Devlet Bahçeli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Devlet Bahçeli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ağustos 2023 Çarşamba

TARİHÇİ – YAZAR KUBİLAY MUHAMMET ÖZDEMİR’İN AÇIKLAMALARI - FETÖ’NÜN MİLLİ EĞİTİME SIZMASI

 


FETÖ’de Kamu Temizliği Yapıldı. Fakat FETÖ Milli Eğitime Çok Büyük Zararlar Verdi.

Bu süreçte kamuda FETÖ temizliği yapılarak 125 bin 678 kişi ihraç edildi.3 İhraç edilen bu kişilerin 41 bin 77’sinin İçişleri Bakanlığı personeli olurken ikinci sıra ile 33 bin 716 ile Milli Eğitim Bakanlığı yer almaktadır. Milli Savunma Bakanlığından da 13 bin 410 kişi ihraç edildi. Diğer ihraçlar ise diğer kamu kurumlarından yapıldı.4 Bu verilerden de anlaşılacağı üzere FETÖ’nün ikinci en büyük yapılanması eğitimde olduğu görüldü. Şehit Tarihçi Hablemitoğlu’nun geçmişte “Eğitimdeki FETÖ Öngörüsü” de böylece hainlerin 15 Temmuz darbe kalkışması ve ülkemizi işgale hazırlama projesiyle ortaya çıkmış oldu.

Eğitimde Yeni Köklü ve Kalıcı Reformların Yapılması Şarttır. Eski Kodlarımıza Geri Dönmeliyiz. Din Adı Altındaki Kurumlara ve Dershanelere Dikkat Etmeliyiz. Ayrıca Milli Eğitim, Din İşleri ve Askeri İşlerin Özeli Olmaz. Bunlar Tamamen Devletin Kontrolünde Olması Gereken 3 Ana Unsurdur.

Her zaman söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim. Bu acı olayla birlikte eğitimde yeni bir reform yapmalıyız. Bu reform köklü ve kalıcı olmalıdır. Öncelikle milletimizin evlatlarını yetiştiği kodlara geri döndürmeliyiz. Ancak bu şekilde vatansever, ahlaklı, kabiliyetli ve devşirilemeyecek öğrenciler ve öğretmenler yetiştirebiliriz. Tarihte Nizamiye Medreseleri boşuna açılmadı. Batıni tehlikesi ortaya çıkınca Selçuklu Devleti bu tehlikeyi önlemek ve mücadele etmek için bu medreseleri açtı ve başına da İmam Gazali’yi atadı. Onun içindir ki eğitim önemlidir ve devlet kontrolünde olmalıdır. Bugün ne olduğu belli olmayan ve halen yapılanmalarına izin verilen dernek veya dernek çatısı altında olduğu düşünülen cemaatlere ve yine merdiven altı ya da özel eğitim kurumu adı altında faaliyet gösteren dershanelere çocuklarımız gönderilmektedir. Ben bu durumu çok sakıncalı buluyorum. Devletimizin Diyanet İşleri Başkanlığı var ve diyanete bağlı bir sürü İslam dinini öğretecek yerleri de mevcutken din adı altında eğitim verdiği ders programlarının belli olmadığı yerlere çocuklarımızı göndermek sakıncalıdır diye düşünüyorum. Yine aynı şekilde devletimizin okulları ve okullarda açılan takviye kurslar yerine çocuklarımızın dershanelere gönderilmesinin de geçmişte sakıncalarının hangi boyutlara ulaştığını gördük. FETÖ’nün dershane yapılanması halen karşımızda canlı bir örnek olarak dururken tekrar böyle bir riski göze alamayız.

Onun içindir ki başta Milli Eğitim, Din İşleri ve Askeri işlerin özeli olmaz. Bunlar tamamen devletin kontrolünde olması gereken 3 ana unsurdur. 

 

Öğretmenler İçinde Köklü Reformlar Yapılmalıdır. Atanamayan Öğretmenler Geçinmek İçin Dershanelerde Çalışmaya Mahkum Edilmemelidir.

Onun için hem eğitim sisteminde hem de bu sistemin en önemli parçası olan öğretmenler için de köklü bir reformlar yapılmalıdır. Atanamayan öğretmenlerimiz geçinmek için dershanelerde çalışmaya mahkum edilmemelidir. Şüphesiz ki her dershaneden veya orada çalışan öğretmenlerden şüphe edecek değiliz. Fakat devlette çalışan olsa da özel de çalışan olsa da tek bir sızıntıya daha tahammülümüz kalmamıştır.

Milli Eğitim Bünyesinde Yeni Bir Cemiyet Kurulmalıdır. Düşünürlerin, Yazarların, İlim İnsanlarının Tartışacağı Bir Ortam Oluşturulmalıdır. Tartışmalar Sonucunda Raporlar Hazırlanmalı ve Böylece Eğitimde İttihat Sağlanmalıdır.

Milli Eğitim yeni Bakanımız Yusuf Tekin’in son açıklamaları eğitim için yeni bir umut ve başlangıç olduğu aşikârdır. Ancak eğitimdeki yeniliklerin ve özellikle bizim gibi yazarların fikriyatları da göz ardı edilmemelidir. Yetkin ve milli eğitime gönlünü vermiş fikir insanlarının görüşlerini beyan etmesi için milli eğitim bakanlığı bünyesinde yeni bir cemiyet kurulmalıdır. Bu cemiyette ortaya atılan bu görüşler raporlanarak milli eğitimin yol haritası çıkarılmalıdır. Yine bu cemiyete katılmak isteyen atanmış veya atanamamış herkesin dinlenmesi ve cemiyetin toplantılarının İstanbul ve Ankara merkezli olması gerekmektedir. Böylece eğitimcilerimizden yeni çıkacak fikirlerle Türk Milli Eğitim Sisteminde İttihadı sağlayabiliriz.

Bir Fikir Adamı Olarak Milli Eğitimdeki Düşüncelerimi Taslak Olarak Şu Şekilde Sıralayabilirim:

Türk Milli Eğitimi ile ilgili gerek müfredat gerekse verilen dersler ile birlikte eğitim – öğretim ile ilgili değişiklikler yapılması gerekmektedir. Ayrıca mevcut öğretmenlerin durumu ve atanamamış öğretmenlerin durumları ile sınav sistemleri hakkında da köklü değişimlerin olması kaçınılmaz elzemdir.

Milli Eğitim sisteminin başta İlk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlılar’ın eğitim sistemi, Selçuklu’daki Nizamiye Medreselerinin ve Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu Sahn-ı Saman Medreselerinin ve Cumhuriyetimiz döneminde kurulan Köy Enstitülerinden karma olarak günümüze modernize edilmiş şekliyle uygularsak eğitimde köklü bir çağ açacağımızı düşünmekteyim.

Eskileri inceleyince ne olacak diye düşünmemeliyiz. Unutulmamalıdır ki Avrupa Ortaçağ karanlığını yaşarken Avrupalı aydınlar ilkçağ eserlerini incelemiş ve kendi dillerine çevirerek Avrupa’nın karanlık çağını yenerek bilimde ve teknoloji de ilerlemişler hatta coğrafi keşifleri gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca o dönemde zirveyi yaşayan Osmanlı Devletini bu yaptıkları reformlarla geçmeyi başarmışlardır.

Tüm bu konularla beraber Milli Eğitimin en önemli olmazsa olması öğretmenlerimiz KPSS sınav sistemi ile seçilirken kendi alanları haricindeki birçok derslere çalışmaktadırlar. Bu da öğretmenlerimize kendi alanlarında uzmanlaşmasının önünde bir engel teşkil etmektedir. Bu nedenle öğretmen adaylarının sadece kendi branşından sınav yapılması gerektiğini düşünmekteyim.  Yine mevcut öğretmenlerimizi hizmet içi eğitimlerinin değişmesinin elzem olduğu kanaatindeyim.  Milli Eğitim ile ilgili olan konularda bilgi ve düşüncelerimi Milli Eğitim Bakanlığı ile paylaşmaktan memnuniyet duyarım.

 

Milli Eğitim Bakanımızın Son Açıklamalarını Olumlu Buluyorum. İnşallah Devamı Gelir.

Milli Eğitim Bakanımızın son açıklamalarından ümit ediyorum ki İnşallah değişimlerin arkası gelir. Bunun ilk emarelerini Sn. Tekin’in açıklamalarında gördüm. “Yeni dönemde sınıf tekrarının mümkün olduğunu, açık liseye nakillerin zorlaştırılması, okula devamsızlığın af edilmemesi, merdiven altı kurslarla mücadele edilmesi, dershane ihtiyacının ortadan kaldırılması ve öğretmen yetiştirme sürecinin revize edilmek istenmesi başlıca değindiği konulardı.5

Özellerde Çalışan Öğretmenlere de Güvenlik Soruşturması Getirilmeli ve FETÖ İle İrtibatı Olan Özelde de Olsa Öğretmenlik Yaptırılmamalıdır.

Özellikle devlete atanan öğretmenlere güvenlik soruşturmalarının Anayasa Mahkemesinin iptaline rağmen tekrardan mecliste kanunlaşarak çıkması memnuniyet verici bir hadisedir. Ancak bu işlemler özel eğitim kursları veya kolejlerde görev alan öğretmenler için yapılmamaktadır. Aynı şekilde burada görev alan öğretmenler hakkında da güvenlik soruşturması yapılmasını sağlayacak kanun meclisten çıkarılmalıdır. FETÖ ile irtibatı olan hiçbir öğretmene özelde de görev verilmemelidir. Çünkü bizim tek bir sızıntıya daha tahammülümüz kalmamıştır. Özellikle son zamanlarda MHP Lideri Bahçeli’nin ortaya attığı “Kripto FETÖ”cüler konusu halen çözülememişken yeni bir riski göze alamayız. Şu da bir gerçektir ki özelde veya kolejlerde çalışan öğretmenlerimizden de elbette ki kalbi vatan ve millet sevgisiyle dolu olanları mevcuttur. Ancak ben burada devlet ve çocuklarımız için gerekli bir tedbirden bahsediyorum. Yoksa öğretmenlik kutsal bir meslektir ve her öğretmen baş tacı edilmelidir. Hak ettikleri itibarda kendilerine en kısa zamanda öğretmenlik meslek kanunu ile verilmelidir.

YAZININ DEVAMI YARIN

 

3 “Kamuda FETÖ Temizliği”, https://www.trthaber.com/haber/gundem/kamuda-feto-temizligi-125-bin-678-personel-ihrac-edildi-694991.html, Erişim Tarihi: 30.07.2023.

4 “En Fazla İhraç Emniyet’te”, https://www.yenisafak.com/gundem/en-fazla-ihrac-emniyette-3443669, Erişim Tarihi: 30.07.2023.

5 “Sınıf Tekrarı Geliyor, Açık Liseye Geçiş Zorlaşıyor”, Son Saat Gazetesi, https://www.sonsaat.com.tr/haber/16110199/sinif-tekrari-geliyor-acik-liseye-gecis-zorlasiyor, Erişim Tarihi: 17.08.2023

 


31 Mayıs 2023 Çarşamba

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ İLE BAŞLASIN TÜRKİYE YÜZYILI

 

28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri hayırlısı ile sonuçlandı ve Cumhur İttifakının adayı Sn. Recep Tayyip Erdoğan zaferle sandıktan çıktı. Türk milleti ferasetini sandığa yansıtarak yerli ve milli ittifakın adayını tercih etti. Böylece terörist başı Apo’nun heykelini dikmek isteyenleri, İHA/SİHA’lara dokunmak isteyenleri, FETÖ’cüleri ve PKK yandaşlarını hapisten çıkarmak isteyenleri sandığa gömerek vatan topraklarını ABD’den icazet alanlara teslim etmedi.

Çünkü Türk milleti oynanan oyunları da Erdoğan’ın devrilmesi için yapılan kirli pazarlıkları da ilk turdan sonra göstermelik milliyetçi olanları da gördü ve buna göre kararını verdi. İlk turda Türk milliyetçilerini kilit role getiren Sinan Oğan’da Cumhur ittifakına katılınca ikinci turda Sinan Oğan’ın seçmenlerinin büyük bir bölümü Sn. Erdoğan’ı tercih ettiğini sandığa yansıyan oy yüzdelerinden anlaşılmış oldu.

Böylece Cumhur İttifakı; küreselcilere, terör örgütlerine, PKK ve FETÖ hükümlülerine, Türkiye’nin Akdeniz’deki Mavi Vatan idealine, Suriye ve Libya’daki var oluşuna yine Türkiye’nin uluslararası arenada oyun değiştirici bir güç olmasına ve bölgesinde güçlü bir devlet rolüne karşı bir cephe oluşturarak “Milliyetçi – Muhafazakâr Cephe”yi kurmuş oldu. Bu bileşen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de yerini aldı. Temennim odur ki yeni kurulacak hükümetinde milliyetçi görüş ağırlıklı olmasıdır. Geçen haftalardaki yazılarımda da belirttiğim gibi “Türkiye Yüzyılı” Projesinin hayata geçirilmek istenmesi uluslararası arenada büyük yankısı olacaktır. Bu yankılarla mücadele etmek için en büyük destek milliyetçilerden gelecektir.

Ülkemizi işgal projesi olan hain 15 Temmuz darbe kalkışmasıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uğraştığı düşman potansiyeli biranda değişti. Ne demek istiyorum? Önceden PKK veya kiralık terör örgütleri tarafından bir eylem yapılır ve bu eylem sonucunda Türkiye iç savunmaya geçer ve enerjisini bu terör olayları ile harcardı. Ne zamanki Türkiye kendi iç sorunlarını çözmeye başladı yine savunma sanayinde güçlenip terör örgütlerini imha etmeye başlayınca bu sefer Türkiye’ye dolaylı olarak değil direkt saldırıda bulunmaya başladılar. Bunun sonucunda da içimizden devşirdikleri hainlerle 15 Temmuz darbe kalkışmasına yeltendiler. Ancak bu da Türk milletinin mücadelesiyle bastırıldı. İşte o günden sonra Türk milliyetçileri devreye girdi. Devlet Bahçeli liderliğinde MHP ve ülkücüler biranda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve seçilmiş hükümetini koşulsuz, şartsız desteklemeye başladı. Bu destek daha sonradan da Türkiye’nin terör örgütlerine karşı sınır ötesi operasyonlarında da kendisini gösterdi. Türkiye’nin sinirleriyle öyle oynamışlardı ki artık Türkiye savunma pozisyonundan taarruz pozisyonuna geçmişti. O günden sonra terör meselesi başta olmak üzere Suriye, Libya, Kıbrıs, Azerbaycan, Akdeniz, ABD ve bazı Avrupa Ülkeleri ile ilgili meselelerde milliyetçiler, Sn. Erdoğan’a tam destek verdiler. İşte o günden bu güne kadar milliyetçi cephe genişleyerek geldi ve son olarak Erdoğan’a karşı birleşen HDP eşgüdümlü millet ittifakı ile sayıları 20’yi bulan partileri Türk Milletinin de desteği ve ferasetiyle sandığa gömmeyi başararak Türkiye üzerine planları olanların planlarını suya düşürdü. Daha düne kadar ABD Başkanı Bıden, Erdoğan’ı darbe ile değil ama Türkiye’deki muhalefeti destekleyerek indirilmesi gerektiğini ifade etmişti. Fakat seçim akşamı devirmek istediği lideri tebrik etmek zorunda kaldı. İşte bu milliyetçi cephenin başarısıdır. Türk milletinin başarısıdır.

Hemen ayrı bir parantez ile bu konudan bağımsız şunu da belirtmem gerekir ki aylarca gerek bazı siyasetçiler gerek sanatçı görünümündeki bazı edepsizler gerekse kendini aydın gören marjinal kişiler milliyetçi – muhafazakâr insanlara hakaretler ettiler ve bu hakaretleri de sosyal medyadan paylaşarak midemizi bulandırdılar. Bunlar daha da ileri gittiler. İlk turdan sonraki sonuçlara bakarak depremzedelere dahi çeşitli hakaretlerde bulundular. Bunlardan ne siyasetçi ne sanatçı ne de aydın olamaz. Bunlar her düşünceye saygımız var diyerek insanları kandırmaya çalışan ancak kendisinden olmayanlara hemen düşmanlık yapan entelektüel görünümündeki bu kişiler “Zulüm 1453’te başladı” diyen Bizans artıklarıdır.

Türk milleti sadece Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsız olanlarla değil aynı zamanda bu edepsizlerle mücadele ederek iradesini sandığa yansıtmış ve tercihini Cumhur İttifakı’ndan ve onun adayı Erdoğan’dan yana kullanmıştır.

Şimdi başlasın TÜRKİYE YÜZYILI…         


Diğer Yayınlar