Osmanlı Devleti kendisinden önceki Türk ve İslam
Devletlerinin siyasi, sosyal, idari ve askeri alanlardaki kültür mirasını
devralmıştır. Özellikle Anadolu Selçukluları ve İlhanlılar Devleti Osmanlı
müesseseleri için önemli bir örnek teşkil eder. Osmanlılar önceki Türk
Devletlerinde görülen idari teşkilat ve ilkeleri süzgeçten geçirerek iyi
olanlarını almışlar ayrıca bunları geliştirmişler hatalı olanları ise zamanla
terk etmişlerdir. İlk Osmanlı padişahları zamanında düzenlenmiş olan Vakfiye ve
Mülk-nâmelerin incelenmesi Osman Gazi ve arkadaşlarının öyle zannedildikleri
gibi basit bir takım göçebe kabile reisleri olmadıklarını göstermiştir.
Devletin kuruluşunda Ahilerde rol almışlardır.
Ayrıca Anadolu Beyliklerinden ve İslam Dünyasının çeşitli sahalarından ilim ve
fikir adamları gaziler, esnaf ve sanatkarlar, dervişler gibi her zümreden
insanlar, Osmanlı ülkesine gelerek devletin kuruluş ve yükselişinde görev
almışlardır.
Osmanlıların, Hıristiyanlarla yaptıkları gaza ve
cihatta başarılı olmaları İslam Dünyasının her tarafında büyük bir sempati
doğurmuş ve Osmanlı topraklarına büyük
bir nüfus göçünü başlatmıştır.
Devletin kuruluş ve yükselme döneminde ortaya konan
kültür ve medeniyet 3 temele dayanır;
1-) Türklerin Orta Asya’dan beri yaşattıkları örf
adet ve gelenekler,
2-) İslamiyet ile kazanılan kültür değerleri,
3-) Ön Asya, Anadolu ve Rumeli’de karşılaştıkları
toplumlardan aldıkları kültür unsurlarıdır.
Osmanlı Devletinin temel ve resmi ideolojisi
İslamiyet’tir. Osmanlı Devlet adamları da devletlerini bir İslam Devleti olarak
görüyorlardı. Osmanlı padişahı için birçok yerde İslam padişahı, Osmanlı ordusu
için ise İslam ordusu tabiri kullanıyordu.
İslam inanç ve gelişimi o derece güçlüdür ki, İslam
kaynaklı olmayan Orta Asya’dan gelen birçok geleneğinin yanında vergi hukukuna
ait Bizans ve Sasani kalıntısı bir unsurunda zamanla İslamileştirildiği
görülmektedir.