11 Temmuz 2021 Pazar

KUBİLAY HAN










Kubilay Muhammet Özdemir[1]

23 Eylül 1215’te doğan Kubilay, “Hanlar Han’ı” ve “Nesillerin Atası” olarak anılmıştır. Ancak Çinlileştiği yönündeki iddialar nedeniyle araştırma yapılmış ve kendisi hakkında biraz bilgi vermek amacıyla bu yazı kaleme alınmıştır.

18 Ağustos 1227’de Cengiz Han’ın ölmesiyle[2] birlikte Moğol tahtına iki yıl kimse çıkamamıştır. 1229 yılına gelindiğinde Cengiz Han’ın dört oğlu aralarında anlaşmaya varmış ve Moğol toprakları bölünerek kendi aralarında paylaşmışlardır. Cengiz’in oğlu Cuci öldüğü için yerine geçen oğlu Batu Altın Orda topraklarına, Cengiz Han’ın ikinci oğlu olan Çağatay Orta Asya’ya, Kubilay’ın babası Tuluy, Çin’in kuzeyi ve Moğolistan’ı yönetecekti. Fakat Cengiz Han’ın üçüncü olan Ögeday kağan seçildiği için tüm Moğol topraklarının yönetiminden sorumlu olmuştur.

Ancak Ögeday’da 11 Aralık 1241’de ölünce naip olarak yerine karısı Töregene geçmiştir. Ögedey kendisinden sonra yerine üçüncü oğlu Küçü’yü tayin etmişti. Ancak Küçü 1236’da Songlara karşı yapılan savaşta ölünce, Küçü’nün büyük oğlu Şiremön Kağan olarak belirlenmiştir. Ancak Töregene, Şiremön’ün değil oğlu Güyük’ün tahta geçmesini istemiş ve öyle olmuştur. Böylece Güyük 1246 yılında Kağan olmuştur. Ancak Güyük’de Nisan 1248’de ölmüş yerine oğlu Kaymış naipliği üzerine almıştır. Ancak Batu Ögeday’ın soyunu bertaraf etmek için Tuluy’un karısı olan Sorgaktani ile ittifak kurmuştur. Böylece Batu Han 1250 yılında toplanan kurultay’da Sorgaktani’nin oğlu Mongka’yı han seçtirmiştir.[3]

Böylece hanlık Tuluy hanedanlığına geçmiştir. Ancak Mongka’nn 1259’da ölmesiyle kardeşi Kubilay 5 Mayıs 1260’ta, Moğolistan’ın başkenti Karakurum’daki kurultay’da “Büyük Han” ilan edilmiştir.[4] Fakat bu olay hem Kubilay’ın ortaya çıkışını hem de Moğol Hanlığı içinde çatışmaların çıkmasını sağlamıştır. İlk olarak Kubilay’ın hanlığını tanımayacak olan kardeşi Arık Buka olmuştur. Kendisini Ulu Han ilan olarak ilan ettirmiştir. Ancak Arık Buga,  Kubilay Han ile uzlaşmış ve 1266’da Buka’nın hastalanıp ölmesiyle bu sorun kendiliğinden sonlanmıştır.[5]  

Kubilay’ın idaresinin önünde hiçbir engel kalmadı derken bir başka isyanda Ögeday’ın torunu olan Kaydu tarafından çıkarılmıştı. Kaydu, 1268, 1275, 1286 ve 1290 yıllarında Kubilay Han’ın Uygur ve Moğolistan’daki topraklarına saldırmıştı. Bunun üzerine Kaydu ile mücadeleye giren Kubilay Han, Kaydu’nun boyun eğdiğini görecek kadar uzun yaşamamıştır.[6]

Hive Hanı Ebu’l – Gazi Bahadır Han bizzat yazdığı “Türk Şeceresi Türk’ün Soy Ağacı” adlı eserinde aynen şöyle demektedir:

“Hülagu Han’dan, Börke ve Algu’dan (Baydur’un oğludur) elçiler gelip Kubilay Kaan’ın Padişahlığını kabul ettiklerini bildirdiler. Kaan Ceyhun’dan Şam ve Mısır’a kadar Hülagu’ya Kıpçakla Sayın Han’a ait olan diğer yerleri Börke’ye ve Altay’dan Amu (Amuderya) Irmağına kadar olan ülkeleri de Çağatay Han’ın torunu Algu’ya verdi. Kaan Çin’i tamamıyla fethetti. Otuz yıl hüküm sürdü. Kubilay Kaan’ın yaptığı şeyler büyük ve bir o kadar da çoktur. Bunların bir kitaba sığması mümkün değildir.”[7]

Kubilay Han, Çin’de mevcut olan tahta çıkan ailenin yeni bir ad olması usulünü uyguladı ve Yuan Hanedanı’nın kuruluşunu ilan etti. Böylece Kubilay kendisinden önceki Çin hanedanlarının meşru varisi olma iddiasında bulunmuş oluyordu.[8] Kubilay Han burada 1271 – 1294 yılları arasında hükümdarlık yapmıştır. Yuan Hanedanlığı’nın başkenti ise Pekin yani Hanbalık olmuştur. 1279 yılında da Song Hanedanlığı’na kesin olarak son verilmiş ve Çin birleştirilmiştir.[9] Fetihlerine devam eden Kubilay Han 1231 ile 1236 yılları arasında Kore’yi ele geçirmiş, 1279 Güney Çin’in ilhakını tamamladıktan sonra 1274 – 1281 yılları arasında Japonya Seferleri, 1293’de Cava ve 1280’de Hindiçin savaşlarında başarısız olmuştur.

Fakat Birmanya’yı koruması altına almayı başarmıştır (1277-1300).[10] Hint denizindeki büyük adalardan bir bölümünü savaşmadan ele geçirmiştir.[11]

Tarihte Çin’in tamamına hükmeden ilk yabancı hükümdar olan Kubilay Han, 18 Şubat 1294 yılında öldüğünde torunu Temür tahta geçmiştir. Kubilay Han, Moğol İmparatorluğu’nun son kudretli hükümdarı olmuştur. Onun ölümünün ardından İlhanlı ve Altın Orda hükümdarlarının bağlılıkları zayıflamış ve zamanla kopmuştur. Moğol İmparatorluğu’nun Çin’den yönetilmesi girişimi de Yuan Hanedanı’nın son hükümdarı Togan Temür’ün Çin’i terk etmek zorunda kalmasıyla 1368’de son bulmuştur.[12]

Çağataylıların ve Altın Orda’nın Türkleşip Müslümanlaşmasıyla ayrıca Çin’de de Yuan Hanedanı’nın son bulmasıyla Moğol İmparatorluğu son bulmuştur.[13]

1. Kubilay Han Hakkında Az Bilinenler

Bu bölümde Kubilay hakkında az bilinenleri derlenerek sunulmuştur. Kubilay Han gerçekten “Hanlar Han’ı” mı? Çin’i fethettikten sonra Çinlileşti mi? Nasıl bir ailesi vardı? gibi kısa açıklamalar yapılarak bu bölüm sonlandırılmıştır.

Marco Polo’nun, “Kubilay Han Üzerine Notlar” isimli eserinde Kubilay Han’ın gücünden şöyle bahsedilmiştir:

“Büyük Han son derece kudretli olup bu unvanı hak eder; halkı, hükmettiği ülkesi, zenginlikleri açısından son derece güçlüdür ve bu, Adem babamızdan bu yana bu dünyada var olmuş ve var olan herkes tarafından bilinmelidir.”[14]

Yine Marco Polo, Kubilay Han’ın görünüşünü şöyle tarif eder:

              “Yapılıdır, çok uzun ya da çok kısa olmayan ortalama bir boydadır. Uzuvları kaslı ve orantılı büyüktedir. Açık tenli ve gül gibi al yanaklıdır, siyah gözlü ve yakışıklı olup kıvrımlı burnu yüzünün tam ortasına yerleşmiştir.”[15]

Kubilay Han hakkında her ne kadar Çinlileşmiş iddiaları ortaya atılsa da o kendisini evrensel bir hükümdar olarak tanımlamıştır. Kendisini evrensel olarak tanımlasa da kendi kültürünü korumayı da ihmal etmemiştir.

Hatta kendi özel yaşamında yerel mirasını korumuş ve dört eşinin hepsi de Moğol olmuştur. Fakat cinsel ilişkileri dört eşiyle sınırlı değildi. Oldukça büyük bir haremi vardı.[16] Kubilay Han’ın dört karısından yirmi iki erkek çocuğu olmuştur. Hatta dedesine olan sevgisinden dolayı en büyük çocuğunun adı Cengiz’di. Hatta Kubilay Han’ın yerine tahta geçmesi düşünülmüş fakat Cengiz genç yaşta hayatını kaybetmiştir. Ayrıca Kubilay Han’ın diğer cariyelerinden yirmi beş oğlu daha olmuştur. Marco Polo hepsinin cesur savaşçılar ve iyi adamlar olduğunu ayrıca her birinin iyi birer baron olduğunu ifade etmiştir. Dört eşinden olan oğullarının yedisinin büyük illerin ve krallıkların başında olduğunu da eklemiştir.[17]

Kubilay Han ve en çok sevdiği karısı Çabi’den olma oğullarından Dorji uzun yaşamamıştır. En çok sevdiği oğlu ve aynı zamanda veliahtı olan oğlu Jingim ise yine erken yaşta ölmüştür. Diğer oğlu Mangala’da 1278’de Kubilay Han’dan önce hayatını kaybetmiştir. Mangala iyi bir idareci ve askerdi. Kendisinin hem İslam’a hem de Budizme ilgisi vardı. Fakat Mangala’nın oğlu yani Kubilay Han’ın torunu olan Ananda ise Müslüman olmasıyla öne çıkan bir figür olmuştur. Kubilay Han’ın torunu Ananda Kur’an-ı Kerim’i ezbere bildiği ve İslam’ı yaymaya gayret ettiği için ayrıca da 1307 yılında Yuan Tahtına çıkma imkânı olduğundan dolayı suikast düzenlenerek öldürülmüştür.[18]

2. Kubilay Han’ın Çinlileştiği İddiaları

Kubilay Han, Çin kültürünün kendisini yutmasından sakınmaya çalışmıştır. Asimile olmamak için Moğollar ve Çinlileri ayırmıştır. Uyguladığı siyaset tamamen Moğolların özgün kimlerini koruması yönündeydi. Her ne kadar Çin İmparatoru olarak Konfüçyüsçü törenleri, şenlikleri ve kurbanları sürdürse de öte yandan bu törenler için yapılacak harcamaların kısıtlanmasının yolarını aramıştır. Devlet işlerinde de kendi uygulamaları ile Çinlilerinkini ayrı tutmuştur. Ayrıca İmparatorluğun her yerinde devlet yetkililerini kontrol etmek için ajanlık yapmak üzere denetçiler yerleştirmiştir.[19] Kubilay diğer milletlerden de eleman alımında bulunmuştur.

John Man, “Kubilay Han” isimli eserinde şöyle bir tespitte bulunmuştur:

Kubilay Han, “gelecekle geçmişi, yerel çıkarlarla imparatorluk çıkarlarını, Moğollarla Çinlileri ve Türkleri dengelemekten hoşlanırdı. Hükümet tavsiyeleri için Çinli bir takımı vardı. Askeri konularda Moğollara danışıyordu. Tercümanlık ve sekretaryalık görevleri için Türkleri seçmişti. Bu şaşırtıcı derece büyük ve farklılaşmış bir gruptu. Siyasi denge için oluşturulmuş toplam iki düzinelik gölge bir kabineydi.”[20]   

Kubilay Han, Moğol geleneklerini korumak için Moğol törenlerini sürdürmüştür. Savaşa gitmeden önce yere kımız döküp, düşmanlarına karşı Göğün yardımını almıştır. Şamanlar da Göğün desteği için yakarışlarda bulunmuşlardır. Kubilay ve halefleri, dağlara, ırmaklara ve ağaçlara Moğol tarzı kurbanlar vermeyi sürdürmüşlerdir. Kubilay’ın sık sık şamanlardan yardım alması da Moğol geleneğine desteğinin sürdüğünü göstermiştir. Ayrıca Kubilay Han, Moğol kadınlarının haklarını korumuş ve Çinli kadınların ayak sıkma yöntemini uygulatmamıştır. Moğol kültürünün unutulmamasının en belirgin göstergesi ise av merakıydı. Bu nedenle Kubilay Han av mevsimini güzden bahara çekmiştir.[21] Kubilay Han, Çin’de yaşadığı halde kendi toplumuna bağlı kalmış ve Moğolcayı devletin resmi dili yapmıştır. Buna ilaveten Çince eserleri de Moğolcaya çevirtmiştir.[22]

3. Kubilay Han’ın Projeleri

Ayrıca Kubilay Han devlet idaresinde de değişiklikler yapmıştır. Yine Ordu da bir takım düzenlemelere giderek 1263’te Askeri işler Dairesini kurmuştur. Maliye politikasında da değişikliklere giden Kubilay Han’ın en dikkat çekici hususu ise kağıt paranın kullanılmaya başlanması olmuştur. Buna ilaveten ticarete önem vermiş ve uluslararası ticareti teşvik etmiştir. Kubilay Han sosyal yapıyı da düzenlemiştir. Ayrıca Posta teşkilatını daha da hızlandırmıştır. Bununla Eğitime de önem veren Kubilay Han 20.166 ilkokul açmış ve burada ağır klasik Çince metinler ile yararlı olmayan bilgileri ezberletmek yerine, kendi yerel diyalektlerinde eğitim verilmesi ve daha etkin tarım yapılmasının yolları öğretilmesi prensibi esas alınmıştır. Eğitim konusunda atılan bu adımlar, eksiklikleri bir yana, sadece eğitimde fırsat eşitliği açısından Kubilay Han’ın tarihsel rolüne önemli bir örnek olmuştur.[23]

Kubilay Han’ın ilkokullar açtırarak daha etkin tarım yapılmasının yolları öğretilmesi Türkiye’de 17 Nisan 1940’da kurulan Köy Enstitüleri Projesinin belki Türkiye’de ilkokul öğretmeni yetiştirme kısmına değil ancak öğrencilere tarım yapılmasının yolları öğretilmesi konusunda bir benzerlik olduğu görülmektedir.

Çünkü 1940 yılından itibaren tarım işlerine elverişli geniş arazileri bulunan veya bu gibi yerlerin yakınlarına Köy Enstitüleri açılmıştır. 1940 – 1946 yılları arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştır.[24]

Kubilay Han, Moğol mirasını korurken belli başlı Çin uygulamalarını reddetmeyen ve evrenselliğe ulaşma çabası gösteren bir kültürel siyaset çizmede hayranlık uyandıracak kadar başarılı olmuştur. Dini hoşgörüsünün yanında farklı kişilere de farklı davranmıştır. Çinlilere karşı sanatların ve zanaatların hamisi rolünde olmuştur. Bazı Çinli ressamları, çömlekçileri ve diğer zanaatkârları desteklemiştir. Topraklarının geri kalanında yaşayanlara karşı kucaklayıcı bir tavır göstermiştir.[25]

Kubilay Han eşi Çabi’nin ölmesi ardından en sevdiği oğlu Jingim’in de ölmesiyle sarsılmıştır. Bu nedenle kımızla birlikte kuzu etini de bolca tüketmiştir. Ömrünün son yıllarında sadece kilo almakla kalmamış, başka hastalıklarla birlikte gut hastalığı nedeniyle de sıkıntılı günler geçirmiştir. 1294 yılında seksen yaşındayken hayatını kaybetmiştir. Gömüldüğü yer de bir sır olarak gizlenmiştir. Kubilay Han’ın ölümü imparatorluk zirvedeyken gerçeklemiştir. Ondan sonra gelen kimse onun başarısını yakalayamamıştır. Yuan Hanedanı devrilip, 1368’de Ming Hanedanını kuran T’ai-tsu, Yuan dönemini saygıyla anmıştır. Hatta Nanking’deki sarayında yaptırdığı Song, T’ang, Sui ve Han hükümdarlarının heykellerinin yanında Kubilay Han’ın heykeline de yer verilmiştir. Gök’ün Çin’e hâkim olması için Kubilay Han’ı seçtiğini belirtmiş ve bir bakıma Kubilay Han’ın kurduğunu Yuan Hanedanının meşruiyetini kabul etmiştir.[26]  

Sonuç olarak Kubilay Han, Moğol tarihinin en büyük hükümdarlarından birisi olduğu ve Çinlileşme iddialarının yersiz olduğu tespit edilmiştir.



[1] Kubilay Muhammet Özdemir, Giresun Üniversitesi Fen –Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler, İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Mezunu, https://kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com/ veya https://ayvansaray.academia.edu/KubilayMuhammet%C3%96zdemir?from_navbar=true, İstanbul 2021

[2] Rene Grousset, Bozkır İmparatorluğu Atilla – Cengiz Han – Timur, Ötüken Yayınları, Çev:M. Reşat Uzmen, Bas:6, İstanbul 2010, s.281

[3] Rene Grousset, a.g.e., s.303- 309

[4] Mustafa Uyar, “Buga Chingsâng: Protagonist of Qubilai Khan’s Unsuccessful Coup Attempt Against The Hülegüid Dynasty”, Belleten, Çev: Erhan Ateş, LXXXI/291, Ağustos 2017, s.218

[5] Morris Rossabi, Kubilay Han, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çev: Özgür Özol, İstanbul 2015, s.59.

[6] Mustafa Uyar, “a.g.m.”, s.219.

[7] Ebu’l Gazi Bahadır Han, Türk Şeceresi Türk’ün Soy Ağacı, İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2010, s.153-154.

[8] Gaye Yavuzcan, Kubilay Han Nesillerin Atası, Selenge Yayınları, İstanbul 2021, s..119.

[9] Perrin Margaryan, “Çin Fatihi Kubilay Han Kimdir?”,  https://arkeofili.com/cin-fatihi-kubilay-han-kimdi/, Erişim Tarihi: 10.07.2021

[10] Jean Paul Roux, Türklerin Tarihi Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl, Kabalcı Yayınevi, Çev: Aykut Kazancıgil ve Lale Arslan Özcan, Bas:11, İstanbul 2015, s.280.

[11] Hazırlayan Niyazi Akşit, A’dan Z’ye Kültür ve Tarih Ansiklopedisi, Yeni Şafak Gazetesinin Kültür Armağanı, C.1, Ankara 2004, s.518.

[12] Roxann Praznıak ve Osman Gazi Özgüdenli, “Kubilay Kağan”, https://islamansiklopedisi.org.tr/kubilay-kagan, Erişim Tarihi: 10.07.2021

[13] Osman Gazi Özgüdenli, “Moğollar”, https://islamansiklopedisi.org.tr/mogollar, Erişim Tarihi: 10.07.2021

[14] Marco Polo, Kubilay Han Üzerine Notlar, Fabula Kitap, Çev: Aslı Ümmüs Bahadırlı, İstanbul 2016, s.25.

[15] Marco Polo, a.g.e., s.35.

[16] Morris Rossabi, a.g.e., s.169.

[17] Marco Polo, a.g.e., s.37.

[18] Gaye Yavuzcan, a.g.e., s.114.

[19] Morris Rossabi, a.g.e., s.167-168

[20] John Man, Kubilay Han, Yakamoz Kitap, Çev: İlke Önelge, İstanbul 2016, s.50.

[21] Morris Rossabi, a.g.e., s.168-169.

[22] Hazırlayan Niyazi Akşit, a.g.e., s.518

[23] Gaye Yavuzcan, a.g.e., s.85-100.

[24] “Köy Enstitüsü”, https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6y_enstit%C3%BCs%C3%BC, Erişim Tarihi: 11.07.2021

[25] Morris Rossabi, a.g.e., s.170-171.

[26] Gaye Yavuzcan, a.g.e., 115-120.

KAYNAKÇA

 Rene Grousset, Bozkır İmparatorluğu Atilla – Cengiz Han – Timur, Ötüken Yayınları, Çev:M. Reşat Uzmen, Bas:6, İstanbul 2010

 Mustafa Uyar, “Buga Chingsâng: Protagonist of Qubilai Khan’s Unsuccessful Coup Attempt Against The Hülegüid Dynasty”, Belleten, Çev: Erhan Ateş, LXXXI/291, Ağustos 2017

 Morris Rossabi, Kubilay Han, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çev: Özgür Özol, İstanbul 2015

Ebu’l Gazi Bahadır Han, Türk Şeceresi Türk’ün Soy Ağacı, İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2010

Gaye Yavuzcan, Kubilay Han Nesillerin Atası, Selenge Yayınları, İstanbul 2021, s..119. 

