Türkiye
2016’dan Sonra Kamudan FETÖ’cüleri İhraç Ettikten Sonra Kamuda Yeni
Yapılanmalara Gitti.
Türkiye tüm bu yaşadığı zorluklara rağmen
ayakta kalmayı başarmış bir devlettir. Türkiye’nin yerinde hangi devlet olursa
olsun üzerine bu kadar çok planlanan kaosa karşı yıkılırdı. Özellikle 2016’dan
sonra kamudan FETÖ’cülerin ihraç edilmesiyle kamuda yeni yapılanmalar meydana
getirildi. Özellikle Sn. Hakan Fidan’ın Milli İstihbarat Teşkilatının başında
olduğu süreçte FETÖ’cüler temizlendi. İstihbarat teşkilatının operasyonal
kabiliyeti geliştirildi. Artık sadece bilgi toplayan veya bilgi veren bir MİT
değil artık sahada olan ve yeri geldiği zaman kendi elemanları ile yurt dışında
saha operasyonları yapan bir MİT’e dönüştü. Yine MİT’in etkin yurt dışı
diplomasi kabiliyeti arttırıldı. Bugün Hakan Fidan’ın MİT Başkanlığından, Dış
İşleri Bakanlığına gelmesindeki en önemli etken işte budur. Çünkü MİT, sahada
ve masada dengeleri belirleyici bir misyona ulaştı. Ayrıca kamu kurumlarımız
Sevr Antlaşması korkusuyla savunma odaklı dizayn edilmişti. Ancak 2016’dan
sonra bu durumun değiştiğini de gördük. Sevr Antlaşması korkusunu üzerimizden
attık ve taarruza geçtik. Kurumlarımıza da ona göre ayar verdik. Özellikle FETÖ
darbe kalkışması ve akabinde terör örgütlerinin Türkiye’yi hedef alması bardağı
taşıran son damla oldu.
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti Kendi Silahlı Kuvvetlerinden de Çok Sayıda İhraçlar
Yapmasına Rağmen Küresel Güçlere Savaş Açarak Sınır Ötesi Operasyonlara
Başladı.
Türk Silahlı Kuvvetlerinden, Emniyet
Teşkilatından ve TSK’nın komuta kademesinden bir sürü ihraç ve tutuklamalar
olmasına rağmen Türkiye küresel güçlere savaş açarak 40 gün sonra “24 Ağustos
2016 sabah dört sularında Cerablus’dan başlayarak başta DEAŞ Terör Örgütü olmak
üzere bütün terörist unsurları temizlemek amacıyla “Fırat Kalkanı” adı verilen
bir sınır ötesi operasyon başlattı. Yine bu operasyonların devamı niteliğinde
DEAŞ, PKK, YPG, PYD gibi terörist unsurları temizlemek amacıyla 20 Ocak 2018’de
“Zeytin Dalı Harekatı” yaparak 18 Mart 2018’de Afrin şehir merkezi Türk Silahlı
Kuvvetlerinin kontrolüne geçti. Yine 9 Ekim 2019’da bu sefer “Barış Pınarı
Harekatıyla” terörist unsurları kıran bir darbe vuruldu.” Bu operasyonlar
çeşitli isimlerle halen devam etmektedir. Bu operasyonlarla Türkiye sınırlarını
ve şehirlerini tehdit eden teröristleri imha etti. Ayrıca Türkiye bölgede oyun
kurucu, denge değiştirici ve bölgesel bir güç olduğunu da tüm dünyaya gösterdi.
Artık dünya karşısında yeni bir Türkiye olduğunun farkına varmaya başladı.
Türkiye
Akdeniz’de, Kıbrıs Meselesinde, Libya Meselesinde, Azerbaycan – Ermenistan
Savaşında, Rusya – Ukrayna Savaşında ve Birçok Meselede Dünyaya Güçlü Türkiye
Mesajını Verdi.
2016’dan sonra Türkiye daha aktif bir şekilde “Uluslararası Arena” da boy gösterdi. Dünya Türkiyesiz bir planın olamayacağını gayet iyi anladı. Bu durumun ilk belirtisi Yunanistan’ın küstahlıklar yaparak deniz mili sayısını arttırmaya çalışarak bizi Antalya’ya sıkıştırmaya çalışması ve Kıbrıs’ın deniz yetki alanlarını sürekli ihlal etmesi olarak karşımıza çıktı. Bunu Fransa’nın Akdeniz konusundaki küstah açıklamaları da eklendi. Ancak Türkiye akılcı dış politika hamlesi ile Libya’nın Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Türkiye arasında 27 Kasım 2019’da Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması ile münhasır ekonomik bölgesini belirlendi. Bu anlaşma ise BM tarafından onaylandı. Böylece Türkiye, Akdeniz’de hesapları olan bütün ülkelerin hesaplarını suya düşürdü. Hem kendi haklarını hem Libya’nın haklarını hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını korumuş oldu. Bununla birlikte Azerbaycan – Ermenistan savaşında ise yıllardır Ermenilerin haksız yere işgal ettiği Dağlık Karabağ ve çevresi 27 Eylül 2020’de başlayan savaşla Türkiye’nin desteklediği Azerbaycan tarafından kurtarıldı. Bu savaş sonucunda Azerbaycan ile Ermenistan arasında yapılan anlaşmaya göre de Zengezor Koridoru açılması kararlaştırıldı. Böylece Türkiye ile Orta Asya yani Türkistan arasındaki bağlantı da sağlanmış oldu. Yine Kırım’ın ilhakıyla başlayan ve 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı resmen işgaliyle devam eden süreçte Rusya – Ukrayna Savaşı başlamış ve halen günümüzde bu savaş devam etmektedir. Bu süreçte Rusya’ya karşı Avrupa Devletleri ve ABD Ambargo uyguladı. Buna karşı da Rusya’da Avrupa’ya enerji ve gıda ambargosu uyguladı. Böylece Avrupa kışın soğutan dondu ve tahıl gelmediği içinde aç kaldı. İşte burada Türkiye devreye girdi ve tahıl koridoru antlaşması ile dünyayı açlıktan kurtardı. Bu bile Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada söz sahibi olduğunu göstermeye yeterlidir. Sadece Türkiye bu konularda değil başta kendi bölgesindeki sorunlar olmak üzere Afrika ile de birçok projeler hayata geçirmiştir.
İnanıyorum
ki Türkiye Eğitim Sistemindeki Kodlarına Tekrar Dönecek Olursa Türkiye’nin
Yeniden Bir Cihan Devleti Olacağına İnanıyorum.
Türkiye birçok yol kat etti. Gerek iç
politikada yıllardır bitmeyen PKK Terör Örgütü bitirilme aşamasına getirildi.
Gerek dış politikada uluslararası arenada sözü daha geçerli ve bölgesel güç
konumuna geldiği görülmüştür. Ülkemizin daha da zirveyi görmesi için bu eğitim
sorununu en kısa zamanda halletmeliyiz. Çünkü her şeyin başı eğitimdir. Eğitim
olmadan kalite olmaz. Kaliteli nesiller yetişmez. Devletimizin bir cihan
devleti olmasını istiyorsak, eğitimdeki kodlarımıza tekrar geri dönmeliyiz.
SON
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder