Nijer’de
26 Temmuz 2023’de ordu yönetime el koymasıyla başlayan süreçte Afrika
kıtasındaki ülkelerde kıtayı yıllardır sömüren Fransa ve İngiltere gibi güçlü
etkilere sahip aktörlere karşı bir mücadele başladı.
Yıllardır
küresel güçlerin iştahını kabartan Afrika kıtası küresel ekonomi için çok
önemli yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahiptir.
TASAM
Afrika Enstitüsü Eş – Direktörü Dr. Huriye Yıldırım Çınar’a göre:
“Dünyadaki tarım arazilerinin yüzde
60’ı, küresel petrol arazilerinin yüzde 9,6’sı, kobaltın yüzde 90’ı, manganezin
yüzde 70’i ve yıllık uranyum üretiminin yüzde 18’i Afrika’ya aittir. Ayrıca
küresel altın arzının yarısı ve elmas üretiminin de yüzde 45’inden fazlası yine
Afrika ülkeleri tarafından gerçekleştiriliyor. Doğal zenginlikler dışında Hint
Okyanusu, Atlantik Okyanusu ve Aden Körfezi’ni de kapsayan küresel ticaret
deniz yolları üzerinde bulunması jeostratejik açıdan Afrika’nın önemini
arttırıyor. Birleşmiş Milletler (BM) içinde yüzde 28’lik oranda en büyük
bölgesel oylama grubuna sahip olması da Afrika’nın küresel siyasette dikkat
çeken bir diğer özelliğidir.”1
Tarihte
kıtanın yer altı zenginleri nedeniyle günümüzde ise hem yeraltı zenginlikleri
hem de dünya siyasetindeki rolü nedeniyle küresel güçler Afrika’da birbirleri
ile rekabete girmeye başlamışlardır. Bu nedenle Fransa ve İngiltere gibi
yıllardır kıtanın üzerinde etkili olan devletlerin güç boşluğuna düşmesiyle
birlikte bu boşluğa Rusya ve Çin yerleşmeye başlamıştır. Bununla birlikte Rusya
ve Çin’in Afrika üzerindeki nüfuzunu arttırmaya başlamasıyla Afrika üzerinden
de Amerika dolaylı olarak Rusya ve Çin ile çıkar çatışmasına girişmiştir.
Ancak
Çin Afrika kıtasında büyük bir hız yakalamış ve kıta devletleri ile ekonomik
temelli bir ilişkiler ağı inşa etmiştir. Günümüzde Çin’in çeşitli Afrika
devletleri ile gerçekleştirdiği ticaretin 282 milyar dolar olduğu
bilinmektedir. Bununla birlikte Rusya’nın özellikle Kırım’ı ilhak ettikten
sonra uluslararası yalnızlıktan kurtulmak ve kötü giden ekonomisini düzeltmek
için Afrika’ya ile ilişkilerini ekonomik ve askeri anlaşmalar üzerine
kurmaktadır. Bu nedenle Rusya, Afrika ile 20’den fazla askeri anlaşma
imzalamıştır.2
Tüm
bu ülkelerin yanı sıra Türkiye ise Afrika’ya insani ve diplomasi yönünden bakmakta
ve kazan kazan politikası uygulayarak kıtanın kalkınmasını sağlamaya
çalışmaktadır. Ayrıca yapılan askeri anlaşmalarla kıtadaki terör olaylarını
önlemek ve kıtanın kendi güvenliğini sağlayacak seviyeye gelmesini
amaçlamaktadır.
Bu
politikaları Muhammed Yasir Okumuş şöyle özetlemiştir:
“Türkiye, küresel aktörlerin
Afrika’ya olan ilgisinin artışıyla eş zamanlı olarak Afrika’ya yönelik çok
boyutlu politikalar üretti ve bunun neticesinde kıta ülkeleri ile ikili
ilişkiler gelişti. 2013 yılı itibarıyla Türkiye’nin “Afrika Açılım Politikası”
sona erdi ve “Afrika Ortaklık Politikası” dönemine girildi. Türkiye’nin
“Afrika’nın Sorunlarına Afrikalı Çözümler” ilkesini benimsediği, karşılıklı
kazanımlara vurgu yaptığı, tahakküm kurmaktan uzak yaklaşımı, kıtada güvenilir
bir imaj kazanmasına, dolayısıyla Afrika ile ilişkilerinin boyut değiştirmesine
katkı sundu. 2014 ve 2021 yıllarında düzenlenen ikinci ve üçüncü Türkiye –
Afrika zirveleri, ikili ilişkilerin dönüşümünü anlatması açısından somut
örnekler olarak bu bağlamda öne çıkıyor.”3
Bu
bağlamda Türkiye 2005’de Afrika Birliğine gözlemci üye, 2008’de Afrika Birliği
Stratejik Ortaklığıyla ivme kazanan “Afrika Ortaklık Politikası” sayesinde
kıtayla olan ikili ticaret hacmi 40 milyar doları aşarken, Afrika Türk Büyükelçiliği
sayısı da 44’e ulaşmıştır. Bununla birlikte Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığının (TİKA) kıtada 22 temsilciliğinin bulunmasının yanında Türk
Hava Yolları da Afrika’da 41 ülkede 62 farklı noktaya uçuş gerçekleştiriyor.
Ayrıca Yunus Emre Enstitüsü, Afrika’da 7 ülkede faaliyet gösterirken Türkiye
Maarif Vakfının ise 26 ülkede 191 müessesi bulunmaktadır.4
Tüm
bu yapılanların dışında Türkiye neredeyse tüm Sivil Toplum Kuruluşları ve bazı
Kamu Kurumları vasıtasıyla Afrika’ya insani yardım faaliyetlerini
gerçekleştirmektedir. Bu yüzden Afrika’da Türkiye’ye ve Türk halkına büyük bir
teveccüh oluşmuştur.
Türkiye,
Afrika’da sadece ekonomik kalkınmaya değil aynı zamanda güvenlik ve
devletlerinin toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik de adımlar atmaktadır.
Türkiye, Afrika ülkelerine kurumsal olarak verdiği desteğin yanında Somali’de
TURKSOM askeri eğitim üssünün varlığı sayesinde yerel unsurlar eğitilmektedir.
Yine Kuzey, Batı ve Orta Afrika gibi farklı alt bölgesel sistemlerde yer alan
ülkelerle de savunma ve güvenlik anlaşmaları imzalayarak Afrika ülkeleri ile iş
birlikleri arttırılmaktadır. Bu kapsamda Afrika’da en az 20 ülke Türkiye ile
savunma sanayii alanında iş birliği yaparak silah ve askeri araç satın
almıştır.5
Sonuç
olarak Fransa, İngiltere, Amerika’nın kıtada güç kaybetmesi ve bu güç boşluğunu
başta Çin ve Rusya’nın doldurmaya çalışması yine İran, Hindistan, Brezilya ve
İsrail’in de kıtada Batılılarla rekabete girmesi Afrika’nın kalkınmasının yanı
sıra Afrikalı liderlerinde elini güçlendirmektedir. Ancak bu rekabet dışında
kalmak istemeyen Batılı ülkeler yapacakları kaos planları ile Afrika’da vekalet
savaşları çıkartabilir veya her siyasi, askeri ve ekonomik krizi tetikleyip
destekleyebilir.
Rekabetin
ve ileride yaşanabilecek vekalet savaşlarının oluşacağı bir kıtada Türkiye
hangi stratejik hamleleri yapacak, nasıl bir diplomasi ağı kuracak, askeri
önlemler alacak mı? Bunları ilerleyen zamanlarda göreceğiz.
KAYNAKLAR
1 Huriye Yıldırım
Çınar, “Afrika’da
Yeni Rekabet Sarmalı”, Anadolu
Ajansı
2 Huriye Yıldırım
Çınar, “Afrika’da
Yeni Rekabet Sarmalı”, Anadolu
Ajansı
3 Muhammed
Yasir Okumuş, “Zirvelerden Ufka Bakmak: 21. Yüzyılda Türkiye – Afrika
İlişkileri”, Zirvelerden
Ufka Bakmak: 21. Yüzyılda Türkiye-Afrika İlişkileri (ytb.gov.tr), Erişim
Tarihi: 09.09.2023
4 Şebnem
Cenk, “Sağlam Temellere Oturan Türkiye’nin Afrika Ortaklık Politikası
Meyvelerini Veriyor”, Sağlam
temellere oturan Türkiye'nin Afrika Ortaklık Politikası meyvelerini veriyor
(aa.com.tr), Erişim Tarihi: 09.09.2023
5 Tunç
Demirtaş, “Türkiye – Afrika İlişkileri”, SETA Güvenlik Radarı 2023’te
Türkiye’nin Jeopolitik Ortamı 100. Yıla Giriş, Ocak 2023, s.75
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder