Sayın Cumhurbaşkanım öncelikle zat-ı
âlinizi selamlar ve görev sürenizce yapacağınız devlet işlerinde Allah’tan size
yardımcı olmasını niyaz ederim.
Bu toprakların hamuruyla yoğrulmuş,
ülkesinin ve devletinin milli çıkarlarını düşünen genç bir aydın olarak her
zaman devletimi yönetenlere fikirlerimle ve yazılarımla sesimi duyurmaya
çalıştım. Devletimi yönetenler doğru bir adım attıklarında her zaman destek
olmuş yanlış bir adım attıklarında ise naçizane uyarılarda bulundum. Sizin de
yerli ve milli âlimlerin ve aydınların fikirlerine önem veren bir lider
olduğunuzu biliyorum. Bu yüzden size yazdığım bu açık mektubumda benimde
fikirlerime önem vereceğinizi düşünüyorum.
Daha önceki köşe yazılarımda sığınmacılar
sorununun gelecekte ülkemiz için ne tür problemlere yol açacağını ayrıntılı bir
şekilde ifade ettim. “Sığınmacılar Meselesine Türk Bakışı” makalemin
incelenmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.
Bunun yanında ülkemizin önemli bir diğer
sorunu ise ekonomidir. Bu sorununda yeni ekonomi bakanımız Sn. Şimşek’in akılcı
politikalarıyla ve TCMB yeni Başkanı Sn. Erkan ile en kısa zamanda çözüme
kavuşacağı kanaatindeyim.
Ancak ülkemizin en önemli sorunlarından
birisi var ki işte bu sorun halledilmezse hiçbir şey hal olunmayacağını
kanaatindeyim. O sorun EĞİTİM sorunudur. Mutlak suretle ve en acil köklü
değişimler yapılarak bu sorun çözülmelidir. Çünkü bu sisteme göre çoğu da
üniversite mezunu niteliksiz gençlerimiz yetişmektedir.
Bu konuyu ayrıntılı olarak size hem teknik
yönünden hem de misaller vererek anlatmakta fayda görüyorum.
Sorunun kökenine inecek olursam 4+4+4
sistemine geçtiğimiz zaman zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkardık ve bu
durum niteliksiz gençlerin yetişmesinin önünü açtı. Çünkü bu sistem ile
birlikte sınıfta kalma zorlaştı ve gençler öyle veya böyle bir şekilde
derslerden geçirildi. Durum böyle olunca liseyi bitiren gençlerde şu düşünce
hâkim oldu. “Ben zaten liseyi de bitirdim bir de üniversite sınavına da
gireyim” diyerek üniversite sınavlarına girdiler ve üniversiteyi de kazananlar
oldu. Şimdi bana haklı olarak şu soruyu sorabilirsiniz. “Madem bu gençler ders
çalışmıyor nasıl üniversite kazanıyor diyebilirsiniz?” Hemen yanıtını vereyim
Sayın Cumhurbaşkanım, siz aslında her evladımız bulunduğu ilde okusun,
ailesinin yanından ayrılmasın diye iyi niyetle her ilimizde bir devlet
üniversitesi açtınız. Bir de buna ek olarak devlet üniversitelerinin yanında
imkânı olanlar özel üniversiteler açtı. Dolayısıyla ülkemizde üniversiteler
çoğaldı. Hal böyle olunca üniversiteyi kazanma puanları düştü ve lisede pek de
parlak olmayan bu gençlerde üniversitelere yerleşebildi.
Dolayısıyla bu kişiler öyle veya böyle
arkadaşlarından sınav öncesi notları alarak bunları sınav zamanı ezberleyerek
veya alttan ders bırakıp bir iki yıl sonra geçerek mezun oldular. Peki bu durum
ne gibi sorunlara yol açtı? Az öncede ifade ettiğim gibi hem çoğu niteliksiz
olarak yetişti hem de bu kişiler ben üniversite mezunuyum diye masa başı iş
aramaya başladılar. Böylelikle işsizlikte artış oldu. Ayrıca hizmet sektöründe
çırak açığı ortaya çıktı. Çünkü üniversiteyi de zoru zoruna bitirmiş bir genç
kendisini niteliksiz olarak görmeyip hizmet sektöründeki işleri beğenmez oldu.
Ancak 8 yıllık zorunlu eğitim olsaydı.
Genç kardeşlerimiz 8. Sınıfı bitirdikten sonra lise sınavlarına girecek
kazanırsa Anadolu Lisesinde okuyacak, kazanamazsa adresine yakın bir liseye
gidecek ve eğer başarılı olursa derslerinden geçecek ama başarısız olursa 2 yıl
üst üstte sınıfta kaldığı zaman tasdiknamesi verilip okul ile ilişiği
kesilecekti. Böylece hem lise mezunu niteliksiz gençlerimiz olmayacaktı. Hem de
üniversitelere niteliksiz öğrenciler girmiş olmayacaktı. Durum böyle olunca
kardeşlerimiz meslek lisesine geçiş yapacaklardı ve meslek öğreneceklerdi. Bu
da çırak bulma sorununu ortadan kaldıracaktı. Böylece ülkemizde işletme sahibi
olanlar çırak ihtiyacını sığınmacılardan sağlamak yerine kendi
vatandaşlarımızdan sağlamış olacaklardı. Bu da gençlerimizin genç yaşta evine
ekmek götürmesi demek olacaktı.
Bu yüzden başta 4+4+4 sisteminden
vazgeçilmeli ve zorunlu eğitimin tekrardan 8 yıl olması gerekmektedir. Ayrıca
liselerde tekrardan okul üniformaları getirilmeli ve eskisi gibi sınıf geçmek
zorlaştırılmalı ve iki yıl üstü üste kalan öğrenciye tasdikname verilerek okul
ile ilişiği kesilmelidir. Yine okul disiplin kuralları etkin bir şekilde
uygulamaya konulmalıdır.
Her ilde üniversite uygulamasından
vazgeçilmeli ve ülkemizin belli başlı yerlerinde evlatlarımızın da
ulaşabileceği konumlardaki üniversiteler açık kalmalıdır. Bu üniversitelerin
ise niteliğinin ve kalitesinin arttırılması için ek çalışmalar yapılmalıdır.
Özel üniversite açılmasına ise sınırlama getirilmelidir. Yine her mesleğin
bölümü açılmamalıdır. Örneğin tarihçiler önceden kütüphanecilik
yapabiliyorlardı. Ancak kütüphanecilik bölümü açıldığı için artık tarihçiler
kütüphaneci olarak atanamıyor bu da tarih bölümünün zaten önü tıkalıyken daha
çok tıkanmasına sebebiyet veriyor.
Sayın Cumhurbaşkanım eğitimde bir diğer
değişmesi gereken önemli konularda şunlardır.
Türk Milli Eğitimi ile ilgili gerek
müfredat gerekse verilen dersler ile birlikte eğitim – öğretim ile ilgili değişiklikler
yapılması gerekmektedir. Ayrıca mevcut öğretmenlerin durumu ve atanamamış
öğretmenlerin durumları ile sınav sistemleri hakkında da köklü değişimlerin
olması da kaçınılmaz elzemdir.
Milli Eğitim sisteminin başta İlk Müslüman
Türk Devleti olan Karahanlılar’ın Eğitim Sistemi, Selçuklu’daki Nizamiye
Medreselerinin ve Fatih Sultan Mehmet’in kurduğu Sahn-ı Saman Medreselerinin ve
Cumhuriyetimiz döneminde kurulan Köy Enstitülerinden karma ve günümüze
modernize edilmiş şekliyle uygularsak eğitimde köklü bir çağ açacağımızı
düşünmekteyim.
Eskileri inceleyince ne olacak diye
düşünmemeliyiz. Unutulmamalıdır ki Avrupa Ortaçağ karanlığını yaşarken Avrupalı
aydınlar ilkçağ eserlerini incelemiş ve kendi dillerine çevirerek Avrupa’nın
karanlık çağını yenerek bilimde ve teknoloji de ilerlemişler hatta coğrafi
keşifleri gerçekleştirmişlerdir. Hatta o dönemde zirveyi yaşayan Osmanlı
Devletini bu yaptıkları reformlarla geçmeyi başarmışlardır.
Tüm bu konularla beraber Milli Eğitimin en
önemli olmazsa olması öğretmenlerimiz KPSS sınav sistemi ile seçilirken kendi
alanları haricindeki birçok derslere çalışmaktadırlar. Bu da öğretmenlerimize
kendi alanlarında uzmanlaşmasının önünde bir engel teşkil etmektedir. Bu
nedenle öğretmen adaylarının sadece kendi branşından sınav yapılması
gerektiğini düşünmekteyim.
Yine mevcut öğretmenlerimizi hizmet içi
eğitimlerinin değişmesinin elzem olduğu kanaatindeyim.
Sayın Reis-i Cumhur Hazretleri bu
konulardaki bilgi ve düşüncelerimi sizinle ve Milli Eğitim Bakanlığımızla
paylaşmaktan memnuniyet duyarım.
Çünkü bir devlet için Milli Eğitim önem
teşkil etmektedir. Unutulmamalıdır ki! Bir Cihan devleti olan Osmanlı
Devleti’nin çöküşünün en büyük nedenlerinden birisi de eğitimin gerilemesi ve
devlet olarak eğitimde kendisini yenileyememesi nedeniyle olmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanım güçlü devletimizin
ebediyen payidar kalması için ve yukarıda saydığım sebeplerden dolayı Milli
Eğitimi bir vatan meselesi olarak görmekteyim. Size yazmış olduğum bu açık
mektubumun değerlendirilmesini ve Milli Eğitim Bakanlığımızın gündemine de
alınmasını arz ederim. Bu konularda da her daim devletime katkı sunmayı bir
vatan borcu bilirim.
Zat-ı âlinize saygı ve hürmetlerimi sunar
devletimizin işlerinde muvaffak olmanızı dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder