HDP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
HDP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mayıs 2023 Perşembe

SİNAN OĞAN VE ÜMİT ÖZDAĞ



 

14 Mayıs seçimlerinde ATA İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı olan Sinan Oğan %5,2 oy almıştı. Böylelikle Türk Milliyetçileri 3 şeyi başardığını geçen haftaki köşe yazımda ifade etmiştim;

1 – MHP’nin oylarının artmasını,

2 – Türk Milliyetçilerinin artık kilit noktası ve ülkemizin teminatı olduğunun gösterilmesini,

3 – HDP’yi kilit parti konumundan çıkarmayı başardılar.

Aynı zamanda Sinan Oğan’a oy verenlerin gönülleri de alınmalı demiştim. Sinan Oğan sonraki günlerde istişareler yapacağını ve kararını açıklayacağını bildirmişti. O açıklama 22 Mayıs Pazartesi günü geldi ve Oğan, Cumhur İttifakı Adayı Erdoğan’ı destekleyeceğini bildirdi.

Böylelikle Sinan Oğan’ın, Cumhur İttifakına katılmasıyla birlikte Türk Milliyetçiliği kilit hale gelerek siyasetin ana merkezi konumuna yükselmiş oldu. Ayrıca sığınmacılar konusunda farkındalık oluşturarak bu meselenin artık fazla uzadığını Türkiye’deki sığınmacıların artık dönüşünün bir takvime bağlı olması gerektiğini ve milletimizin bu meseleden artık yorulduğunu en yüksek perdeden dile getiren kişi oldu. Yine 2023 yılının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yüzüncü yılı olduğunu ve böyle bir dönemde Atatürk’ün koltuğuna oturacak kişiyi terörün siyasal uzantısı olan HDP’nin belirlemesine engel olmuştur.

Sinan Oğan’ın, Erdoğan’ı destekleme açıklamasının ardından tıpkı deprem bölgesindeki oyların Cumhur İttifakı ve Erdoğan’a çıkmasından sonra depremzedelere edilen hareketler gibi Oğan’a hakaretler edilmeye başlandı. Bu sebeple Erdoğan’ın yeni kurulacak olan kabinede Sinan Oğan’a da görev vermesi gereklidir. Çünkü bu dönemki Türkiye Büyük Millet Meclisinin çoğunluğu milliyetçi – muhafazakâr bir görüşe sahip oldu. Yeni kurulacak kabinede de milliyetçi görüşün ağır basması Türkiye Yüzyılı Projelerinin hayata geçmesinde önemli rol oynayacaktır.   

Bunun üzerine Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Ata İttifakının ortak karar alma ve hareket etme tercihlerinden vazgeçtiğini bildirerek tarafların sadece kendi adlarına karar aldığını duyurdu. Ayrıca Sinan Oğan’ın açıklaması sadece kendi politik tercihi olduğunu bu açıklamanın Zafer Partisi’ni temsil etmediğini ifade etti. Bir mutabakat metni oluşturduğunu ve bunu da Kemal Kılıçdaroğlu’na sunduğunu kendisinin basın açıklaması yapana kadar olumlu cevaplarını iletmesini umduğunu ifade etti.

Bu açıklamalara göre Ümit Özdağ ile Sinan Oğan arasında bir görüş ayrılığı seziliyor. Bununla birlikte Ümit Özdağ burada Millet İttifakı’nı desteklerse milliyetçiler nezdinde siyasi kariyerini bitirmiş olacaktır. Çünkü katıldığı bir Youtube kanalında “Kılıçdaroğlu kazanırsa Türkiye’nin nasıl bir yol alacağını düşünüyorsunuz?” sorusuna Ümit Özdağ şu cevapları vermiştir:

“Kılıçdaroğlu eğer kazanırsa HDP desteğiyle kazanır. HDP desteğiyle kazanırsa 2024’de yerel seçimler olur. Yerel seçimlerde Güneydoğu Anadolu’da HDP büyük bir atılım yapar. Belediye Başkanlıklarının büyük bir bölümünü ele geçirir. Örgütle HDP belediyeleri arasında etkileşim yoğunlaşır. HDP desteğiyle geldiği için ve HDP desteği ile devam ettiği için bunlara Kılıçdaroğlu dokunmaz. Bir süre sonra Suriyelilerin yoğun yaşadığı yerlerde karışıklıklar çıkar. O zaman bu belediyeler birleşir ve çıkan karışıklığa karşı uluslararası destek ve PKK desteği isterler ve Türkiye iç savaşı başlar.”  Demişti.

Şimdi böyle önemli bir analizi ortaya atan Özdağ eğer Kılıçdaroğlu’ndan yana bir tavır takınırsa milliyetçiler nezdinde siyasi kariyeri bitirmiş olacaktır. Çünkü Kılıçdaroğlu göreve gelince kayyum atamalarının kaldırılacağını ifade etmiş ve meydanlarda bunu vaat etmişti.

Umarım Özdağ böyle bir siyasi hataya düşmez. Bekleyip göreceğiz…

 

 

 

 

8 Nisan 2023 Cumartesi

KİRLİ İTTİFAKLAR VE CHP




 

Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu hiç kimseyi şaşırtmadı ve terör örgütünün siyasal uzantısı olan HDP ile geçenlerde görüştü. 

Neden HDP’ye terör örgütünün siyasal uzantısı diyorum? Çok fazla geçmişe gitmeye gerek yok. Daha geçenlerde sözde nevruz kutlamalarında terörist başı vatan haini Abdullah Öcalan’ın posterini açıp özgürlük isteyen, sözde Kürdistan ve PKK paçavralarını açanlara ne diyecektim?

Yine bu terör örgütünün siyasal uzantısının yöneticileri terörist başı için “sayın” ifadesini kullandı ve terörist başı için hapis cezasının kaldırılmasını istedi. Bu söylenenler daha birkaç hafta önceydi. Sahi bunların eş başkanlarından birisi terörist başının heykelini dikmeyi istiyordu. Bir diğeri de sırtını terör örgütlerine yaslıyordu.

Amacı tamamen Türk devletini parçalamak, zayıflatmak olan böyle bir sözde parti ile Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı görüşüyor ve ortaklarından “Milliyetçi” olarak geçinen bir diğer siyasi partide bu duruma bizi bağlamaz, kendisi cumhurbaşkanı adayı olarak görüşüyor diye top çeviriyor. Bu durum ise Türk milletinin ve Türk milliyetçiliğinin vicdanını sızlatıyor.

Maalesef ki vicdanların kanamasına Türk milleti yok oldu, bitti denildiğinde ortaya çıkan ve kurtuluş mücadelesini başlatan Türk’ün Başbuğu Atatürk’ün kurduğu parti olan CHP öncülük etmektedir. Amaçları ise Tayyip Erdoğan’ı devirmek için Türk Devletine düşman olan içeride ve dışarıdaki tüm kesimleri tek çatı altına toplamaya çalışılmaktadır. Bu durum başta Atatürk’ün aziz hatırasını lekelemek ve Türk milletinin vicdanını sızlatmaktır. Tarih, CHP’yi ilk defa terörün uzantısı bir parti ile yan yana görmektedir. Bu durum CHP’nin tarihine düşecek kara bir leke olmaktan öteye gitmeyecektir.

Çünkü Millet İttifakının Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, FETÖ ve PKK üyeliğinden tutunda bunlarla ilişkili, irtibatlı ve iltisaklı olan KHK’lıların hepsini görevlerine iade edeceğini söylüyor. Yine belediyelere yerel yönetimlerde daha fazla hak verilerek neredeyse merkezden bağımsız özerk bir yapılanmanın yolunu açıyor. Ayrıca Suriye ve Irak’ta Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör örgütlerine karşı yaptığı operasyonların durdurulacağını ve o bölgelerden askerlerimizin çekileceğini ifade ediyor. Yine Terörle bağlantısı tespit edilen belediyelerdeki başkanların görevden alınıp yerlerine atanan kayyumların görevden alınacağını ifade ederek iktidar olurlarsa kayyum atamalarının olmayacağını belirtiyor. Yine terör örgütlerinin korkulu rüyası haline gelen İHA ve SİHA projelerinin yapılmayacağını hatta bu projenin mimari olan Selçuk Bayraktar’a dokunulacağını dahi söylüyorlar. Ayrıca ortaklarından HDP zorunlu din derslerinin kaldırılmasını da istiyor. Tam da bunların üzerine Kılıçdaroğlu’nun ayakkabı ile seccadeye basması ne anlama geliyor? Ayrıca bu ittifaklardan rahatsız olan İyi Parti’den istifa eden Yavuz Ağıralioğlu’nun açıklamaları hayata geçirilmek istenen amaçları ve yapılan kirli pazarlıkları ve ittifakları hiç mi gözler önüne sermiyor?

Peki millet ittifakına dışarıdan hangi partiler destek veriyor?

Başta emek ve Özgürlük İttifakı adı altında yedi siyasi parti millet ittifakına destek vereceğini açıkladı. Peki bu ittifakların altından hangi siyasi partinin öncülüğü var dersiniz? Hiç şaşırmayın çünkü yine altından terör örgütünün siyasi uzantısı olan HDP olduğunu görürsünüz. Bu ittifak partileri: Emekçi Hareket Partisi, Emek Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu, Türkiye İşçi Partisi, Toplumsal Özgürlük Partisi, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’dir. Ayrıca bir başka oluşum olan Sosyalist Güç Birliği adı altında bir diğer ittifak partileri ise şunlardır: Sol Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi, Devrim Hareketi, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak toplamda beş siyasi parti yine dışarıdan millet ittifakının adayını destekleyeceklerini açıkladılar. Yine Kürtçü Partiler Kürt Özgürlük İttifakını kurdular. Bu partilere baktığınızda partilerinde Sözde Kürdistan ifadesini kullandıkları için haklarında dava açılmış ve halen davası devam eden partiler de var. Kürt Özgürlük İttifakı ise şöyle: (Sözde) Kürdistan Sosyalist Partisi, (Sözde) Kürdistan Komünist Partisi, Demokratik Bölgeler Partisi, HDP, Yeşil Sol Parti, Azadi Partisi, İnsan ve Özgürlük Partisi ile birlikte Demokratik Toplum Kongresi, Devrimci Demokrat Kürt Derneği de Millet İttifakının Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıkladılar.

Bu ittifakın istekleri ise şunlardır:

“Sözde Kürdistan isimleriyle kurulacak örgütlenmelere izin verilmesi, Kürt halkına sözde Kürdistan’da kendi kendilerini yönetmelerine imkan verecek statünün tanınması ve Adem-i Merkeziyetçi bir anayasa ile yönetilmek istenmesi, tüm terörden tutuklu başta terörist başı Öcalan’ın ve diğer tutukluların serbest bırakılması” ittifakın başlıca istekleri arasındadır.    

Böylece toplamda dışarıdan desteklerle birlikte Tayyip Erdoğan’a ve Cumhur İttifakına karşı yirmi siyasi parti birleşerek seçimlerde Millet İttifakını desteleyeceklerini ifade ettiler.

Son söz olarak 8 Mart 2023 tarihinde “Altılı Masa” başlıklı köşe yazımın sonundaki ifadelerle bu yazıyı tamamlıyorum.

“Türk Milleti 14 Mayıs’taki seçimlerde uluslararası arenada Türkiye’nin güçlenmesini, dünya siyasetine yön vermesini ve bölgesel güç olmasını isteyenlerle bunların hiç birini istemeyenler arasında bir tercih yapacak.”  

21 Kasım 2022 Pazartesi

BİLDİRİ

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün kamu kurum ve kuruluşları ile güçlü bir devlettir. Bu devlete sahip çıkan ise hiç şüphesiz Türk milletidir. Bu millet her zaman devletini baş tacı yapmış ve devletinin attığı tüm adımlarda kararlılıkla arkasında durmuştur. Dışarıdan destekli PKK/YPG/PYD terör örgütü militanları 13 Kasım 2022 tarihinde Taksim İstiklal Caddesinde bombalı eylem yapmış ve bu eylem sonucunda altı vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve seksen bir vatandaşımızda yaralanmıştır. Bu failler en kısa sürede yakalanarak olay açığa çıkarılmıştır. Bundan öncede 26 Eylül 2022 tarihinde Mersin’de iki terörist, polis evine saldırıda bulunmuş ve bu saldırıyı önleyen bir polisimiz şehit olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi varlığına ve milletine karşı düzenlenen bu saldırılara karşı 20 Kasım 2022 tarihinde sınır ötesine gece ansızın Pençe Kılıç Hava Harekâtı düzenleyerek terör hedeflerini imha etmeye başlamıştır.

Uluslararası Hukuka göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti meşru müdafaa hakkını kullanmaktadır. Birleşmiş Milletler 51. Maddesi, BM üyesi ülkelere, silahlı saldırı halinde meşru müdafaa hakkı tanımıştır. BM 51. Maddesinde aynen şu ifadeler yer almaktadır: “Bu antlaşmanın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez.”

Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak yaptığı sınır ötesi hava harekâtının ilk saatlerinde hemen PKK/YPG/PYD Terör Örgütünün elebaşları her zaman olduğu gibi iftira kampanyalarına başladılar. Sanki yuvalandıkları o topraklar kendilerininmiş gibi Türk devletini sözde işgalci, sivil yerleşim yerlerini hedef alan sözde katil devlet olarak dünya kamuoyuna servis etmeye başladılar. Kendilerini ise masum göstererek sözde ama gerçekte olmayan kürdistan topraklarının işgal edildiğini ve ayrıca kendilerini DEAŞ ile savaşan sözde gerillalar olduğunu iddia etmektedirler. Bu iftiraları atan terör örgütü elebaşlarından biriside PKK’nın Suriye kolu olan YPG terör örgütünün oluşturduğu sözde Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin sözde basın başkanı olan Farhad Shami’dir.  Attığı twitlerde yukarıda saydığım kendisine ait yalanları söylemekle birlikte Türkiye’yi, DEAŞ ile ilişkilendirip algı operasyonları yaparak uluslararası kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadır. Ancak şu unutulmamalıdır ki “Dünyada DEAŞ’a operasyonlar düzenleyen ve DEAŞ teröristlerini etkisiz hale getiren tek ülke Türkiye’dir.” Ayrıca Türkiye’nin tarihinde hiçbir zaman sivil yerleşim yerlerini vurmak ve sivilleri katletmek yoktur. Ancak PKK Terör Örgütünün kanlı tarihinde sivilleri ve hatta bebekleri katletmek vardır.  

Ayrıca PKK/YGP/PYD’nin bu iddiaları ve yalanları kendilerinin bir terör örgütü olduğu gerçeğini saklayamaz. Çünkü PKK Terör Örgütü 1978’den beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin toprak bütünlüğüne kastederek sivillerde dâhil olmak üzere güvenlik güçlerine silahlı saldırılarda bulunmuştur. Günümüzde PKK terör örgütünün, Türkiye sınırları içerisinde beli kırılmış fakat sınır ötesinde dış destekli ülkeler tarafından beslenip adı değiştirilerek YPG/PYD Terör Örgütüne dönüştürülmüştür. Ancak bu terör örgütleri de PKK’nın uzantısıdır.

Türkiye’ye müttefikmiş gibi görünen devletler bu terör örgütlerinin harflerini değiştirip siyasal kurnazlık yapıp tırlar dolusu silah, gıda, ilaç yardımlarında bulunarak askeri eğitim dahi vermişlerdir. Bu yüzden Taksim’deki olay başta olmak üzere geçmişteki terör saldırıların hepsinin failleri bu terör örgütüne destek veren Türkiye’ye müttefikmiş gibi görünen devletlerdir.

Adı geçen bu terör örgütleri dışarıdan desteklenmekle beraber içeride de siyasal uzantısı rolünü üstlenen HDP’de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terörist unsurlara karşı düzenlediği her sınır ötesi operasyonlara karşı çıkarak yerli ve milli bir parti olmadıklarını defalarca Türk milletine göstermişlerdir.

İşte tüm bu hainliklere karşı sorumluluk sahibi genç bir öğretmen, yazar, tarih bilim ve uluslararası ilişkiler uzmanı olarak devletimize ve milletimize atılmaya çalışılan iftiraları, yapılmaya çalışılan algı operasyonlarını ve oluşturulmaya çalışılan propagandaları yurtiçinde ve uluslararası arenada çürütmek ve her daim devletimin ve milletimin yanında olduğumu göstermek için bu bildiriyi kaleme aldığımı tüm Türk ve Dünya Kamuoyuna saygıyla duyururum.

 

Her zaman Türk devletinin, Türk milletinin ve Türk askerinin yanındayım.

      


Diğer Yayınlar