Geçtiğimiz günlerde Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde her yıl düzenlenen üniversiteye özgü geleneksel
“İnek Bayramı”nda bir grup provokatör öğrenci İslami değerler ile alay etti.
Buna tepki gösteren bir grup öğrenci ise salondan çıkarıldı. Tabi bu olay ilk
değildi. 2017 tarihinde düzenlenen inek bayramı etkinliğinde de yine İslami
değerler ile alay edilmişti. Bu durumu kendilerine görev edinen kimlere hizmet
ettiği belli olmayan bu provokatörlere gerekli işlemlerin yapılması elzemdir.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 24.
Maddesinin bir kısmı aynen şunu ifade etmiştir:
“Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler
serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve
kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı
kınanamaz ve suçlanamaz.”[1]
Yine bununla
birlikte “Dini Değerleri Aşağılama Suçu” 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216.
Maddesinin 3. Fıkrasında şöyle düzenlenmiş ve tanımlanmıştır:
“Halkın bir kesiminin
benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya
elverişli olması halinde cezalandırılır.”[2]
Türk Milleti, İslam ile
şereflendikten sonra tek gayesi İslam’a hizmet etmek olmuştur. Geçmişten bu
güne milletimizin fertleri elinden geldiğince dininin gereklerini yaşamaya
çalışarak Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanmak için mücadele etmişlerdir.
Nitekim hiçbir kul hatasız veya eksiksiz değildir. Bu nedenle milletimizin bazı
fertlerinden tam tamına namazını kılmamış veya dininin gereklerini dört dörtlük
yerine getirmemiş olanlarda olabilir. Ancak buna rağmen dini değerlerini ve
vatan sevgilerini her zaman önemsemiş ve kutsallarına birisi göz diktiğinde
mücadeleden geri durmamışlardır. Bu olayda da kime hizmet ettiği belli olmayan
provokatörlere de sessiz kalmamış ve infiale kapılmadan tepkisini her daim
yasal çerçevede göstermiştir. Türk Milleti’nin Müslüman evlatları olarak her
zaman dinimizi aşağılamaya çalışan bu provokatörlerin karşısında olup yasal
çerçevede mücadele etmeliyiz. En büyük mücadeleyi ise daha çok dindar ve
dinimizle ilgili daha çok bilgi sahibi olarak verebiliriz. Çünkü bilgisiz
Müslüman ve bilgisiz mücadele olmaz. Bilgi sahibi olan Müslüman kişi tahriklere
kapılmadan, infiale sebebiyet vermeden her türlü yasal çerçevede öncelikle
bilgisinin sonra teknolojinin ve yasaların tüm imkânlarını kullanarak İslam’a
ve onun değerlerine karşı savaş açanlara bu şekilde karşılık verebilir.
İslami değerler ile alay
eden, peygamberler ile alay edip ayetleri yalanlamaya çalışanlar ve Allah’a
düşmanlık eden inkârcılar bu zamanda olduğu gibi Peygamberlerin, Allah’ın dini için
mücadele vermesinden bu yana vardı. 1412 yıl önce son indirilen kitabımız olan
Kur’an’ı Kerim’deki ayetlerde de inkârcıların, alaycıların, peygamberleri
yalanlayan ve Allah’a düşmanlık edenlerin akıbetleri ve durumları
açıklanmıştır.
Nitekim geçenlerde
üniversitede bir grup provokatörün yaptıklarıyla, Tevbe Süresi 65. Ayette o
zaman ve bu zaman arasında adeta bir benzerlik görülmektedir:
Ayette şöyle ifade edilmiştir:
“Şayet kendilerine (niçin alay
ettiklerini) sorsan, “Biz sadece lafa dalmıştık ve aramızda eğleniyorduk…”
derler.
Bakara Suresi 212. Ayette
ise: “İnkâr edenlere dünya hayatı süslü
gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler. Allah’a karşı gelmekten
sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız
rızık verir.”
Allah’a ve dinine inanlar
olarak bu tür edepsizliklerin milletimizi üzmemesi gerekir. Çünkü bu dünya
imtihan dünyasıdır. Allah, ayetlerde de belirttiği gibi istese inkârcıları veya
inkârcı toplulukları yok edip yeni bir topluluk oluşturabilirdi. Daha önce bunu
Nuh Tufanıyla yapmıştı. Fakat bu dünyanın geçici olduğunu ve imtihan
edildiğimiz için yeri geldiğinde azgın topluluklar veya bazı şeylere sabır
göstermemiz ve bunun içinde mücadele etmemiz gerektiği de açıkça
belirtilmiştir. Bu nedenle küfür ile mücadele etmeli ve mücadele ederken de
üzülmemeliyiz. Çünkü Al-i İmran Süresi 176. Ayette: “Küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, Allah’a hiçbir şekilde zarar
veremezler. Allah onlara ahrette bir pay vermemek istiyor. Onlar için büyük
azap vardır.”
Alaycıların sonu ise Ra’d
Süresi 32. Ayette şöyle anlatılmıştır: “Andolsun,
senden önce de nice peygamberler alaya alındı da ben inkâr edenlere bir süre
(mühlet) verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Benim cezalandırmam nasılmış!”
Tüm bunları bilmekle
beraber mücadele ederken aynı zamanda Allah bizleri imtihan etmek için her
türlü zorluğu karşımıza çıkarmaktadır. Yeryüzünde çıkan bozgunculuklar yani
savaşlar veya terör, kıtlıklar, hastalıklar, hayat zorlukları vb. gibi şeyler
hep imtihan edilişimizin göstergesidir. Bakara Suresi 155. Ayette: “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla,
bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele” diye
imtihan edileceğimiz bildirilmiştir. İşte bizde bunun bilincinde olarak
Muhammed Suresi 7. Ayette bize bildirildiği üzere, “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar,
dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.”
Çünkü Allah Bakara Suresi
251. Ayette dediği gibi, “… Eğer
Allah’ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü
bozulurdu…”
Bu nedenle Müslümanlar
olarak İslami değerleri alaya almaya çalışanlara karşı öncelikle dinimiz
hakkında sıkı bir bilgi sahibi olunmalı ve yasal çerçeveler dahilinde infiale
sebebiyet vermeden teknolojinin ve yasal haklarımızın imkanlarını olabildiğince
kullanıp tepkimizi göstermeliyiz.
[1] Serkan Ezer, “Dini Değerleri Aşağılama Suçu Cezası (TCK 216/3), https://www.ezerhukuk.com/post/di-ni-de%C4%9Ferleri-a%C5%9Fa%C4%9Filama-su%C3%A7u-cezasi-tck-216-3, Erişim Tarihi: 15.05.2022
[2] Serkan Ezer, “Dini Değerleri Aşağılama Suçu Cezası (TCK 216/3), https://www.ezerhukuk.com/post/di-ni-de%C4%9Ferleri-a%C5%9Fa%C4%9Filama-su%C3%A7u-cezasi-tck-216-3, Erişim Tarihi: 15.05.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder