28
Mayıs Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri hayırlısı ile sonuçlandı ve Cumhur
İttifakının adayı Sn. Recep Tayyip Erdoğan zaferle sandıktan çıktı. Türk milleti
ferasetini sandığa yansıtarak yerli ve milli ittifakın adayını tercih etti.
Böylece terörist başı Apo’nun heykelini dikmek isteyenleri, İHA/SİHA’lara
dokunmak isteyenleri, FETÖ’cüleri ve PKK yandaşlarını hapisten çıkarmak
isteyenleri sandığa gömerek vatan topraklarını ABD’den icazet alanlara teslim
etmedi.
Çünkü
Türk milleti oynanan oyunları da Erdoğan’ın devrilmesi için yapılan kirli
pazarlıkları da ilk turdan sonra göstermelik milliyetçi olanları da gördü ve
buna göre kararını verdi. İlk turda Türk milliyetçilerini kilit role getiren
Sinan Oğan’da Cumhur ittifakına katılınca ikinci turda Sinan Oğan’ın
seçmenlerinin büyük bir bölümü Sn. Erdoğan’ı tercih ettiğini sandığa yansıyan
oy yüzdelerinden anlaşılmış oldu.
Böylece
Cumhur İttifakı; küreselcilere, terör örgütlerine, PKK ve FETÖ hükümlülerine,
Türkiye’nin Akdeniz’deki Mavi Vatan idealine, Suriye ve Libya’daki var oluşuna
yine Türkiye’nin uluslararası arenada oyun değiştirici bir güç olmasına ve
bölgesinde güçlü bir devlet rolüne karşı bir cephe oluşturarak “Milliyetçi – Muhafazakâr Cephe”yi kurmuş
oldu. Bu bileşen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de yerini aldı. Temennim odur
ki yeni kurulacak hükümetinde milliyetçi görüş ağırlıklı olmasıdır. Geçen
haftalardaki yazılarımda da belirttiğim gibi “Türkiye Yüzyılı” Projesinin
hayata geçirilmek istenmesi uluslararası arenada büyük yankısı olacaktır. Bu
yankılarla mücadele etmek için en büyük destek milliyetçilerden gelecektir.
Ülkemizi
işgal projesi olan hain 15 Temmuz darbe kalkışmasıyla Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin uğraştığı düşman potansiyeli biranda değişti. Ne demek istiyorum?
Önceden PKK veya kiralık terör örgütleri tarafından bir eylem yapılır ve bu eylem
sonucunda Türkiye iç savunmaya geçer ve enerjisini bu terör olayları ile
harcardı. Ne zamanki Türkiye kendi iç sorunlarını çözmeye başladı yine savunma
sanayinde güçlenip terör örgütlerini imha etmeye başlayınca bu sefer Türkiye’ye
dolaylı olarak değil direkt saldırıda bulunmaya başladılar. Bunun sonucunda da
içimizden devşirdikleri hainlerle 15 Temmuz darbe kalkışmasına yeltendiler.
Ancak bu da Türk milletinin mücadelesiyle bastırıldı. İşte o günden sonra Türk
milliyetçileri devreye girdi. Devlet Bahçeli liderliğinde MHP ve ülkücüler
biranda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve seçilmiş hükümetini koşulsuz,
şartsız desteklemeye başladı. Bu destek daha sonradan da Türkiye’nin terör
örgütlerine karşı sınır ötesi operasyonlarında da kendisini gösterdi. Türkiye’nin
sinirleriyle öyle oynamışlardı ki artık Türkiye savunma pozisyonundan taarruz
pozisyonuna geçmişti. O günden sonra terör meselesi başta olmak üzere Suriye,
Libya, Kıbrıs, Azerbaycan, Akdeniz, ABD ve bazı Avrupa Ülkeleri ile ilgili
meselelerde milliyetçiler, Sn. Erdoğan’a tam destek verdiler. İşte o günden bu
güne kadar milliyetçi cephe genişleyerek geldi ve son olarak Erdoğan’a karşı
birleşen HDP eşgüdümlü millet ittifakı ile sayıları 20’yi bulan partileri Türk
Milletinin de desteği ve ferasetiyle sandığa gömmeyi başararak Türkiye üzerine
planları olanların planlarını suya düşürdü. Daha düne kadar ABD Başkanı Bıden,
Erdoğan’ı darbe ile değil ama Türkiye’deki muhalefeti destekleyerek indirilmesi
gerektiğini ifade etmişti. Fakat seçim akşamı devirmek istediği lideri tebrik
etmek zorunda kaldı. İşte bu milliyetçi cephenin başarısıdır. Türk milletinin
başarısıdır.
Hemen
ayrı bir parantez ile bu konudan bağımsız şunu da belirtmem gerekir ki aylarca
gerek bazı siyasetçiler gerek sanatçı görünümündeki bazı edepsizler gerekse
kendini aydın gören marjinal kişiler milliyetçi – muhafazakâr insanlara
hakaretler ettiler ve bu hakaretleri de sosyal medyadan paylaşarak midemizi
bulandırdılar. Bunlar daha da ileri gittiler. İlk turdan sonraki sonuçlara
bakarak depremzedelere dahi çeşitli hakaretlerde bulundular. Bunlardan ne
siyasetçi ne sanatçı ne de aydın olamaz. Bunlar her düşünceye saygımız var diyerek
insanları kandırmaya çalışan ancak kendisinden olmayanlara hemen düşmanlık
yapan entelektüel görünümündeki bu kişiler “Zulüm 1453’te başladı” diyen Bizans
artıklarıdır.
Türk
milleti sadece Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsız olanlarla değil aynı zamanda
bu edepsizlerle mücadele ederek iradesini sandığa yansıtmış ve tercihini Cumhur
İttifakı’ndan ve onun adayı Erdoğan’dan yana kullanmıştır.
Şimdi başlasın TÜRKİYE YÜZYILI…