Türk Tabipler Birliği Başkanının iftiralar nelerdir? TSK'nın sınır ötesi operasyonları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Tabipler Birliği Başkanının iftiralar nelerdir? TSK'nın sınır ötesi operasyonları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Kasım 2022 Perşembe

YILLARIDIR AYNI PROVAKASYON

 


Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır içi ve sınır ötesi operasyonlarında başta PKK, YPG, PYD ve adı ne olursa olsun bütün terör örgütlerine karşı başarılı mücadelesi sonucunda iftira atılmaya çalışılmıştır. O iftira da Türk Silahlı Kuvvetlerinin sözde kimyasal silah kullandığı iftirasıdır. Bu iftira ve karalama kampanyalarına başta terör örgütü mensupları olmak üzere Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı gibiler de dahil olarak TSK’ya atılan iftiralara bir fiil ortak olmuşlardır.

TSK’ya atılan bu iftiraları başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere devletimizin tüm birimleri yalanlamış Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde kimyasal silah olmadığını açıklamışlardır. Ayrıca bu iftiraları ortaya atan sorumlular hakkında gerekli işlemlerin başlatılacağını ifade etmişler ve gereği de zaten yapılmıştır.

Oyun aynı oyun, plan aynı plan. Yıllar önce 1915’te Doğu’da Ermeni isyancılar, Ruslarla işbirliği yaparak Osmanlı Devleti’nin vatandaşlarını, jandarmalarını ve memurlarını şehit etmişlerdi. Bu nedenle Osmanlı Hükümeti Tehcir Kanunu çıkararak bölgenin ve cephenin güvenliğini sağlamak için o bölgedeki Ermenileri göçe tabi tutmuştu. Göç sırasında Ermenilerin bir kısmı yollarda salgın hastalıklardan bir kısmı dağlarda bulunan çetecilerin saldırıları sonucu ölmüştü. Bu yüzden Ermeniler, Türkler için, bize “Sözde Soykırım” yaptı demişlerdi. Ama kendi yaptıkları soykırım girişimlerini asla söylememişlerdi. Ruslarla nasıl iş birliği yaptıklarını, hatta Van’ın onların eline geçmesi için kılavuzluk yaptıklarını, Azerbaycan Türklerini Hocalı’da katlettiklerini, Asala Terör Örgütü ile yurtdışındaki diplomatlarımıza suikastler düzenlediklerini asla kabullenmemişlerdir. Üstüne bir de utanmadan Türk milletini sözde soykırımcı olarak ilan etmişlerdir.

Teröristlerin, katliamcıların, hainlerin karakteri işte böyledir. Kendi yaptıkları zalimliklere karşılık verilip er meydanında yenilince hemen çamura yatarlar ve sizi suçlu ilan etmeye çalışırlar. Yalan yanlış provokasyonlarla üzerinize iftira atmaya çalışırlar. Hiçbir şey olmazsa çamur at izi kalsın düşüncesinde olurlar. Bu yüzden eskiler, “Allah düşmanın bile merdini nasip etsin” diye boşuna dememiştir.

Türk devleti ve onun ahlak timsali faziletli ordusu geçmiş tarihten bu yana türlü karalama kampanyaları ve iftiralar ile uğraşmaktadır. Bu iftiraları atan devletlerin, teröristlerin ve şahısların geçmiş tarihlerine bakıldığında asıl soykırımcı, katliamcı ve hain olarak onların olduğu ortaya çıkmış ve ispatlanmıştır.  

Devletimiz güçlüdür ve her daimde caydırıcılık gücünü kullanmaktan çekinmeyecektir. Devlet kendi içine kümelenmiş FETÖ ve benzeri yapılanmaları çökertmeyi başarmış ve bu kişilere devlet görevinden el çektirilmiştir. Ancak bazı vatanperverlikten uzak kişiler karşımıza Sivil Toplum kuruluşlarında, Meslek Örgütlerinde, Özel Sektörlerde, Üniversitelerde, Sosyal Medyada, Televizyon veya gazetelerde karşımıza çıkmaktadır. Örnekleri çoğaltmak mümkünüdür. Ancak buradan şunu anlıyor ve bazen de üzülüyoruz. İnsan kendi devletine ve bu devleti koruyan askerine, polisine ve istihbaratçısına nasıl düşman olur ve bu kurumlara nasıl iftiralar atar ya da onları destekler?

Daha dün bir festivalde bazı sözde sanatçılar ve yönetmenler TTB’nin Başkanının haksız yere tutuklandığını ifade etti. O salondaki sözde sanatçılar ve yönetmenler bu konuşmaları alkışladılar. Bunun üzerine bu toprakların mayası olduğu belli olan gerçek bir vatansever sanatçı duruşu sergileyen Burak Haktanır oradaki sözde sanatçı ve yönetmenlere karşı çıkarak “O kadın TSK’ya iftira attı. Bütün PKK kanalları onu destekledi” diye tepkisini göstererek Türk milletinin vicdanının sesi olmuştur.  

Vatanına, milletine, devletine ve onun kurumlarına karşı terör seviciliği yapıp, manda ve himaye özlemi çekenlere karşı çok şükür ki vatanına, milletine, devletine ve onun kurumlarına sahip çıkıp koruyan kollayan her meslekten ve gruptan insanlarımız da vardır.

Devletimiz ve milletimiz her daim güçlüdür. Bu sebeple bu yüzyıl “Türkiye Yüzyılı” olacaktır.    


Diğer Yayınlar