİŞ SİSTEMİ




Osmanlı’nın kuruluş yılları ile ilgili olarak kaynaklar sınırlıdır. Özelikle kuruluş ile ilgili Bizans, Ermeni ve Gürcü kaynakları daha önemlidir. Devletin ortaya çıktığı dönem ile ilgili Osmanlı Hanedanı hakkında bilgi veren kaynakların genellikle sonraki devirlere ait oluşu yüzünden hanedanın kökeni ve Osmanlı Devletinin kuruluşu hakkında birbirinden farklı pek çok teori ortaya atılmıştır. Osmanlılar kendilerini Oğuzların Bozok koluna mensup Kayı boyunu bağlarlar. Paralar üzerindeki Kayı boyu damgası bu konudaki en güçlü delildir.

Osmanlı Hanedanının başlangıcı Anadolu Selçuklu Devletinin bir Uç Bey’i iken 1299’da Karacahisar’ın fethiyle buraya kendi adına Kadı ve Sancakbeyi tayin eden Osman Gazi ile başlar. Bu sebeple hanedana Osmanlı hanedanı, devlete de Devlet-i Âliye Osmaniye denmiştir.



İlk Türk Devletlerinde itibaren devam eden Türk hakimiyet anlayışına göre iktidar hanedanın ortak malıdır. Bir hükümdar öldüğünde hanedana mensup her erkek üyenin tahta geçme hakkı vardır. Bu durum İslam öncesi ve sonrası birçok Türk Devletinin zayıflamasına ve yıkılmasına sebep olmuştur.
Kuruluştan, Fatih dönemine kadar olan dönemde bu sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Fatih bu duruma son vermek için radikal bir çözüm olarak Şeyhülislam fetvası da alarak devletin bekası için kardeş katlinin caiz olmasıyla ilgili bir kanunname çıkarmıştır. Bu kanunnamenin çıkarılmasının sebebi Osmanlı Devletine gelecek bir zararın İslam dinine gelme endişesidir. 1700’lerden itibaren tahta geçiş sisteminde Ekberiyet sistemi yani hanedanın en yaşlı üyesinin tahta geçmesi kabul edilmiştir.



18 Eylül 2018 Salı

OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI


Osmanlı Devleti kendisinden önceki Türk ve İslam Devletlerinin siyasi, sosyal, idari ve askeri alanlardaki kültür mirasını devralmıştır. Özellikle Anadolu Selçukluları ve İlhanlılar Devleti Osmanlı müesseseleri için önemli bir örnek teşkil eder. Osmanlılar önceki Türk Devletlerinde görülen idari teşkilat ve ilkeleri süzgeçten geçirerek iyi olanlarını almışlar ayrıca bunları geliştirmişler hatalı olanları ise zamanla terk etmişlerdir. İlk Osmanlı padişahları zamanında düzenlenmiş olan Vakfiye ve Mülk-nâmelerin incelenmesi Osman Gazi ve arkadaşlarının öyle zannedildikleri gibi basit bir takım göçebe kabile reisleri olmadıklarını göstermiştir.


Devletin kuruluşunda Ahilerde rol almışlardır. Ayrıca Anadolu Beyliklerinden ve İslam Dünyasının çeşitli sahalarından ilim ve fikir adamları gaziler, esnaf ve sanatkarlar, dervişler gibi her zümreden insanlar, Osmanlı ülkesine gelerek devletin kuruluş ve yükselişinde görev almışlardır.
Osmanlıların, Hıristiyanlarla yaptıkları gaza ve cihatta başarılı olmaları İslam Dünyasının her tarafında büyük bir sempati doğurmuş ve Osmanlı topraklarına büyük 
bir nüfus göçünü başlatmıştır.

Devletin kuruluş ve yükselme döneminde ortaya konan kültür ve medeniyet 3 temele dayanır;
1-) Türklerin Orta Asya’dan beri yaşattıkları örf adet ve gelenekler,
2-) İslamiyet ile kazanılan kültür değerleri,
3-) Ön Asya, Anadolu ve Rumeli’de karşılaştıkları toplumlardan aldıkları kültür unsurlarıdır.

Osmanlı Devletinin temel ve resmi ideolojisi İslamiyet’tir. Osmanlı Devlet adamları da devletlerini bir İslam Devleti olarak görüyorlardı. Osmanlı padişahı için birçok yerde İslam padişahı, Osmanlı ordusu için ise İslam ordusu tabiri kullanıyordu.
İslam inanç ve gelişimi o derece güçlüdür ki, İslam kaynaklı olmayan Orta Asya’dan gelen birçok geleneğinin yanında vergi hukukuna ait Bizans ve Sasani kalıntısı bir unsurunda zamanla İslamileştirildiği görülmektedir.

16 Eylül 2018 Pazar

CENGİZ HAN



Cengiz Han, Türk takvimine göre Domuz yılının başında Doğu Sibirya’da bulunan On On sağ kıyısında yer alan Deli-ün Boldok’ta 1167’de doğdu.[1]
Babası Moğolların Kıyat Reisi Yesügey Bahadır’dır. Annesi Houlen Ece’dir.
Babası Yesügey Bahadır daha önce mağlup ettiği Tatar Kabile Reisi Timuçin (demirci) ismini oğlu Cengiz Han’a verdi.  Timuçin 12 yaşında babasını kaybetti. Babasına bağlı olan kabileler onu zayıf ve çocuk görerek itaat etmediler. Malları babasının arkadaşları tarafından yağmalandı. Timuçin başka anneden doğma iki üvey kardeşi ile On On Irmağının kaynağında sudan balık tutarak Kentey Dağlarında kara avcılığı yaparak geçindi. Üvey kardeşlerinden Bekter ondan izinsiz Tarla kuşunu haksız olarak aldığı için onu öldürdü.
Tayiçi Reisi Targutay, Cengiz Han’ı esir düşürdü. O esaretten kurtularak annesinin yanına sığındı. Daha sonra Arulat Reisinin oğlu Boğorçu ile dost oldu ve gücüne güç kattı. Kongirat Şefinin kızıyla evlendi. Cengiz Han, Merkitler tarafından bir baskın sonucu eşi Börte’yi bırakarak Merkitlerin elinden kurtuldu. Cengiz Han, Keraitlerin şeflerinden Cacirat kabile şefi Camuka onun kan kardeşi olduğundan yardıma koştu. Cengiz Han Kerait Hükümdarı Tuğrul’a giderek ondan da eşi Börte’nin kurtarılmasını istedi. Börte kurtarıldı. Cengiz Han ve adamları Merkitleri cezalandırdı.

Daha sonra Cengiz Han kan kardeşi Camuka ile hanlık yüzünden arası açıldı ve bu savaşı Cengiz Han kazandı.
Bunun sonucunda bir toy verdiler. Cengiz Han Keraitlere tabi oldu. Cengiz Han’ın 27 yıllık sıkıntılı dönemi geride kaldı. Askeri, idari tecrübe kazandı. 1195 yılında birçok kabileyi kendisine bağladı. Bu sırada Börte ihtilaflı olarak Cuci’yi doğurdu. Fakat Cengiz Han ona hiç ayrımcı gözle bakmadı. Cengiz Han 1196’da kendisini Han ilan etti. Arkasından Merkitler üzerine yürüyerek onları mağlup etti. (1197) Merkit Bey’i Tokta Beki öldürdü. Onhong ile birleşerek Kişibaş Mevkiinden Noyman Hakanı Buyruk Han bozguna uğratıldı. (1199) 1200 yılında Tayciyutlar yenildi ve kabileleri bozguna uğradı. 1201’de  Kurilas, Dormen, Tatar kabileleri bozguna uğratılarak itaat altına alındı. Tatarlar ve kendilerini büyük han ilan eden Noymanlar yenildi.
Cengiz Han 1206’da bütün Tatar, Moğol kabilelerini, Noymanları, Bozkır Hükümdarlarını hakimiyeti altına alarak On On Irmağının sağ kıyısında kurultayını topladı ve 9 parçalı Ak Tuğunu dikti. Kendisini göklerin – yerin ve cihanın en güçlü hükümdarı ilan etti.
1206 Bahar Kurultayı ile Cengiz Han, Türk-Moğol kabilelerinin hükümdarı oldu. 840 yılında yıkılan Uygur Devletinin yerini almaya çalıştı.
1207’de Kırgız Hükümdarı elçi heyeti göndererek Kırgızlar Ak renkli doğan kuşu hediye ettiler. Bağlılık bildirdiler ayrıca Cengiz Han’a kurultay’da Şaman Kökçü yardımcı olarak onun iktidarını dini temeller üzerine oturtmaya çalıştı.



[1] Rene Grousset, Bozkır İmparatorluğu, Ötüken, b.6, İstanbul, 2010, s.228.

15 Eylül 2018 Cumartesi

TUĞRUL VE ÇAĞRI BEYLER DÖNEMİ NESA SERAH VE DANDANAKAN SAVAŞLARININ DETAYLARI



Tuğrul ve Çağrı Beyler, Selçuk Bey tarafından yetiştirilmiş iyi asker ve siyasetçilerdir. Askerlik işinde Çağrı Bey, Devlet işinde ise Tuğrul Bey iyidir. Çağrı Bey büyüktür olmasına rağmen Tuğrul Bey’den karşın devletin başına geçmesini ister. Çünkü Tuğrul Bey devlet işlerinde iyidir.
Tuğrul ve Çağrı Beyler, Selçuklunun başı olan Arslan Yabgu, Gazneli Mahmut tarafından tuzağa düşürülüp tutuklanıp hapis edilene kadar hiç ona karşı gelmediler. Ama hep kendi bildiklerini yapıp bağımsız hareket ettiler.
Tuğrul ve Çağrı Beyler tarihi bir karar alırlar. Tuğrul mahiyetindeki birliklerle beraber Katvan Çölünün gerisine çekilir. Kendisini ve yüklerini (kadın, çocuk, ağır silahlar) koruma altına alır. Çağrı ise mahiyetindekilerle Doğu Anadolu üzerine bir gaza ve keşif gerçekleştirir.
Çağrı Bey’in Horosan’ı hızla geçmesi, Ermenistan içinden birliklerini yakalanmadan ustaca geçirmesi Sultan Mahmut’u çok şaşırtır. Çağrı Bey dönüşte birlikleri küçük gruplara bölerek kendisi ise bir Tüccar kılığına girer bu yaptığı planla Sultan Mahmut’u yine alt eder ve Tuğrul Bey’in yanına sağ salim döner.
Çağrı Bey, Tuğral’a “keşfedilen yerler son derece verimli beldeler, bizim hayat tarzımıza uygun ayrıca bize karşı koyacak bir güçte yok” diyecektir. Türklerin yaptığı bu operasyon Ermenileri çok korkutmuştur.
Bu arada Selçuklunun başında olan ve tutuklanıp Kalencer kalesine atılınca eden Arslan Yabgu’nun yerine Musa Yabgu geçer. Karahanlı Devletine isyan eden Prens Ali Tiğin Selçukluları bölmek için farklı yollar dener. Musa Yabgu’nun oğlu Yusuf’u bulunduğu bölgenin hükümdarı ilan eder. Böylece Türkmenleri parçalayıp böleceğini düşünür. Fakat Tuğrul ve Çağrı Beyler bu oyuna gelmez. Daha sonra Ali Tiğin, Yusuf’u bir casus göndererek suikast düzenletip öldürtür. Tuğrul ve Çağrı Beyler ise Yusuf’un intikamını almak için Ali Tiğin’in üzerine yürür. Bu sırada 1030 yılında Gazneli Mahmut ölür yerine oğlu Mesut geçer. Yalnız ağabeyiyle taht mücadelesi yaşar. Çünkü Gazneli Mahmut ölmeden önce diğer oğlu Muhammed’i veliaht ilan etmiştir. Fakat Mesut bunu kabul etmez. Hızla bulunduğu bölgeden harekete geçer, önce ağabeyine anlaşma teklif eder lakin kabul edilmez ve aralarında mücadele yaşanır Mesut bu mücadeleyi kazanır. Sultan Mesut, Türkmenleri kontrol altında tutmaya çalışıyor. Lakin Çağrı ve Tuğrul’u tehdit olarak görüyor. Selçuklu Beyleri özellikle Nesa ve civarını tercih eder. Çünkü hayvanlar için su ve ot bol aynı zamanda herhangi bir tehlikede hızla çöllere çekilip korunacakları yerdir. 1035 yılında Gazneliler Nesa’da Türkmenler tarafından yenilgiye uğratıldılar. Türkmenler siyasi platformda da başarılarını perçinleştirmeye çalışır.

  Yapılan Antlaşmaya göre;
·        *Selçuklulara Nesa, Ferebe ve Dihistan verilecektir.
·        *Türkmenler bu şehirlerle yetinecektir.
·        *Selçuklular, Gaznelilere her yıl rehin verecektir.        

Bu rehin meselesiyle Selçuklu vasal statü kazanıyor. Gaznelilerin gevşek davranması sonucu Selçuklular bu antlaşmaya uymadı ve istekleri daha da arttı. Bunun sonucunda Merv, Seras ve Bavert’i istediler. Bunun üzerine Sultan Mesut 10.000 atlı ve 5000 piyadeyi Türkmenler üzerine gönderdi. Kendisi Gazneye geri dönüp Hindistan üzerine sefere çıkar. Bundaki amaç Sultan Mesut’un zedelenen itibarını yükseltmeye çalışmasıdır. Ama yanlış yaptı en önemli mesele olan Türkmenleri göz ardı etti. Gazneliler, Selçuklularla savaş yapmak istemez ve onları oyalamaya çalışır. Lakin Selçuklular bunu anlar ve faaliyetlerinin şiddetini arttırır. Selçuklular vur-kaç taktiği yaparak Gaznelilere ağır darbeler vurur. Gazneliler büyük bir ordu toplayıp savaşmaya gelirler.

Fakat Selçuklular ağırlıklarıyla beraber çöllerin gerisine çekilir ve manevralarla 1038 yılının Mayıs ayında Seras’ta Gaznelilere çok ağır bir darbe vurur. Gazneli Hacib Subaşı 20 kadar gulamıyla savaş meydanından kaçar. Böylece Selçuklu beyleri Devlet kurma yolundaki ikinci büyük zaferini kazanır.
Selçuklular hemen teşkilatlanma yoluna gider. Tuğrul Bey Kurultay’da hükümdar seçilir. Topraklar kendi aralarında paylaşılır.
Tuğrul Bey’e; Nişabur, Çağrı Bey; Merv, Musa Yabgu; Seras’ı alır.
Lakin Selçuklular, Horosan’ın tamamını istiyor. Bu onların ufkunun genişliğini açıklıyor. Nişabur toprakları pay edilirken ele geçirilmemiştir. Bu yüzden Nişabur, Tuğrul’un anneden kardeşi olan İbrahim Yınal’ı elçi olarak gönderir ve şehrin kendilerine tabi olmasını ister. Eğer şehri savaşmadan teslim ederseniz; Can’a, mal’a dokunulmayacak, eğer şehri vermezlerse çok kan akacağını söyledi. Böylece Nişabur halkı Selçuklulara tabi olmayı kabul eder. Tuğrul Bey şehre hakimiyet sembolü olarak kolunda gerilmiş yay, kemerinde üç ok bulunmaktadır. Onun adına okutulan Hutbe’de Melikil Mülk ünvanı verilmiştir. Selçuklular, Nişabur’u ilk payitahtları olarak seçerler.
Fakat Selçuklular sınırları belli bir vatan istiyorlar ve bu yüzden Dandanakan savaşına ihtiyaç duyuyorlar. Selçuklunun kaderini belirleyen Dandanakan savaşıdır. Sultan Mesut’un yanlış uygulamaları sebebiyle ordu içinde huzursuzluk ve kaynama başlar. Ordu harekete geçtiği sırada Hassa birliklerinden birkaç bin kişi Selçuklu safına geçer. Çağrı Bey, Sultan Mesut’un geçeceği köprüyü yıkmak ister fakat başarılı olamaz. Çünkü Ulga Abat taraflarında yapılan savaşta Çağrı Bey yenilmiş, Sultan Mesut cesaretlenmiştir. Sultan Mesut bu galibiyetle yönünü Seras’a çevirir. Çağrı Bey, Tuğrul Bey’in yanına dönerek durum toplantısı yaparlar. Toplantıdan sonra Çağrı Bey 20.000 askerle Seras’a geri döner. 1039’da çatışmaların tekrar başlamasıyla Gazneli Veiziri Ebu Nasır barış teklif eder. Selçuklular güç toplamak için kabul ederler.

  Antlaşmaya göre;
·        * Gazneliler, Herat’a çekilecek,
·        * Nesa, Babert, Ferabe en geniş sınırlarıyla Selçuklulara bırakılacaktır,
·        * Selçuklular, Müslüman mallarını yağmalamayacak ve bulundukları yerleri terk edip sözü edilen yerlere çekilecektir.
1040’lı yıllara gelindiğinde Selçuklular artık Gaznelileri yeterince yıprattıklarını düşünerek Dandanakan Meydan Savaşını kabul ediyorlar. Dandanakan Merv şehri yakınlarında bir kalenin adıdır. Savaş o kalenin önünde yapılır. Selçuklular vur-kaç taktiği ile savaşır. Gaznelilerde kopma başlar. Savaş üç gün sürer, ordu dağıtılır, Sultan Mesut 100 kişiyle kaçar. Hindistan’a doğru giderken bir köle tarafından yolda öldürülür.

  SONUÇLAR;
·        * Gazneliler, Sulçuklulara tehdit olmaktan çıkar.
·        * Selçuklular artık Horosan’a sahip olurlar ve Vatan sınırlarını oluşturdular.
·       *  Selçuklular, Karahanlılar veGaznelilerden sonra kurulan en büyük devlettir.
·        * Bu galibiyetin ardından Selçuklular hızla teşkilatlanmaya başlayacaklardır.
·        * Zafer fetihleri yazılarak komşu devletlere bildirilir.
·        * Abbasi Halifesi Kaim B. Emrullah’a mektup yazılır. “Devletin kuruluş nedeni izah edilir ve Abbasi Halifesine Devleti onaylatırlar.
·        * Devletin ilk veziri Ebul Kasım Buzcani oldu.
·        * Tuğrul Bey adına ilk para 1040’da Nişabur’da resmen basıldı.
·        * Tuğrul Bey El-Emirül Ecel ünvanını paraya bastırdı.
·        * 1042’de Rey’de bastırılan parada El Emirül Seyyid ünvanını aldı.
·        * Zaferin ardından Horosan halkı 1 yıl vergiden muaf tutuldu.

12 Eylül 2018 Çarşamba

10.YÜZYILDA SELÇUKLU'NUN ÇEVRESİNDEKİ DEVLETLER VE YURT TUTMA ÇABALARI




10.yüzyılın sonunda İslam Devletinin doğusunda Karahanlılar var. Karahanlılar Müslüman Türk Devletidir ve Sünni İslam’ı benimsediler.
Mavaraünnehir-Horosan’da Samaniler var. Afganistan-Pakistan’da Gazneliler var. Türk ve Sünni İslam’ı benimsediler. Mısır-Suriye civarında Fatımiler var. Şii Araplardır ve Sünni Arap olan Abbasi Devletiyle mücadele halindeler. Balkanlarda ve Anadolu’da da Bizans İmparatorluğu yani Doğu Roma var. Etnik olarak Rum ve Hıristiyan’dırlar.

Bu dönemde Selçukların henüz toprak parçası yoktur. Bu yüzden yaşadıkları yerlerde tutunabilmeleri için ittifaklar kurmuşlardır. 
Samanilerle ve Karahanlılar Maveraünnehir’in tek hakimi olmak için mücadeleye giriyorlar. Selçuk Bey bundan yararlanıyor. Lakin bu durum zaman zaman Selçuk Bey’i sıkıntıya sokuyor. Karahanlılar, Samanilerin iç karışıklıklarından yararlanarak Maveraünnehir’i alır. Samaniler ise bu durum karşısında Selçuk Bey’den yardım ister.İstenen yardım sonuç verir ve bu ittifak sonucu Karahanlı Buğra Han’ı yenilgiye uğratırlar. Bunun sonucunda Selçuk Bey, Samaniler’den Buhara ve Semerkant civarında yeni otlakların kullanım iznini alır. Ayrıca Samaniler, Karahanlıların kendilerinden aldığı toprakları geri kazanır. Selçuk Bey zaman zaman Samanilerle ittifak ediyor ama bu otlak elde etmekten başka bir şeye yaramıyor. Toprak kazanamıyor çünkü hala zayıflar.

999’da Karahanlı Hükümdarı İlik Nasır Han, Samani Devleti’ni ortadan kaldırınca Selçuk Bey sıkıntıya düşüyor. Mavaraünnehir Karahanlılara, Horosan Gaznelilere geçiyor. Selçuk Bey siyasi yalnızlıktan kurtulmak için Samani Hükümdarı Müntasıra yardım ediyor ama çözüm bulamıyor. Muntasır ise 1004 yılında ölür ve Türkmenler iyice yalnız kalır. Samanilerin verdiği otlaklarda Karahanlılara geçer.

1007-1009 yılında ise Selçuk Bey Cend’de ölür vc oraya defnedilir. Selçuk Bey’in ölümünden sonra yerine oğlu Arslan Yabgu geçer. Başa geçtiği sırada siyasi yalnızlık içindedir. Çaresiz kalmamak için Karahanlılarla ittifak eder.

 

Yalnız o dönemde Karahanlı Prensi Ali Tiğin iç isyan çıkartır. Karahanlı Hükümdarı olan Arslan Han’a baş kaldırarak Buhara’ya gelir. Ali Tiğin Selçuklu Hükümdarı Arslan Yabgu ile ittifak yapar. Selçuklu da zaten Karahanlıların iç isyanlarından yararlanmak ister. Bu ittifak karşısında Karahanlı Hükümdarı Arslan Han ise başarılı olamaz geri çekilir. Bu olay Gazneli Sultan Mahmut’un harekete geçmesine yol açar. Bu ittifaka karşı ise Karahanlılar ile Gazneliler karşı bir ittifak oluştururlar ve Ali Tiğin ve Arslan Yabgu üzerine yürürler. Gazneli Mahmut, Selçuklu Hükümdarı Arslan Yabgu’yu antlaşma yapmak üzere çağırır fakat Arslan Yabgu’yu tutuklatıp Hindistan’ın Kalencer Kalesine atar ve 7 yıl orada hapis kalarak 1032’de ölür.
Arslan Yabgu’nun oğlu Kutalmış, babasını kurtarmak için girişimlerde bulunur ancak başarılı olamaz. Selçuklular 1020-1021 civarı Cend havarisini terk edip Buhara’ya gelir. Burada bir süre sessiz sedasız otururlar. Fakat Karahanlılar, Türkmenleri her zaman tehdit unsuru olarak görürler.

Selçuklunun 10.yüzyıl ve sonlarında etrafında bulunan devletler ve kısaca yurt tutunmak için yaptığı ittifaklar bu şekildedir. Bir sonraki yazımda Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemini konu alacağım.

8 Eylül 2018 Cumartesi

SELÇUK BEY’İN İSLAMI KABULÜ VE TÜRKMEN ADI


Selçukluların kuruluş tarihini Dandanakan Savaşından 100 yıl önce başlatıyoruz. Selçuk Bey, Oğuzların Kınık boyuna mensup bir aileden geliyor. Babası Dukak’ın ölümünden sonra Oğuzların ordusuna Subaşı olarak bugünkü anlamda söylemek gerekirse Genelkurmay Başkanı olmuştur.

Kısaca bu bilgiyi verdikten sonra “OĞUZLAR’dan” bahsetmem gerek.
Oğuzlar, 10.yüzyılın başında Hazar Denizinin doğusunda Sır Derya ve Seyhun Nehrinin orta yataklarında yaşarlardı. Oğuzlar döneminde Batı Hazarlar, İdil Bulgarları, doğu da Karluklar, kuzeyde ise Kimekler güneyde ise İslam Dünyası vardı.
Bu dönemde Oğuzların Yabgu Devletinin başında Yabgu unvanı ile yöneten yöneticisi vardı. Başkentleri ise Yenikent idi. Oğuzlar yarı göçebe hayatı tercih etmişler. Şehirleri olmalarına rağmen şehirde yaşamayı tercih etmemişlerdir. Hayvancılıkla uğraşmışlardır.

Selçuk Bey 900 yılı civarı dünyaya gelmiş ve doğduğu bu tarihte Oğuz Devletinin iç ve dış meseleleri vardı. Selçuk Bey’in babası Dukak da Ordu Komutanıydı. Ayrıca Cesur, Karizmatik, Devlet İşlerinde becerikliydi. Bu yüzden Devlet Erkânı babasına hürmet ederdi. Selçuk Bey, Yenikent’te çok büyük bir eğitim almış babası öldüğünde 18 yaşında olmasına rağmen ordunun başına geçmiş babasının görevini üstlenip Subaşılığa geçirilmiştir. 18 yaşında geçmesinin sebebi ise Selçuk Beyin babası Dukak tarafından iyi yetiştirilmesinden kaynaklıdır. Haliyle genç yaşta Ordu Komutanı olduğu için çevresindekiler tarafından kıskanılmıştır.
Selçuk Bey’in belki de gençliğin verdiği heyecan ile gözü hep yüksekte hatta Oğuz Yabgusunun makamındadır. Bu yüzden gözü yüksekte olduğu için askeri olarak önlem alır ve kendisine bağlı birlikler kurar. Selçuk Bey, Devlet Erkanının yaptığı toplantıda devlet erkânındaki makamına oturmayıp bir üst makama oturarak niyetini başta Oğuz Yabgusu olmak üzere herkese belli eder. Bu sebeple Selçuk Bey’in hayatı tehlikeye girer ve bu sebeple göç etme kararı alır. Tarihçiler Selçuk Beyin 930-935 arası yıllarda Yenikent’den ayrıldığını tahmin eder. Mahiyetindekiler alarak Oğuzların bir uç şehri olan Cend şehrine yerleşir. Cend Şehri, İslam Devletleriyle sınır olan bir uç şehridir.
Selçuk Bey’in güneye inmesinin ilk sebebi batıya ya da doğuya giden Türklerin asimile olduğunu bilmesindendir. Böyle bir tehlikeye yol açmamak için güneye gidiyor. Ayrıca Hazarlarında güçlü olması bir başka etkendir. Selçuk Bey’in güneye inmesindeki bir başka sebep ise Abbasi Devleti’nden destek alma umudu vardır.
Selçuk Bey, Cend’e geldiğinde çok fakirdi. Biraz atı, 1500 devesi ve 50.000 koyunu vardı. Ancak o günün şartlarında savaşacak erkek sayının fazla olması avantajıydı.

Selçuk Bey, Cend’e gelince çok radikal bir karar vererek İslamiyet’i kabul etmiştir.


Selçuk Bey 935-940 yılları arası Müslümanlığı kabul ediyor. Bölgenin valisine bir elçi göndererek onlara dini öğretecek bir Âlim ister. Selçuk Bey, İslamiyet’i kabul edince Gayrimüslim Oğuzlar, Müslüman Oğuzları kendilerinden ayırmak için onlara Türkmen ismini verirler.
“Men” eki burada küçültme anlamında kullanılmış ve Gayrimüslim Oğuzlar, İslamiyet’e geçen Oğuzların Türklükten ayrıldığını düşünür ve Türkmen İsmini koyarlar. Selçuklular Müslüman olunca Oğuzlarla mücadeleye girdi. Selçuklulardan vergi istemeye gelen elçiye Müslümanlar, Gayrimüslim’e haraç vermez diyerek Oğuzlara cihat etme kararı alırlar. Selçuk Bey, Oğuzlara karşı büyük zaferler kazanır. Selçuk Bey bu savaşlar sırasında çok büyük acılar yaşar. Bu savaşlar sırasında oğlu Mikail’i kaybeder. Mikail, Arslan, Musa ve Yunus diye dört oğlu vardır. Tuğrul ve Çağrı Beyler ise Mikail’in çocuklarıdır. Selçuk Bey, oğlu Mikail şehit olunca Mikail’den olma torunları olan Tuğrul ve Çağrı’yı yanına alır ve en iyi şekilde yetiştirir.

Selçuk Bey, Oğuzlara savaş açınca şöhreti artar. Diğer Müslüman Türkler, Selçuk Bey’in yanında toplandılar. Nüfusun artmasıyla sıkıntılar baş gösterir. Çünkü Cend artık yeni otlaklar bulunması gerekmiştir. Bu sebeple Selçuk Bey siyasi olarak Samanilerle anlaşır. Nur Kasabası civarında hayvanlarını otlatma izni alır.
10.yüzyılın sonuna doğru Selçuk Bey’in durumu budur.  

2 Eylül 2018 Pazar

"SEN"


Bu ülkenin çocukları küçük düşünmek zorunda değil.  Yaşadığımız coğrafya itibariyle kapımıza dostta uğrar, düşmanda…
Bize düşen görev dostumuzu bağrımıza basmak düşmanımıza en akılcı şekilde karşılık vermektir. Bu bazen bilgi ile bazen diplomasi ile en son çare askeri yöntem ile olabilir. Ama her ne ile karşılık verirsen ver. Sonuç itibariyle “SEN” bu mücadeleyi verecek olansın.
Peki hiç düşün mü ben nasıl vatanımı müdafaa edip milletimi savunabilirim?
Cevabını kendine bırakıyorum ama şu sözleri hiç unutma;

1-) Kendini geliştirmelisin. Çünkü dünyanın en güçlü silahı bilgidir. Bilgiye sahip olan güçlüdür.
2-) Büyümekten korkmamalısın ama büyürken de tedbirli olmalısın.
3-) Kıskançlık, fesatlık, içten pazarlıklı, sinsi olmamalısın. Aksine hoşgörülü, saygılı, efendi olmalısın. Çünkü “Şüphe Yok ki Allah, onların gizlediğini de, açığa vurduklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları hiç sevmez.” (Nalh Sûresi 23.ayet) ve yine “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elinizden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Sûresi 46.ayet) ne güzel de anlatmış değil mi Rabbimin ayetleri yaşadığımız hayatı. İşte bu yüzden büyüklük taslamayıp birbirimizle çekişmemeliyiz.
4-) Hiç kimsenin günümüzde nefsine söz geçirip yapamadığı şeydir. Senden iyi olan birinin hem önünü açıp hem de onun tecrübelerinden yararlanmak. İşte bunu yapabildiğin gün Kâmil bir insan olgunluğuna vardın demektir.
5-) Hangi alanda iyiysen o alanda uzmanlaşmalısın.
6-) Büyüğünü sayıp küçüğünü sevmelisin. Bazen yol gösteren bir büyüğünün sözünü dinleyecek bazen de küçüğüne yol gösteren bir büyük olmalısın.
7-) Kalp kırmamalısın ve sevgi dolu olmalısın. Lider veya lider ruhlu kişiler babacan tavırlı olur. Karşısındakinin yanlışını görse bile babacan bir üslup ile kalbini kırmadan uyarır.
8-) Çok çok başarılı oldun ama kibirlenmemelisin. Çünkü sen bu başarılarını Allah rızası için, vatanın ve milletin içinyaptın. Böbürlenip şirk koşup efendilik taslamamalısın. Hz.Muhammed Efendimizin dediği gibi “Milletine hizmet eden milletinin efendisidir.”buyurur.

Türk Milleti olarak 16 büyük imparatorluk kurmuş, irili ufaklı 200’e yakın devlet kurup yıkmış bir ecdadın torunu olarak ülkendeki mazlumlardan tut, Arakan’da Budistler tarafından diri diri yakılan Müslümanlar için, Doğu Türkistan’da zorla genel evlerinde çalıştırılan Müslüman Uygur Türk’ü bacılar için, Filistin’de üzerlerine bomba yağdırılarak katledilen Filistinli bebeler için, Suriye’de Irak’ta eziyet çeken Türkmenler için, Suudi Arabistan zenginlik içindeyken yanı başında açlık çeken Yemen ve dünyada dili, dini, rengi ne olursa olsun tüm mazlumlar için titre ve kendine dön.

Çünkü onların tek umudu “SENSİN”
Unutma “SEN” güçlendikçe onlar kurtulacak…

KUBİLAY MUHAMMET ÖZDEMİR




Diğer Yayınlar