Perrin Margaryan, “Çin Fatihi Kubilay Han Kimdir?”,  https://arkeofili.com/cin-fatihi-kubilay-han-kimdi/, Erişim Tarihi: 10.07.2021

Jean Paul Roux, Türklerin Tarihi Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl, Kabalcı Yayınevi, Çev: Aykut Kazancıgil ve Lale Arslan Özcan, Bas:11, İstanbul 2015

 Hazırlayan Niyazi Akşit, A’dan Z’ye Kültür ve Tarih Ansiklopedisi, Yeni Şafak Gazetesinin Kültür Armağanı, C.1, Ankara 2004

 Roxann Praznıak ve Osman Gazi Özgüdenli, “Kubilay Kağan”, https://islamansiklopedisi.org.tr/kubilay-kagan, Erişim Tarihi: 10.07.2021

 Osman Gazi Özgüdenli, “Moğollar”, https://islamansiklopedisi.org.tr/mogollar, Erişim Tarihi: 10.07.2021

 Marco Polo, Kubilay Han Üzerine Notlar, Fabula Kitap, Çev: Aslı Ümmüs Bahadırlı, İstanbul 2016

 John Man, Kubilay Han, Yakamoz Kitap, Çev: İlke Önelge, İstanbul 2016

“Köy Enstitüsü”, https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6y_enstit%C3%BCs%C3%BC, Erişim Tarihi: 11.07.2021

 

 

 

 

6 Temmuz 2021 Salı

GÜNEY TÜRKİSTAN – AFGANİSTAN

 


Kubilay Muhammet Özdemir[1]

 

 

ÖZET

Türk Milletinin tarihi geçmişi olan ve bu topraklarda devletler kurmuş ve bugün o devletlerin bakiyesi olan Güney Türkistan Türklüğü Sovyet Rusya’dan itibaren küresel aktörlerin mücadele ettiği bir bölge durumuna gelmiştir. Sovyetlerin bölgeden çekilmesiyle Amerika’da gerçekleşen 11 Eylül saldırılarından sonra Taliban’ı sorumlu tutan ABD’nin bölgeye girmesiyle Taliban bölgeden temizlenmiş ancak Pakistan’a çekilen Taliban’ın güçlenmesine göz yumulmuştur. ABD Başkanı Joe Biden’in Afganistan’dan çekilme kararını açıklamasından sonra Harekete geçen Taliban, Güney Türkistan Türklerinin yaşadığı başta Faryab olmak üzere birçok noktaya saldırılar düzenlemiştir. Yine Çin Halk Cumhuriyeti’nin bölgede gerçekleştirmek istediği planlarda göz ardı edilmemiş ve bu makalede “Küresel Aktörlerin” Afganistan üzerine kurdukları planlar anlatılmaya çalışılmıştır. Küresel Güçlerin önünde engel olarak kimleri gördükleri ifade edilmeye çalışılarak sonuçta tespitler yapılarak makale sonlandırılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Afganistan, Güney Türkistan, Taliban, ABD, SSCB, Çin

 

GİRİŞ

Afganistan’da ciddi oranda bir Türk nüfusunun olduğunu Türkiye’de bilenlerin sayısının az olduğu düşünülmektedir. Hatta konunun araştırmacıları dışında Afganistan’daki Türk varlığından haberdar olanlar pek az olduğu görülmüştür. Çünkü Türkiye basınında veya köşe yazılarında Afganistan’daki Türklerle alakalı pek bir yazıya rastlanılmamıştır. Kuzey Afganistan topraklarını olarak bilinen yerin genel adının “Güney Türkistan” ya da “Afganistan Türkistan’ı” olarak ifade edildiğinin altını çizelim.[2] Zira makalemizin kapsamını bu bölge teşkil etmiştir. Bu bölge Gaznelilerin, Selçukluların, Herzemşahların, Timurluların ve Babürlülerin bakiyesi olarak kalmış ve günümüzde de Güney Türkistan olarak adlandırılmıştır.[3] Afgan adı ilk kez 5. yüzyılda Gazneli kaynaklarında gösterilmiş ve İran ile Hindistan arasındaki bölgeyi tanımlamıştır. 16. yüzyılda ise Babür Şah’ın vakayinamesinde Afganistan adı geçmiş ve adı geçen kaynakta Kabil ve Pencap arasındaki bölge ifade edilmiştir. Bir başka iddia da ise Nadir Şah’ın 1744’te suikaste uğraması sonucunda yerini alan oğlu Ahmet Şah tahta geçtikten sonra bu ülkenin adı Afganistan olarak ifade edilmeye başlanmıştı.[4]

            Afganistan coğrafi konumu nedeniyle stratejik bir öneme sahiptir. Çünkü bu ülke Türkistan’ı, Çin’i, Hindistan’ı ve İran’ı birbirine bağlayan doğal yolların kesiştiği noktada yer almaktadır. Günümüzde bu bölgenin öneminin artmasının bir diğer nedeni de petrolün ve doğalgazın Orta Asya’dan Hint Okyanusu’na indirilmesi projesiyle (OAPBHP) olmuştur.[5]


1 – Afganistan’ın ABD Tarafından İşgali

Sovyet Rusya’nın 1988’de Afganistan topraklarından çekilmesinden sonra Özbek ve Türkmenlerin yaşadıkları kuzeyde silahlı kuvvetlerin bir araya gelmesiyle “Afganistan Milli İslami Hareketi” kurulmuştur. Bu hareketin liderliğini ise General Raşit Dostum üstlenmiştir. Ancak Taliban 1997’de Türklerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde eğitim kurumları kapatılmış, “Türkmenler Türkmenistan’a, Özbekler Özbekistan’a, Hazaralar kabristana gitmelidir” söylemiyle hareket ederek Türklere yönelik baskı ve tecrit politikaları izlemiştir.[6] Özellikle Afganistan’da mücahit grupların anlaşmazlıkları olayları iç savaşa götürmüştür. Bu iç savaş sonucunda yerel özerk yapılar ortaya çıktı. Bu gruplar kendi aralarında savaşırlarken Taliban 1994’te ilk olarak Kandahar’da kendini göstermeye başlamıştı. Taliban 1996’da Kabil’i Şah Mesut’tan almıştır. Bunun üzerine Rabbani Hükümeti’ni destekleyen Şah Mesud ile General Abdürreşit Dostum, Abdülmelik’in ihanetine uğraşmış ve Taliban ile girdikleri mücadelede yenilgiye uğramışlardır. Fakat Hazaraların desteğini alan Dostum, Taliban’ı kuzey bölgesinden çıkarmayı başarmıştır. Ancak bu bölge 1998’de Taliban’ın eline yeniden geçmiş ve 2001 Eylül ayına kadar Taliban’ın hâkimiyetinde kalmıştır.[7]

Ancak Amerika’da gerçekleşen ve Taliban’ın yaptığı iddia edilen 11 Eylül saldırılarından sonra ABD ve NATO’daki müttefikleri teröre karşı savaş ilan etmişlerdir. Böylece ABD, Kuzey İttifakını desteklemiş, Taliban’ı yenerek rejimi devirmiştir. Fakat Taliban güvenilir gördüğü Pakistan sınır bölgesine ve oradaki güvenli limanlarına doğru çekilmişlerdir.[8]

ABD ve müttefikleri, Afganistan’da kaldıkları 20 yıl boyunca Taliban’ın yeniden direnişine karşı Afgan Hükümetini ve güvenlik güçlerini desteklemişlerdir. Ancak Taliban’ın Pakistan’da sığındığı yerleri görmemezlikten gelmişlerdir. Bunun üzerine herhangi bir müdahale olmadığı için Taliban zaman geçtikçe güçlenmiş ve sonunda ABD Hükümeti siyasi bir çözüm bulmak için Taliban ile anlaşmaya yapmaya karar verdi. 2020’nin Şubat ayında ABD ile Taliban bir anlaşma imzalamış ve durum Taliban’ın konumunu terörist bir grup olmaktan stratejik bir ortak olma konumuna getirmiştir.[9]

Afganistan’daki 20 yıllık süreç için Serpil Güdül şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur:

“11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin koalisyon güçleriyle birlikte “Sonsuz Özgürlük” adı altında Afganistan’da başlattığı operasyonun üzerinden yaklaşık yirmi yıl geçmesine rağmen bir sonuca ulaştığı görülmemektedir. Afganistan’da son on dokuz yıl boyunca gerçekleşen gelişmeler incelendiğinde, ülkenin hâlâ ekonomik ve askeri alanlarda dışa bağımlı olması ve Taliban’ın tekrar güçlenmesi akla şu soruyu getirmektedir: Orta Asya’da rekabet halinde olan küresel ve bölgesel güçler arasında dengenin korunması için Afganistan istikrarsızlığa mahkum mu?”[10]

Yoksa küresel aktörler, Afganistan’ın stratejik konumundan dolayı belli bir amaç doğrultusunda mı hareket etmektedir. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Afganistan’ın stratejik öneminden bahsederken şöyle bir değerlendirme yapmıştır:

“Afganistan’a hâkim olan Güney Asya Bölgesine de hâkim olmaktadır. Buraya hâkim olan Ortadoğu, Orta Asya ve Çin – İran – Orta Asya’ya müdahale etme imkânı kazanmakta ve Dünya’ya hâkim olabilmektedir.”[11]


2 – ABD’nin Afganistan’dan Çekilme Açıklaması

ABD Başkanı Biden’in, Amerikan askerlerinin eylül ayından itibaren Afganistan’dan tamamen çekileceğini açıklamasının ardından hızlı gelişmeler yaşanmış ve Afgan Merkezi Hükümeti Çin ile sıkı ilişkiler içerisine girmiş ve ülke içerisinde olası bir kargaşa olacağı endişesi nedeniyle Çin askerlerini Afganistan’a davet etmiştir.[12]

ABD’nin askerlerini geri çekmesini ve Çin’in bölgeye girme isteğini Ömer Kul yazısında şöyle değerlendirmiştir:

“ABD’nin Afganistan’daki üslerini boşaltması ve bu üslerin neredeyse %90’ını Afgan Hükümetine teslim etmesinin de etkisi göz ardı edilmemeli. Yine tahmin ettiğimiz gibi ABD’nin bölgeden tamamen uzaklaşacağını düşünenler hayal kırıklığına uğrayabilir. Çünkü ABD, Afganistan’ın Güneyinde ama Pakistan sınırları içerisinde yeni ve daha teşekküllü bir üs kurmakta. Bununla da yetinmeyen ABD’nin Çin sınırına yakın Pamir Dağlarına ikinci bir üs kurmayı planlaması hatırdan çıkarılmamalı. ABD’nin bir taraftan “Afganistan’dan çekiliyorum” beyanatına karşı iki stratejik noktada daha donanımlı üs kurma çabası anlaşılan Çin’i rahatsız etmiş ve rahatsızlığını Afganistan Hükümetine bildirmiştir. Bununla da yetinmeyen Çin, Afganistan’a askeri yardım (üs kurma, askeri eğitim verme ve teçhizat hibe etme… vb.) teklif etmiş durumda. Çin başta Tacikistan olmak üzere bölge ülkelerine Kuşak – Yol Girişimi üzerinden yatırımlarının heba olmaması ve ABD’nin bölgedeki etkinliğini kırmak adına Pamir dağlarına bir üs kurmayı çok istemekte. Zaten bilindiği üzere Çin, Tacikistan’a yakın sınır hattında çok büyük bir askeri üs kurmuş durumda. Yine yakın dönemde yaşanan Kırgız – Tacik olaylarının Çin’in bölgeye girebilmeye kılma bulma adına kışkırtıldığı söylenebilir.”[13]

Zaten ABD daha önceden Taliban’ı devirme gerekçesiyle Özbekistan ve Kırgızistan gibi Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine askeri üsler kurarak yerleşmişti. Ayrıca SSCB tarafından Afganistan’da kurulan Bergem Hava Üssünü kontrol eden ABD, buradan Rusya, Çin, Pakistan, İran ve Türk Cumhuriyetleri’ni izleyen radar sistemleri kurulmuştur. Böylece Amerika, İran’ı da hem doğudan hem de Batı’dan (Irak’ı İşgali sırasında) tehdit etme imkânı yakalamış oldu.[14]


3 – Son Gelişmeler İtibariyle Güney Türkistan’da Yaşanan Olaylar

Güney Türkistan Türkleri yoğun olarak Samangan, Ser-i Pol, Cevzcan, Belh ve Faryap vilayetlerinde yaşamaktadır. Afganistan’ı tahmini rakamlara göre %40’ını Peştunlar, %30’unu Türkler ve %27’sini Tacikler kalanını da diğer halkların oluşturmuştur.[15] Güney Türkistan olarak tabir edilen bölgede Türklere yönelik Taliban tarafından saldırılar düzenlenmiştir.

Son zamanlarda yaşanan olayların başlangıcı olarak Afganistan’da kurulmuş olan mevcut hükümetin son seçimlerde en çok oy alan iki tarafın birleşmesi sonucu koalisyon hükümeti şeklinde kurulmuş ve Eşref Gani Ahmadzai ile Dr. Abdullah Abdullah ile birlikte kurulan koalisyon hükümeti yarı yarıya paylaşılmıştır. Ancak bu durum bir protokol imzalanarak güvence altına alınmıştı. Fakat Eşref Gani imzalanan bu protokole aykırı hareket etmiş ve çoğunluğunu peştunlardan oluşan kişileri önemli makamlara atayarak ortamın gerilmesine neden olmuştur. Bu keyfi atamalara karşı çıkanların ise sindirilmeye ve veya ortadan kaldırılmaya çalışılması mevcut durumu daha da geri dönülmez bir noktaya getirmiştir.[16]

Ayrıca General Raşit Dostum’un önemli komutanlarından birisi olan Aka Muhammed’in suikaste uğrayarak hayatını kaybetmiş, Merkezi Hükümet ile Taliban’ın ağır baskıları neticesinde gergin olan Türk nüfusu sokaklara çıktı. Aka Muhammed, Taliban’a karşı çok ciddi mücadeleler vermiş başarılı bir komutandı. Bu suikastten bir süre öncede General Raşit Dostum’dan sonra Güney Türkistan’ın ikinci ve en güçlü lideri olan General Pirimkul da suikaste kurban gitmişti.[17]

Bu suikastler birbiri ardına sistematik bir şekilde gerçekleşirken, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ise birçok önemli ismi görevden almış ve kendine yakın Peştunları önemli yerlere atamıştır. Bu durumda zaten gergin olan Afgan Türkleri arasında infiale sebep olmuştur.

Meryem Aybike Sinan’ın yazısında şöyle bir değerlendirme yapmıştır:

“Kazak, Özbek, Kırgız, Türkmen, Uygur, Avşar, Bayat ve Galcay Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Faryap şehrine atanan vali ile zaten var olan gerilim büyüdü ve bölgede olaylar patlak verdi. Bu gösterilerde Güney Türkistan Bayrakları açıldı ve Türkçe sloganlar atıldı. Özbek lider General Raşit Dostum’un bu gelişmelere binaen merkezi hükümeti uyararak bölgede vur emri verdiği belirtiliyor.”[18]

İngilizlerin, Afganistan’ın en önde gelen haber ajansı olan “The Khaama Press News Agency”ye göre:

“ABD birliklerinin geri çekilmesiyle birlikte Taliban, illerdeki saldırılarını hızlandırdı ve birçok ilçeyi ele geçirdi.”[19]

Kendisini Afganistan’ın en büyük ve bağımsız haber ajansı olarak tanımlayan “Pajhwok Afghan News”in haberine göre Taliban’ın saldırılarında aralarında Kunduz, Kabil, Herat, Nangarhar, Laghman, Logar, Balkh, Baghlan, Paktia, Ghor ve Samangan’ın da bulunduğu 11 ilde yapılan 18 saldırıda 44 sivil ölmüş, 65 sivil yaralanmıştır.[20]

“Pajhwok Afghan News”in haberine göre BM Barış Elçisi Deborah Lyons; Taliban’ın Mayıs ayından beri hükümet birlikleriyle günlük çatışmalara girdiğini ve 50 bölgeyi ele geçirdiğini ifade etmiştir. Ayrıca üç il olan Belh, Kunduz ve Uruzgan’ın ve dokuz ilçenin kontrolünü de ele geçirmiştir.

Lyons: “Alınan bölgelerin çoğu eyalet başkentlerini çevreliyor, bu da Taliban’ın yabancı güçler tamamen geri çekildikten sonra bu başkentleri almaya çalışmak için kendilerini konumlandırdığını gösteriyor” demiştir.[21]

“The Khaama Press News Agency”nin haberine göre ise: ABD güçlerinin 1 Mayıs’ta Afganistan’dan ayrılmaya başlamasından bu yana, Taliban isyancıları 70’ten fazla ilçenin kontrolünü ele geçirdiği iddiasında bulunmuştur.[22]

İçişleri Bakanlığı’nın planlama ve Politika Başkanı Nagibullah Faeq 23.06.2021 Çarşamba günü yaptığı açıklamalarda, Taliban’ın Kuzey Belh Eyaletlerinde daha fazla ilerlemesinin durdurulduğunu söylemiştir.[23]

Faeg: “Güvenlik kurumları Taliban’a karşı halk ayaklanmasını desteklemeye kararlıdır. Sadece bir ilde değil, ülke genelinde size silah ve lojistik destek vereceğiz” demiştir. Ayrıca Belh halkının güvenlik güçleriyle birlikte vilayeti savunacağını vurgulamıştır. Faeg yerel halkın bir araya gelmesinin, insanların Taliban’ın yönetiminde yaşamak istemediğini ve ele geçirilen bölgeleri geri almak için de askeri operasyonların yakında başlayacağını sözlerine eklemiştir. Vali Farhad Azeemi ise Eyalet Başkenti Mezar-ı Şerif’in güvenliği konusunda halka güvence vermiştir.[24]

Fakat Taliban, Güney Türkistan Türkleri’nin yoğun olarak yaşadığı Faryab eyaletinin Garziwan ve Kurgan ilçelerini ele geçirdi.[25] Ayrıca Taliban Baglan Eyaleti’nin Tala-o-Barfak ve Khenjan ilçelerini de ele geçirmiştir.  “The Khaama Press News Agency”nin haberine göre Tala-o-Barfak İlçesi, Bamyan eyaletine komşu bir ilçe olarak bulunuyor ve son birkaç yılda Taliban tarafından birçok ölümcül saldırıya tanık olduğunu ifade etmiştir. Yine Khaama Press, Afganistan’da yaşanan şiddetin artmasını Taliban’ın güvenlik güçlerinden herhangi bir direniş görmediğini ve bu yüzden bölgeleri direniş görmeden ele geçirdiğini ifade etmiştir.[26]

Fakat Savunma Bakanlığının yaptığı açıklamada, Afgan güvenlik güçlerinin Kuzey Faryab vilayetindeki Andhoi İlçesinin geri alındığını ve Taliban militanlarının temizlendiğini söylemiştir.[27] Yine Savunma Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Taliban’ın ele geçirdiği Kuzey Baglan İlindeki Khenjan Bölgesi’nden Ulusal Güvenlik Kuvvetleri’nin operasyon başlatması neticesinde kaçtığını ve Taliban’ın ağır kayıplar verdiğini ifade etmiştir. Kuzey Afganistan yani Güney Türkistan’da şiddet arttıkça, Afgan geleneksel liderleri ve yerel komutanlar Taliban’a karşı takviye güç oluşturmuş ve burada birçok ilçede kadınlar da dâhil birçok kişi Taliban’a karşı savaşmak için silahlanmıştır.[28]


SONUÇ

Türklerin tarihi bağlarının olduğu ve bu topraklarda birçok devlet kurduğu Afganistan anlaşılan o ki küresel aktörlerin hedefi olmaya devam etmektedir. Afganistan’da hâkimiyet kurulmasının Güney Asya’ya ve dolayısıyla Ortadoğu, Orta Asya, Çin ve İran’a müdahalede edebilme imkanı sağladığı düşünüldüğünde her küresel aktörün iştahını kabartan bir coğrafya olduğu aşikârdır. Sovyet Rusya’nın bölge üzerindeki politikaları ve Orta Asya Türk Devletleri’nin bağımsızlıklarını kazandıktan sonra aralarında problem olmasını sağlayan sınır hatları yine küresel aktörlerin uyguladığı politikalardan birisi olmuştur. Yine Amerika’nın 11 Eylül saldırılarından sonra bölgeye girmesi ayrıca diğer Türk Devletlerinde askeri üsler kurması bir diğer küresel aktörün bölgede oyun kurma çabası olarak görülmektedir. Yine bir diğer küresel aktör olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin “Bir Kuşak Bir Yol Projesi”yle Orta Asya’daki Türk Devletlerini sarmalamaya çalışması ve yine Afganistan’a müdahalede bulunmak için hükümete teklifler götürmesi bir başka oyunun parçası olarak görülmektedir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus vardır. Bu da Çin Halk Cumhuriyeti’nin, Doğu Türkistan Bölgesi’nde Uygur Türklerine yapmakta olduğu asimilasyon ve zulümlerinin bir benzerini Afganistan’daki Güney Türkistanlı Türklere uygulayabilme ihtimalinin düşünülmesi gerektiğidir. Amerika’nın, Afganistan’dan çekileceğini açıklamasıyla Taliban’ın Güney Türkistanlı Türklerin yaşadığı bölgelere yapılan saldırılar yapılmaya başlanmıştır. Ayrıca General Raşit Dostum’un üst düzey komutanlarına art arda yapılan suikastler oyun kurucu olan küresel aktörlerin Türkleri karşılarında en büyük sorun olarak gördükleri ve bu nedenle Afganistan’daki Türk varlığını sona erdirmek veya karşı koyamayacak derecede zayıflatmak istedikleri tespit edilmiştir.

Bu nedenle Afganistan’daki Türk varlığının etkisiz hale getirilmesi demek, küresel aktörlerin planlarını rahat bir şekilde uygulamaya koyması demektir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’ne sadece Afganistan’daki Kabil Havaalanı’nı korumak için değil oradaki küresel aktörlerin planlarını ve soydaşlarını korumak için kuvvetli stratejik manevralar yapmalıdır.


KAYNAKÇA

“ABD Büyükelçiliği, Taliban’ın Davranış ve Eylemlerini İnsan Haklarına Saygısızlık Olarak Nitelendirdi”, https://www.khaama.com/us-embassy-calls-talibans-behaviors-and-actions-a-disregard-for-the-human-rights-8698/, Erişim Tarihi: 27.06.2021

 

“Afgan Kuvvetleri, Kuzey Faryab İlindeki Andhoi Bölgesini Geri Aldı, Bölgeyi Taliban Militanlarından Temizledi”, https://www.khaama.com/afghan-forces-retake-andkhoi-district-in-northern-faryab-province-clear-off-the-territory-from-taliban-militants-mod-87685/, Erişim Tarihi: 29.06.2021

 

“Afgan Güçleri Kapsamlı Bir Askeri Operasyon Başlatırken, Taliban Baglan’daki Khenjan Bölgesinden Kaçtı”, https://www.khaama.com/taliban-flee-from-khenjan-district-in-baghlan-as-afghan-forces-launch-a-comprehensive-military-operation-87685/, Erişim Tarihi: 29.06.2021

 

Ahmed Şah Erfanyar, “Kargaşadaki Artışa Rağmen, Sivil Kayıplar Geçen Hafta Azaldı”, https://pajhwok.com/2021/06/19/despite-rise-in-unrest-civilian-casualties-down-last-week/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

 

“BM Elçisi: Afganistan Korkunç Senaryolara Doğru Kayıyor”, https://pajhwok.com/2021/06/22/afghanistan-sliding-towards-dire-scenarios-un-envoy/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

 

“Baglan’ın Dushi Bölgesi Afgan Güçleri Tarafından Ele Alındı”, https://www.khaama.com/dushi-district-of-baghlan-recaptured-by-the-afghan-forces-98797/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

 

GÜDÜL, Serpil, “Orta Asya’da Yeni Büyük Oyunu’un Anahtarı: Afganistan”, Bölgesel Araştırma Dergisi,   Aralık 2020, s.15

 

Meryem Aybike Sinan, “Güney Türkistan’da Neler Oluyor?”, https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/meryem-aybike-sinan/619060.aspx, Erişim Tarihi: 28.06.2021

 

Selim Özdemir, “Güney Türkistan (Kuzey Afganistan) Türkleri ve Türkçenin Durumu”, https://ssuzer.academia.edu/Selim%C3%96zdemir, Erişim Tarihi: 25.06.2021

 

ŞEYHANLIOĞLU, Hüseyin, “18. Yüzyıldan Günümüze Kadar Afganistan’ın Jeostratejik Önemi”, Avrasya Etütleri – T.C. Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Yıl: 14, Sayı:38, 2008/2, s.80-81.

Ömer Kul, “Afganistan’da Neler Oluyor – 2”, https://www.ogunhaber.com/yazarlar/doc-dr-omer-kul/afganistanda-neler-oluyor-2-101754m.html, Erişim Tarihi: 22.06.2021

 

Ömer Kul, “Afganistan’da Neler Oluyor – 1”, https://www.ogunhaber.com/yazarlar/doc-dr-omer-kul/afganistanda-neler-oluyor-1-101753m.html, Erişim Tarihi: 22.06.2021

 

“Taliban, Kuzey Baglan Vilayetinin Tala-o-Barfak İlçesini Ele Geçirdi”, https://www.khaama.com/taliban-takes-over-tala-o-barfak-district-in-northern-baghlan-province-9965/, Erişim Tarihi: 29.06.2021

“Faryab: Taliban Garziwan ve Kurgan İlçelerinin Kontrolünü Ele Geçirdi”, https://pajhwok.com/2021/06/24/faryab-taliban-take-control-of-garziwan-qurghan-districts/, Erişim Tarihi: 29.06.20211

 

Joved Ahmed, “Faeq: Hükümet Yerel Ayaklanma Gruplarına Silah Sağlamayı Taahhüt Etti”, https://pajhwok.com/2021/06/23/govt-committed-to-provide-weapons-to-local-uprising-groups-faeq/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

 

Qurban Hussain Pamirzad, “ABD’nin Geri Çekilmesi Bir Fırsat Veya Tehdit – Afgan Hükümetinin Önündeki Olası Senaryolar”, https://www.khaama.com/the-us-withdrawal-an-opportunity-or-a-threat-the-probable-scenarios-ahead-of-the-afghan-government-op-ed-9876/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

 

Zahir Ahmad Khaleqi, “Afganistan Türkleri”, https://medeniyet.academia.edu/ZahirAhmadKhaleqi, Erişim Tarihi: 28.06.2021

 

 

 



[1] Kubilay Muhammet Özdemir, Giresun Üniversitesi Fen –Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler, İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Mezunu, https://kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com/ veya https://ayvansaray.academia.edu/KubilayMuhammet%C3%96zdemir?from_navbar=true, İstanbul 2021

   E-Posta: benimtarihim1923@gmail.com

 

[2] Meryem Aybike Sinan, “Güney Türkistan’da Neler Oluyor?”, https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/meryem-aybike-sinan/619060.aspx, Erişim Tarihi: 28.06.2021

[3] Meryem Aybike Sinan, “a.g.m”, Erişim Tarihi: 28.06.2021

[4] Selim Özdemir, “Güney Türkistan (Kuzey Afganistan) Türkleri ve Türkçenin Durumu”, https://ssuzer.academia.edu/Selim%C3%96zdemir, Erişim Tarihi: 25.06.2021

[5] Hüseyin Şeyhanlıoğlu, “18. Yüzyıldan Günümüze Kadar Afganistan’ın Jeostratejik Önemi”, Avrasya Etütleri – T.C. Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Yıl: 14, Sayı:38, 2008/2, s.80-81.

[6] Zahir Ahmad Khaleqi, “Afganistan Türkleri”, https://medeniyet.academia.edu/ZahirAhmadKhaleqi, Erişim Tarihi: 28.06.2021

[7] Selim Özdemir,  “Güney Türkistan (Kuzey Afganistan) Türkleri ve Türkçenin Durumu”, https://ssuzer.academia.edu/Selim%C3%96zdemir, Erişim Tarihi: 25.06.2021

[8] Qurban Hussain Pamirzad, “ABD’nin Geri Çekilmesi Bir Fırsat Veya Tehdit – Afgan Hükümetinin Önündeki Olası Senaryolar”, https://www.khaama.com/the-us-withdrawal-an-opportunity-or-a-threat-the-probable-scenarios-ahead-of-the-afghan-government-op-ed-9876/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

Serpil Güdül, “Orta Asya’da Yeni Büyük Oyunu’un Anahtarı: Afganistan”, Bölgesel Araştırma Dergisi,   Aralık 2020, s.15

[11] Hüseyin Şeyhanlıoğlu, “a.g.m.”, s.81

[12] Meryem Aybike Sinan, “a.g.m”, Erişim Tarihi: 28.06.2021

[13] Ömer Kul, “Afganistan’da Neler Oluyor – 2”, https://www.ogunhaber.com/yazarlar/doc-dr-omer-kul/afganistanda-neler-oluyor-2-101754m.html, Erişim Tarihi: 22.06.2021

[14] Hüseyin Şeyhanlıoğlu, “a.g.m.”, s.80

[15] Selim Özdemir, a.g.m.”, https://ssuzer.academia.edu/Selim%C3%96zdemir, Erişim Tarihi: 25.06.2021

[16] Ömer Kul, “Afganistan’da Neler Oluyor – 1”, https://www.ogunhaber.com/yazarlar/doc-dr-omer-kul/afganistanda-neler-oluyor-1-101753m.html, Erişim Tarihi: 22.06.2021

[17] Meryem Aybike Sinan, “a.g.m”, Erişim Tarihi: 28.06.2021

[18] Meryem Aybike Sinan, “a.g.m”, Erişim Tarihi: 28.06.2021

[19] “Baglan’ın Dushi Bölgesi Afgan Güçleri Tarafından Ele Alındı”, https://www.khaama.com/dushi-district-of-baghlan-recaptured-by-the-afghan-forces-98797/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

[20] Ahmed Şah Erfanyar, “Kargaşadaki Artışa Rağmen, Sivil Kayıplar Geçen Hafta Azaldı”, https://pajhwok.com/2021/06/19/despite-rise-in-unrest-civilian-casualties-down-last-week/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

[21] “BM Elçisi: Afganistan Korkunç Senaryolara Doğru Kayıyor”, https://pajhwok.com/2021/06/22/afghanistan-sliding-towards-dire-scenarios-un-envoy/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

[22] “ABD Büyükelçiliği, Taliban’ın Davranış ve Eylemlerini İnsan Haklarına Saygısızlık Olarak Nitelendirdi”, https://www.khaama.com/us-embassy-calls-talibans-behaviors-and-actions-a-disregard-for-the-human-rights-8698/, Erişim Tarihi: 27.06.2021

[23] Joved Ahmed, “Faeq: Hükümet Yerel Ayaklanma Gruplarına Silah Sağlamayı Taahhüt Etti”, https://pajhwok.com/2021/06/23/govt-committed-to-provide-weapons-to-local-uprising-groups-faeq/, Erişim Tarihi: 23.06.2021

[25] “Faryab: Taliban Garziwan ve Kurgan İlçelerinin Kontrolünü Ele Geçirdi”, https://pajhwok.com/2021/06/24/faryab-taliban-take-control-of-garziwan-qurghan-districts/, Erişim Tarihi: 29.06.20211

[26] “Taliban, Kuzey Baglan Vilayetinin Tala-o-Barfak İlçesini Ele Geçirdi”, https://www.khaama.com/taliban-takes-over-tala-o-barfak-district-in-northern-baghlan-province-9965/, Erişim Tarihi: 29.06.2021

[27] “Afgan Kuvvetleri, Kuzey Faryab İlindeki Andhoi Bölgesini Geri Aldı, Bölgeyi Taliban Militanlarından Temizledi”, https://www.khaama.com/afghan-forces-retake-andkhoi-district-in-northern-faryab-province-clear-off-the-territory-from-taliban-militants-mod-87685/, Erişim Tarihi: 29.06.2021

[28] “Afgan Güçleri Kapsamlı Bir Askeri Operasyon Başlatırken, Taliban Baglan’daki Khenjan Bölgesinden Kaçtı”, https://www.khaama.com/taliban-flee-from-khenjan-district-in-baghlan-as-afghan-forces-launch-a-comprehensive-military-operation-87685/, Erişim Tarihi: 29.06.2021


5 Temmuz 2021 Pazartesi

SİYASAL İSLAM’IN GENÇLİK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

 








SİYASAL İSLAM’IN GENÇLİK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Kubilay Muhammet Özdemir[1]

Son zamanlarda gençliğin ateizm veya deizm gibi inançsızlıklara doğru evrildiği görülmüştür. Bunun üzerine “Siyasal İslam”ın, İslam’a ve gençliğe zarar verdiği anlaşılmıştır. Çünkü gençler son zamanlarda kendilerini dindar olarak tanıtan insanların din adı altında yapmadıkları haltları görünce bunu İslam ile bağdaştıramayıp böyle bir İslam olamaz diyerek artık dini kabullenmeme yolunu seçmeye başlamışlardır. Hatta basına yansıyan haberlere ve araştırmalara göre muhafazakâr olan gençler bile ateizme ve deizme yönelmeye başlamıştır.

 

Hemen şunu da ifade etmek istiyorum ki İslam’ı kendi çıkarları için kullananlar gerçek dindarlar yani “Muhafazakârlar değil, “Siyasal İslamcılar”dır. Muhafazakârlık ile Siyasal İslamcılık ayrı kavramlardır.   

 

Fakat ben bu durumun gençler üzerine yapılan planlı bir eylem olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkler, İslam dinini kabul ettikten sonra cihat ederek Allah'ın adını yaymış ve birçok topluluğa adaleti, hoşgörüyü, merhameti öğretmiş bir millet idi. Ancak buna rağmen son zamanlarda İslam’a hizmet etmiş atalarımızın torunları ateizme, deizme ve birçok inançsız "İZM"lere yönelmektedir.

 

DİKKAT EDİN! Türk Milletinin ve onun geleceğinin teminatı olan gençlere plan kuranlar asla ve asla Hun İmparatoru Attila'nın önünde diz çöken Papa'yı ve İslam'a en iyi şekilde hizmet etmiş atalarımızın fetihlerini ve özellikle İstanbul'un fethiyle beraber Ayasofya'nın camiye çevrilmesini unutmadılar. Her ne kadar Hun İmparatoru Attila Müslüman olmasa da sonuç itibariyle bir "BİR TÜRK HÜKÜMDARI"ydı. Papanın onun önünde eğilmesine hazmedemediler. Yine İslam'ı benimsedikten sonra Türklerin, İslam'a hizmetleri ortadadır. Ayrıca İslam Medeniyeti altın çağını yaşarken, Hıristiyan Avrupa karanlık dönemini yaşıyordu. Daha sonra bizim eserlerimizi kendi dillerine çevirip geliştirip bize karşı kullanarak bizi geçtiler ve bizden intikam almaya başladılar.

 

1699 Karlofça Antlaşması ile Osmanlı çok büyük kan kaybına uğradı. Ancak “13 Eylül 1683 Viyana’da başlayan çekilme, 238 sene sonra Sakarya’da durduruldu.” Düşman belki yurttan sökülüp atıldı. Fakat bu seferde devşirdikleri tarikatlar sayesinde planlı olarak gençlerimizi etkilemeye başlamışlardı.

 

Allah’a kul değil de kula kulluk yapıp Şeyhinin ayağını yıkadığı suyu kutsal kabul edip içenler, çocukları taciz edenler veya devletin kurumlarına kendi çıkarları için sızıp darbe kalkışması yapmaya kalkarak 15 Temmuz’da insanlarımızı şehit edenleri gençlerimiz görünce bunlar Müslüman ise ben neyim? Ben Müslüman isem bunlar ne diye kendilerine sormadan edememişlerdir.  

 

Gençler dini kendi çıkarları için kullanan şeyhleri, cemaatçileri, darbecileri görünce sanki HÂŞÂ İslam dini suçluymuş gibi düşünerek dinden soğumaya başlamışlar ve bunun sonucunda da yukarıda ifade ettiğimiz gibi “İZM”lere yönelmişlerdir. Hâlbuki eksiklik İslam’da değil, İslam’ı kullanarak bu tür eylemleri gerçekleştirenler yüzündendir. Biz gençlerimize öncelikle bunu kavratmalıyız. Gençlerimiz bu tür kişilere rağmen İslam’ı en güzel yaşayarak ve yaşatarak gerçek Müslüman kimmiş? Onu göstermelilerdir.

“Bizim gençlerimiz İslamiyet’i siyasal mücadelelere, hırs ve menfaatlere alet edilmesine tepki olarak dininden soğumamalıdır. Tersine dini en güzel şekilde öğrenip bu tür kişilere karşı mücadele eden gerçek Müslümanlar olmalılardır.”

 

 



[1] Tarih Bilim Uzmanı ve Uluslararası İlişkilerci

Diğer Yayınlar