14 Ocak 2025 Salı

TEŞKİLAT-I MAHSUSA’NIN FEDAİSİ YAKUP CEMİL KİMDİR?

 

Yakup Cemil, Teşkilat-ı Mahsusa'nın önemli bir üyesiydi. 1883 yılında İstanbul'da doğan Yakup Cemil, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde faaliyet gösteren gizli istihbarat teşkilatı Teşkilat-ı Mahsusa'nın fedai subaylarından biriydi. Askeri eğitimini tamamladıktan sonra, genç yaşta bu gizli örgüte katılarak kısa sürede önemli görevler üstlendi.

Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sırasında çeşitli gizli görevlerde yer aldı. Özellikle Kafkas Cephesi'nde Rus ordusuna karşı gerçekleştirilen operasyonlarda aktif rol oynadı. Bu operasyonlar sırasında, düşman hatlarına sızma, istihbarat toplama ve sabotaj faaliyetlerinde bulundu. Yakup Cemil'in bu görevlerdeki başarıları, onu Teşkilat-ı Mahsusa içinde saygın bir konuma yükseltti.

Yakup Cemil, cesur ve gözü kara kişiliğiyle tanınırdı. Tehlikeli görevleri tereddüt etmeden üstlenir, çoğu zaman imkansız görünen hedeflere ulaşmayı başarırdı. Ancak bu özellikleri zaman zaman sorun yaratırdı. Disipline gelmeyen yapısı ve ani kararlar alması, üstleriyle sık sık anlaşmazlığa düşmesine neden olurdu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş döneminde, siyasi çalkantılar ve iç çekişmeler artmıştı. Bu ortamda Yakup Cemil, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ileri gelenleriyle yaşadığı anlaşmazlıklar sonucunda, giderek yalnızlaştı. 1916 yılında, savaşın gidişatından memnun olmayan bir grup subayın desteğini alarak, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa'ya suikast planladığı iddia edildi.

Bu iddialar üzerine tutuklanan Yakup Cemil, kısa bir yargılama sürecinin ardından idam cezasına çarptırıldı. 11 Eylül 1916'da Beyoğlu'ndaki Merkez Komutanlığı'nın bahçesinde idam edilen Yakup Cemil'in son sözlerinin "Yaşasın vatan!" olduğu rivayet edilir.

Yakup Cemil'in hayatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki karmaşık siyasi ortamı ve gizli faaliyetleri yansıtan ilginç bir örnek teşkil eder. Onun hikayesi, vatanseverlik, cesaret ve sadakat gibi kavramların, siyasi çalkantılar ve kişisel hırslarla nasıl iç içe geçebileceğini gösterir. Bugün hala tartışılan bir figür olan Yakup Cemil, Türk tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birinin canlı bir tanığı olarak kabul edilir.

11 Ocak 2025 Cumartesi

İBNÜL ARABİ KİMDİR?

 

İbnül Arabi, tam adıyla Muhyiddin İbn Arabi, 12. ve 13. yüzyıllarda yaşamış önemli bir İslam düşünürü, mutasavvıf ve filozoftur. 1165 yılında İspanya'nın Murcia şehrinde doğmuş ve 1240 yılında Şam'da vefat etmiştir. Endülüs'te doğup büyüyen İbnül Arabi, gençlik yıllarında çeşitli İslam bilimlerini öğrenmiş ve tasavvufa yönelmiştir.

İbnül Arabi, tasavvuf düşüncesinde "vahdet-i vücud" (varlığın birliği) öğretisiyle tanınır. Bu öğreti, tüm varlığın tek bir kaynaktan geldiğini ve aslında her şeyin Allah'ın tecellisi olduğunu savunur. Vahdet-i vücud anlayışı, evrendeki çokluğun aslında tek bir hakikatin farklı görünümleri olduğunu ileri sürer. Bu düşünce, İslam tasavvufunda derin izler bırakmış ve sonraki nesilleri etkilemiştir.

Eserleri arasında "Füsûsü'l-Hikem" ve "el-Fütûhâtü'l-Mekkiyye" en önemlileri olarak kabul edilir. "Füsûsü'l-Hikem" (Hikmetlerin Özü), peygamberlerin hayatları üzerinden tasavvufi düşünceleri açıklayan bir eserdir. "el-Fütûhâtü'l-Mekkiyye" (Mekke Fetihleri) ise İbnül Arabi'nin en kapsamlı eseri olup, tasavvuf, fıkıh, kelam ve tefsir gibi İslami ilimlerin geniş bir yelpazesini içerir. Bu eserlerinde İslam tasavvufunun temel kavramlarını derinlemesine incelemiş ve yorumlamıştır.

İbnül Arabi'nin düşünceleri, kendisinden sonraki İslam düşüncesini ve tasavvuf geleneğini derinden etkilemiştir. Onun fikirleri, sadece İslam dünyasında değil, aynı zamanda Batı felsefesi ve mistisizminde de yankı bulmuştur. Özellikle varlık anlayışı, insan-ı kâmil (mükemmel insan) kavramı ve marifet (ilahi bilgi) teorisi, sonraki dönemlerde birçok düşünür ve mutasavvıf tarafından ele alınmış ve geliştirilmiştir.

İbnül Arabi'nin öğretileri, bazı çevrelerce tartışmalı bulunsa da, onun İslam düşünce tarihindeki yeri ve önemi tartışılmazdır. Kendisine "Şeyhü'l-Ekber" (En Büyük Şeyh) unvanı verilmiş olup, bu unvan onun İslam tasavvufundaki saygın konumunu göstermektedir. Günümüzde de İbnül Arabi'nin eserleri ve düşünceleri üzerine yapılan çalışmalar devam etmekte, onun fikirleri modern çağda yeniden yorumlanmakta ve tartışılmaktadır.

