Son zamanda yaşanan gelişmelere bakınca Türkiye
ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında gözle görülür bir rekabet var.
Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerde iki devlette farklı kararlar alıyorlar ve bu
kararlar doğrultusunda sürekli karşı karşıya geliyorlar.
Birleşik Arap Emirlikleri dünyanın petrol rezervi
bakımından en zengin altıncı ülkesidir. Bu ülke İngilizlerin sömürgesi altında
kalmış ancak 1971 yılında İngilizlerin, Basra Körfezinden çekilmesi sonucunda
“Birleşik Arap Emirlikleri” adı altında yedi emirlikten oluşan bir federasyon
olarak kurulmuştur.[1]
Bu iki
devlet arasındaki kırılma noktası ise 2010 yılının sonunda Tunus’ta başlayan
Arap Baharı süreci olmuştur. Kuzey Afrika’ya ve Ortadoğu’ya yayılan Arap Baharı
sürecinde Türkiye ve BAE karşı taraflarda yer almışlardır. Yine buna mukabil
Türkiye ve BAE arasında Mısır meselesi ayrışmaya sebepleri arasında yer
almıştır. Mısır’da 2011’deki devrimin ardından Cumhurbaşkanı olarak Muhammed
Mursi seçilmiş ve bu yeni hükümete Türkiye ve Katar silah ve maddi destek
yardımında bulunmuştur. Fakat buna karşılık BAE ve yine Türkiye’nin
politikalarından rahatsız olan Suudi Arabistan, Mısır’daki devrime karşı
çıkarak Mursi yönetimini yıpratmaya dönük politikalar uygulamışlardır. BAE ve
Suudi Arabistan 2013’de yapılan askeri darbeye destek vererek Darbeci Sisi
yönetimine finansal yardımda bulunmuşlardır. Türkiye ise bu darbeci hükümeti
tanımamış, Sisi’yi katliam yapmakla suçlamıştır.[2]
Türkiye ve BAE’yi karşı karşıya getiren
olaylar zincirini incelemeye devam edersek eğer Türkiye’nin, Suriye’de Beşşar
Esed zulmüne uğrayan sivil halkın yanında yer alırken, BAE ise Esed rejiminin
yanında yer aldı. Bu sebeple BAE, Türkiye’nin yaptığı meşru harekâtları
kınamakla yetinmeyip İdlib’te sağlanan ateşkesin bozulması için de elinden
geleni yaptı. Libya’da Türkiye, Birleşmiş Milletlerin tanıdığı meşru kabul
edilen Ulusal Mutabakat Hükümetiyle antlaşmalar yapıp onları desteklerken, BAE
ülkedeki Darbeci Hafter’in yanında saf tuttu. Yemen ve Filistin meselelerinde
de Türkiye ve BAE’nin politikaları uyuşmadı.[3]
Tüm bu uyuşmazlık sonucunda BAE, 15 Temmuz
2016’daki 251 vatandaşımızın şehit olduğu hain darbe kalkışmasını açık bir
şekilde destekledi.
Darbe girişimi sırasında BAE’ye bağlı “Sky news
ve Al Arabiya” haber kanalları açık bir şekilde darbeyi desteklemişlerdir.[4] BAE’nin Washington Büyükelçisi Yusuf el-
Uteybe, basına sızan e-maillerinde bu teşebbüsünde yer almaktan dolayı
memnuniyet duyduklarını ifade ediyordu. Darbe teşebbüsüne finansal destek veren
Filistinli Muhammed bin Dahlan, BAE’nin adamıydı ve Türkiye’nin iade isteğine
rağmen BAE buna yanaşmadı. Basına sızan haberlere göre ise bu darbe teşebbüsü
için 3 milyar dolar harcanmıştı.[5]
Darbe girişiminden sonra kısa bir sürede toplanan
Türkiye sınır güvenliğini korumak için PKK/YPG/ IŞID gibi terör örgütlerine
karşı yaptığı sınır ötesi operasyonları dahi BAE kınayarak Türkiye düşmanlığını
burada da göstermiştir. Ancak Türkiye kararlı tutumu yaptığı akılcı ve stratejik
hamleler ile BAE’yi Ortadoğu’da alt etmeyi başarmıştır. Ancak yine de uyanık ve
dikkatli olunmalıdır. Çünkü BAE’nin fiili liderinin Türkiye’ye olan husumetinin
en önemli sebebi Arap halkları nezdinde karizması çok yüksek olan Recep Tayyip
Erdoğan ile kişisel rekabete girmesidir.
[1]İlknur Savun, “BAE ve Türkiye Rekabeti’nin Arka Planı”,
diplomatikstrateji.com/bae-ve-turkiye-rekabetinin-arka-plani/, Erişim Tarihi:
28.06.2020
[2] Ayten Mehmed, “Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri
İlişkileri”, Uluslararası Diplomasi
Dergisi, c.3, 1 Mart 2020, s.88
[3] Prof. Dr. Cengiz Tomar,
“Ortadoğu’da Kesişmeyen Doğrular: BAE-
Türkiye Rekabeti”, aa.com.tr/tr/analiz/gorus-orta-dogu-da-kesismeyen-dogrular-bae-turkiye-rekabeti/1833875,
Erişim Tasrihi: 08.05.2020
[4] Mehmet, “a.g.m.”, s.90
[5] Tomar, “a.g.m.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder