FETÖ’de Kamu Temizliği Yapıldı. Fakat
FETÖ Milli Eğitime Çok Büyük Zararlar Verdi.
Bu
süreçte kamuda FETÖ temizliği yapılarak 125 bin 678 kişi ihraç edildi.3
İhraç edilen bu kişilerin 41 bin 77’sinin İçişleri Bakanlığı personeli olurken
ikinci sıra ile 33 bin 716 ile Milli Eğitim Bakanlığı yer almaktadır. Milli
Savunma Bakanlığından da 13 bin 410 kişi ihraç edildi. Diğer ihraçlar ise diğer
kamu kurumlarından yapıldı.4 Bu verilerden de anlaşılacağı üzere
FETÖ’nün ikinci en büyük yapılanması eğitimde olduğu görüldü. Şehit Tarihçi
Hablemitoğlu’nun geçmişte “Eğitimdeki FETÖ Öngörüsü” de böylece hainlerin 15
Temmuz darbe kalkışması ve ülkemizi işgale hazırlama projesiyle ortaya çıkmış
oldu.
Eğitimde Yeni Köklü ve Kalıcı
Reformların Yapılması Şarttır. Eski Kodlarımıza Geri Dönmeliyiz. Din Adı
Altındaki Kurumlara ve Dershanelere Dikkat Etmeliyiz. Ayrıca Milli Eğitim, Din
İşleri ve Askeri İşlerin Özeli Olmaz. Bunlar Tamamen Devletin Kontrolünde
Olması Gereken 3 Ana Unsurdur.
Her
zaman söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim. Bu acı olayla birlikte
eğitimde yeni bir reform yapmalıyız. Bu reform köklü ve kalıcı olmalıdır.
Öncelikle milletimizin evlatlarını yetiştiği kodlara geri döndürmeliyiz. Ancak
bu şekilde vatansever, ahlaklı, kabiliyetli ve devşirilemeyecek öğrenciler ve
öğretmenler yetiştirebiliriz. Tarihte Nizamiye Medreseleri boşuna açılmadı.
Batıni tehlikesi ortaya çıkınca Selçuklu Devleti bu tehlikeyi önlemek ve
mücadele etmek için bu medreseleri açtı ve başına da İmam Gazali’yi atadı. Onun
içindir ki eğitim önemlidir ve devlet kontrolünde olmalıdır. Bugün ne olduğu
belli olmayan ve halen yapılanmalarına izin verilen dernek veya dernek çatısı
altında olduğu düşünülen cemaatlere ve yine merdiven altı ya da özel eğitim
kurumu adı altında faaliyet gösteren dershanelere çocuklarımız
gönderilmektedir. Ben bu durumu çok sakıncalı buluyorum. Devletimizin Diyanet
İşleri Başkanlığı var ve diyanete bağlı bir sürü İslam dinini öğretecek yerleri
de mevcutken din adı altında eğitim verdiği ders programlarının belli olmadığı
yerlere çocuklarımızı göndermek sakıncalıdır diye düşünüyorum. Yine aynı
şekilde devletimizin okulları ve okullarda açılan takviye kurslar yerine
çocuklarımızın dershanelere gönderilmesinin de geçmişte sakıncalarının hangi
boyutlara ulaştığını gördük. FETÖ’nün dershane yapılanması halen karşımızda
canlı bir örnek olarak dururken tekrar böyle bir riski göze alamayız.
Onun
içindir ki başta Milli Eğitim, Din İşleri ve Askeri işlerin özeli olmaz. Bunlar
tamamen devletin kontrolünde olması gereken 3 ana unsurdur.
Öğretmenler İçinde Köklü Reformlar
Yapılmalıdır. Atanamayan Öğretmenler Geçinmek İçin Dershanelerde Çalışmaya
Mahkum Edilmemelidir.
Onun
için hem eğitim sisteminde hem de bu sistemin en önemli parçası olan
öğretmenler için de köklü bir reformlar yapılmalıdır. Atanamayan
öğretmenlerimiz geçinmek için dershanelerde çalışmaya mahkum edilmemelidir.
Şüphesiz ki her dershaneden veya orada çalışan öğretmenlerden şüphe edecek
değiliz. Fakat devlette çalışan olsa da özel de çalışan olsa da tek bir
sızıntıya daha tahammülümüz kalmamıştır.
Milli Eğitim Bünyesinde Yeni Bir
Cemiyet Kurulmalıdır. Düşünürlerin, Yazarların, İlim İnsanlarının Tartışacağı
Bir Ortam Oluşturulmalıdır. Tartışmalar Sonucunda Raporlar Hazırlanmalı ve
Böylece Eğitimde İttihat Sağlanmalıdır.
Milli
Eğitim yeni Bakanımız Yusuf Tekin’in son açıklamaları eğitim için yeni bir umut
ve başlangıç olduğu aşikârdır. Ancak eğitimdeki yeniliklerin ve özellikle bizim
gibi yazarların fikriyatları da göz ardı edilmemelidir. Yetkin ve milli eğitime
gönlünü vermiş fikir insanlarının görüşlerini beyan etmesi için milli eğitim
bakanlığı bünyesinde yeni bir cemiyet kurulmalıdır. Bu cemiyette ortaya atılan
bu görüşler raporlanarak milli eğitimin yol haritası çıkarılmalıdır. Yine bu
cemiyete katılmak isteyen atanmış veya atanamamış herkesin dinlenmesi ve
cemiyetin toplantılarının İstanbul ve Ankara merkezli olması gerekmektedir.
Böylece eğitimcilerimizden yeni çıkacak fikirlerle Türk Milli Eğitim Sisteminde
İttihadı sağlayabiliriz.
Bir Fikir Adamı Olarak Milli
Eğitimdeki Düşüncelerimi Taslak Olarak Şu Şekilde Sıralayabilirim:
Türk
Milli Eğitimi ile ilgili gerek müfredat gerekse verilen dersler ile birlikte
eğitim – öğretim ile ilgili değişiklikler yapılması gerekmektedir. Ayrıca
mevcut öğretmenlerin durumu ve atanamamış öğretmenlerin durumları ile sınav
sistemleri hakkında da köklü değişimlerin olması kaçınılmaz elzemdir.
Milli Eğitim sisteminin başta İlk Müslüman
Türk Devleti olan Karahanlılar’ın eğitim sistemi, Selçuklu’daki Nizamiye
Medreselerinin ve Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu Sahn-ı Saman Medreselerinin ve
Cumhuriyetimiz döneminde kurulan Köy Enstitülerinden karma olarak günümüze
modernize edilmiş şekliyle uygularsak eğitimde köklü bir çağ açacağımızı
düşünmekteyim.
Eskileri inceleyince ne olacak diye
düşünmemeliyiz. Unutulmamalıdır ki Avrupa Ortaçağ karanlığını yaşarken Avrupalı
aydınlar ilkçağ eserlerini incelemiş ve kendi dillerine çevirerek Avrupa’nın
karanlık çağını yenerek bilimde ve teknoloji de ilerlemişler hatta coğrafi
keşifleri gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca o dönemde zirveyi yaşayan Osmanlı
Devletini bu yaptıkları reformlarla geçmeyi başarmışlardır.
Tüm bu konularla beraber Milli Eğitimin en
önemli olmazsa olması öğretmenlerimiz KPSS sınav sistemi ile seçilirken kendi
alanları haricindeki birçok derslere çalışmaktadırlar. Bu da öğretmenlerimize
kendi alanlarında uzmanlaşmasının önünde bir engel teşkil etmektedir. Bu
nedenle öğretmen adaylarının sadece kendi branşından sınav yapılması
gerektiğini düşünmekteyim. Yine mevcut
öğretmenlerimizi hizmet içi eğitimlerinin değişmesinin elzem olduğu
kanaatindeyim. Milli Eğitim ile ilgili olan
konularda bilgi ve düşüncelerimi Milli Eğitim Bakanlığı ile paylaşmaktan memnuniyet
duyarım.
Milli
Eğitim Bakanımızın Son Açıklamalarını Olumlu Buluyorum. İnşallah Devamı Gelir.
Milli Eğitim Bakanımızın son
açıklamalarından ümit ediyorum ki İnşallah değişimlerin arkası gelir. Bunun ilk
emarelerini Sn. Tekin’in açıklamalarında gördüm. “Yeni dönemde sınıf tekrarının
mümkün olduğunu, açık liseye nakillerin zorlaştırılması, okula devamsızlığın af
edilmemesi, merdiven altı kurslarla mücadele edilmesi, dershane ihtiyacının
ortadan kaldırılması ve öğretmen yetiştirme sürecinin revize edilmek istenmesi
başlıca değindiği konulardı.5
Özellerde
Çalışan Öğretmenlere de Güvenlik Soruşturması Getirilmeli ve FETÖ İle İrtibatı
Olan Özelde de Olsa Öğretmenlik Yaptırılmamalıdır.
Özellikle devlete atanan öğretmenlere
güvenlik soruşturmalarının Anayasa Mahkemesinin iptaline rağmen tekrardan
mecliste kanunlaşarak çıkması memnuniyet verici bir hadisedir. Ancak bu
işlemler özel eğitim kursları veya kolejlerde görev alan öğretmenler için
yapılmamaktadır. Aynı şekilde burada görev alan öğretmenler hakkında da
güvenlik soruşturması yapılmasını sağlayacak kanun meclisten çıkarılmalıdır.
FETÖ ile irtibatı olan hiçbir öğretmene özelde de görev verilmemelidir. Çünkü
bizim tek bir sızıntıya daha tahammülümüz kalmamıştır. Özellikle son zamanlarda
MHP Lideri Bahçeli’nin ortaya attığı “Kripto FETÖ”cüler konusu halen
çözülememişken yeni bir riski göze alamayız. Şu da bir gerçektir ki özelde veya
kolejlerde çalışan öğretmenlerimizden de elbette ki kalbi vatan ve millet
sevgisiyle dolu olanları mevcuttur. Ancak ben burada devlet ve çocuklarımız
için gerekli bir tedbirden bahsediyorum. Yoksa öğretmenlik kutsal bir meslektir
ve her öğretmen baş tacı edilmelidir. Hak ettikleri itibarda kendilerine en
kısa zamanda öğretmenlik meslek kanunu ile verilmelidir.
YAZININ
DEVAMI YARIN
3
“Kamuda
FETÖ Temizliği”, https://www.trthaber.com/haber/gundem/kamuda-feto-temizligi-125-bin-678-personel-ihrac-edildi-694991.html,
Erişim Tarihi: 30.07.2023.
4
“En
Fazla İhraç Emniyet’te”, https://www.yenisafak.com/gundem/en-fazla-ihrac-emniyette-3443669,
Erişim Tarihi: 30.07.2023.
5
“Sınıf
Tekrarı Geliyor, Açık Liseye Geçiş Zorlaşıyor”, Son Saat Gazetesi, https://www.sonsaat.com.tr/haber/16110199/sinif-tekrari-geliyor-acik-liseye-gecis-zorlasiyor,
Erişim Tarihi: 17.08.2023