5 Ocak 2025 Pazar

SURİYE’DEKİ SON DURUM NEDİR?






Suriye'deki mevcut durum karmaşık ve zorlu bir insani kriz olarak devam etmektedir. Bu kriz, ülkenin sosyal, ekonomik ve siyasi yapısını derinden etkilemekte ve milyonlarca insanın hayatını tehdit etmektedir: 

1. Güvenlik: Çatışmalar ve güvenlik sorunları sürmektedir. Ülkenin farklı bölgelerinde devam eden silahlı çatışmalar, sivil halkın güvenliğini tehdit etmekte ve istikrarsızlığı artırmaktadır. Bu durum, insani yardım çalışmalarını da zorlaştırmaktadır.

2. Sağlık sistemi: Sağlık altyapısı ciddi hasar görmüş, hizmetler aksatılmıştır. Sağlık tesisleri hedef alınmakta, çalışanlar risk altındadır (Omar, 2020). Hastanelerin ve kliniklerin büyük bir kısmı ya tahrip edilmiş ya da işlevini yitirmiştir. Tıbbi malzeme ve ilaç eksikliği, nitelikli sağlık personeli yetersizliği gibi sorunlar, sağlık hizmetlerinin sunumunu ciddi şekilde etkilemektedir. 

3. Salgın hastalıklar: Kolera salgını özellikle kuzeybatı bölgelerinde yayılmaktadır. Su ve sanitasyon altyapısının zarar görmesi bunu hızlandırmaktadır (Tarnas et al., 2023). Ayrıca, COVID-19 pandemisi gibi küresel sağlık krizleri, zaten kırılgan olan Suriye sağlık sistemini daha da zorlamaktadır. Aşılama kampanyalarının yetersizliği ve temel hijyen koşullarının sağlanamaması, bulaşıcı hastalıkların yayılma riskini artırmaktadır. 

4. Doğal afetler: 2023 başındaki depremler sağlık risklerini artırmıştır. Bu depremler, zaten kriz altındaki bölgelerde yeni zorluklar yaratmış, altyapıyı daha da tahrip etmiş ve insani yardım ihtiyacını katlamıştır. Deprem sonrası barınma, gıda ve sağlık hizmetlerine erişim sorunları daha da derinleşmiştir.

5. Yerinden edilme: Milyonlarca Suriyeli ülke içinde yerinden edilmiş veya komşu ülkelere sığınmıştır. Türkiye 1.2 milyondan fazla, Lübnan 1.2 milyon civarında Suriyeli barındırmaktadır (González et al., 2016; Koca, 2016). Bu durum, hem Suriye'de kalan nüfus için hem de mültecileri kabul eden ülkeler için ciddi sosyo-ekonomik zorluklar yaratmaktadır. Mülteci kamplarındaki yaşam koşulları genellikle yetersiz olup, eğitim, sağlık ve iş imkanlarına erişim kısıtlıdır.

6. Çocukların durumu: Birçok çocuk ebeveynlerini kaybetmiş, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde sorunlar yaşamaktadır (Elsafti et al., 2016). Çocuk işçiliği, erken yaşta evlilik ve çocuk asker kullanımı gibi sorunlar yaygınlaşmıştır. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve diğer psikolojik sorunlar, çocukların gelişimini olumsuz etkilemektedir. 

7. Ruh sağlığı: Mülteciler ve yerinden edilmiş kişiler arasında ruh sağlığı sorunları yaygındır (Tekeli-Yesil et al., 2018). Uzun süren çatışma ortamı, kayıplar ve belirsizlik, depresyon, anksiyete ve TSSB gibi ruhsal sorunların artmasına neden olmuştur. Ruh sağlığı hizmetlerine erişim ise oldukça sınırlıdır.

8. Ekonomik zorluklar: Ülke ekonomisi çökmüş durumdadır. Yüksek enflasyon, işsizlik ve yoksulluk oranları, temel ihtiyaçlara erişimi zorlaştırmaktadır. Uluslararası yaptırımlar ve ambargolar, ekonomik toparlanmayı daha da güçleştirmektedir.

9. Altyapı sorunları: Su, elektrik ve kanalizasyon sistemleri büyük ölçüde zarar görmüştür. Temiz suya erişim, birçok bölgede ciddi bir sorundur ve bu durum halk sağlığını tehdit etmektedir.

10. Eğitim krizi: Okulların büyük bir kısmı ya tahrip olmuş ya da sığınak olarak kullanılmaktadır. Milyonlarca çocuk eğitimden mahrum kalmış, bu da "kayıp bir nesil" riskini ortaya çıkarmıştır. 

Sonuç olarak, Suriye'de sağlık, eğitim, güvenlik ve temel yaşam koşulları açısından ciddi sorunlar devam etmektedir. Uluslararası toplumun koordineli çabaları ve kapsamlı bir barış planı olmadan, bu karmaşık insani krizin çözülmesi oldukça zor görünmektedir. Suriye halkının acil ihtiyaçlarının karşılanması ve ülkenin yeniden inşası için uzun vadeli, sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç vardır.

1 Ocak 2025 Çarşamba

TARİHİN GÜCÜ DERGİSİ 1. SAYISI

 

Tarihin Gücü Dergisi 1. Sayısıyla okuyucuları ile Shopier'de buluşuyor.

Tarihin Gücü Dergisi, Türkiye'nin en iyi dijital tarih dergisidir. 

Shopier'de satışa sunulan dergimizi satın alıp anında indirebilirsiniz.

Linke tıklayıp dergimize ulaşabilirsiniz.

https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=32014584

Diğer Yayınlar