Her mesleğin zorluğu ve kutsiyeti elbette
vardır. Ancak meslek sahibi olsun veya olmasın her okula gidenleri öğretmenler
yetiştirmiyor mu? Bugün Cumhurbaşkanından tutunda işçisinden, memuruna kadar
herkesin hayatında öğretmenlerin ufakta olsa bir dokunuşu yok mu?
İşte bu meslek insanların hayatlarına
dokunduğu için vazifesi çok kutsal bir meslektir. Ancak bizim milletimizin
öğretmenleri çok farklıdır. Çünkü hem fedakârdır hem vatanseverdir hem de
kendini eğitim davasına adamıştır.
Öğretmenler bilginin ışığında vatanını
yükseltenlerdir. Her türlü zorlu şartlar altında görevini en iyi şekilde
yapmaya çalışanlardır. Bunun nedeni İslamiyet başta olmak üzere atalarımızda
öğretmenlere hak ettiği değeri verip saygı göstermeleridir. Hz. Muhammed
Efendimiz; “Ben ancak bir muallim olarak
gönderildim” hadisi peygamberimizin eğitimcilik yönünü vurgularken,
İslam’ın ilme ve öğretmene değer vermesinden feyiz alan atalarımız da aynı
hassasiyet ile öğretmene verdikleri değeri her defasında göstermişlerdir.
Nitekim Fatih Sultan Mehmet atına binmiş ve fethettiği İstanbul’a giriş yaparken
sağında ve solunda hocaları Akşemseddin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani vardı.
Yine aynı şekilde Büyük Türk Mustafa Kemal’in dediği gibi; “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenlerden,
eğitimcilerden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneği
kazanmamıştır” ve “Öğretmenler yeni
nesil sizlerin eseri olacaktır” sözleri öğretmene verilen değerin yanında
öğretmenlik vazifesinin ne kadar kutsal ve önemli olduğunu da göstermiştir.
Bu kutsal meslek, şehitlik mertebesiyle
kutsiyetini daha da artmıştır. Çünkü yeri geldiği zaman vatanını korumak yeri
geldiği zaman cehaletle savaşmak için canlarını feda eden öğretmenlerimiz
vardır. Bu nedenle 1915’te Çanakkale’de ve 1921’de Sakarya savaşlarında
binlerce öğretmenlerimizi şehit verdik. Yine 1930’da Menemen’de cehalete ve
gericiliğe karşı Öğretmen Asteğmen Kubilay’ı yıllar sonra ilmin değil cehaletin
hüküm sürmesini isteyen PKK Terör Örgütüne karşı 1987’den başlayarak, özellikle
1993 – 1994 yılları arasında öğretmen katliamlarının zirve noktasına çıktığı
yıllarda binlerce öğretmenimizi şehit verdik. Onlardan birisi de 21 yaşındayken
ve yirmi beş günlük öğretmenken şehit edilen Neşe Alten’dir. Yine öğretmen
adayıyken 1970’te Dursun Önkuzu ve 2015’te Fırat Yılmaz Çakıroğlu da dönemin
hainleri tarafından şehit edilmiştir. En son 2017’de henüz hayatının baharında
olup daha yirmi iki ve yirmi üç yaşlarında olan Necmettin ve Aybüke
öğretmenlerimizi vatan ve eğitim davası uğruna şehit verdik.
Öğretmenlik bayrağı; “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim” diyen kutlu
peygamberimizden, İslam’ı öğretmek için gönderdiği ve İslam’ın ilk
öğretmenlerinden sayılan Mus’ab Bin Umeyr’den ve Türk milletinin Başöğretmeni
Mustafa Kemal’den ve şehitlerimizden bizlere devredilmiştir.
Zaten ilmin ve öğretmenliğin ne kadar
önemli olduğu Hz. Muhammed (s.a.v.)’e inen Alak
Suresi’nden belli değil midir?
“Bismillahirrahmanirrahim
1,2.
Yaradan Rabbinin adıyla oku! O, insanı ‘alak’dan yarattı.
3.
Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.
4,5.
O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.”
Öğretmen bilgisini toplum ile paylaşan ve
topluma liderlik, danışmanlık ve rehberlik yapan birer eğiticidir. Öğretmen
toplumun bütün kesimlerine hitap eder. Beşeriyetin ve içinde yaşadığı toplumun
kötü gidişatından ve ahlaki yozlaşmasından kendisini sorumlu tutar ve gidişatın
düzelmesi için liderliği ve bilgisi ile topluma yön çizer. Bu yüzden öğretmenin
kitlesi sadece öğrenciler değil, bütün milletimizdir.
İşte ben bu duygu ve düşünceler ile
öğretmenlik mesleğine âşık oldum. Hem de öyle bir âşık oldum ki içimdeki din,
vatan, millet, bayrak, devlet, öğrenme ve öğretme sevgisi, fikirlerim ile
topluma yön çizmeye çalışma ve toplumun lideri olma aşkı hiçbir zaman bitmedi.
İnşallah hiçbir zaman da bitmez.
Bu sebepten dolayı aşkıma layık olabilmek
için kendimi sürekli yetiştirdim. Çünkü tarihteki Müslüman Türk bilim
insanlarını okuduğumda birden çok alanda kendilerini yetiştirdiklerini öğrendim.
Bu yüzden bende ilk olarak üniversitemi tarih bölümü okuyup sonrasında ikinci
bir üniversite olarak uluslararası ilişkiler okudum. Pedagojik Formasyonumu
alarak öğretmen oldum. O da yetmedi. Bir de tarihte uzmanlaşmak için tezli
yüksek lisans yaptım. Siyaset, diplomasi ve uluslararası ilişkiler derslerinde
kendimi geliştirdim. Her bulduğum fırsatta sertifika programlarına katıldım ve
11 tane farklı alanlarda sertifika aldım. Topluma fikirlerimi yaymak için önce
internette kendi blogger sitemi açtım. Sonrasında ise Ortadoğu Gazetesinde
yazdım. Hâlen yazdığım Son Saat Gazetesi’nde
köşe yazarlığı yapıyorum. Meb’den 11 tane teşekkür belgesi aldım. Şuan devletimin çeşitli okullarında öğretmenlik yapıyorum. 29 yaşında bu kadar
kendimi geliştirmiş olmanın gururunu ve sevincini yaşıyorum. İnşallah ilerleyen
yıllarda da aşkıma layık bir meslek hayatı sürer ve faydalı bir toplum lideri
olurum.
Şimdiden 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlar, tüm meslektaşlarıma başarılar
dilerim.