MHP - Ak Parti İttifakı Nedir? Türkçülük Nedir? Türk Milliyetçiliği Nedir? FETÖ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MHP - Ak Parti İttifakı Nedir? Türkçülük Nedir? Türk Milliyetçiliği Nedir? FETÖ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ekim 2018 Çarşamba

İTTİFAKIN BOZULMASI TÜRKİYE’NİN ZARARINADIR



İki büyük liderin ittifakı bozması Türkiye’nin kaybınadır. Çünkü Mhp lideri Devlet Bahçeli özellikle 15 Temmuz darbe kalkışması ve sonrasında Türkiye’nin kıskaç altına alınmaya çalışılması olaylarında hep baş aktör olup hep hükümetin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olmuştur. Türkiye’nin devletin ve milletin bekası için hep mücadele etmiştir. Bu sebeple makam mevki gibi dünyalık şeylere önem vermemiştir. Bunun en büyük göstergesi MHP’nin 24 Haziran seçimlerinde yapılan Cumhur İttifakı ve seçimlerde Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı adayı göstermesidir. Türkiye’ye Sayın Erdoğan üzerinden oynanan oyunun bozulmasını sağlayan MHP, bununla beraber Sayın Devlet Bahçeli’nin Başkan yardımcısı olmamış ve herhangi bir bakanlık alma talebinde bulunmayıp her şeyi Türkiye, Türk Devleti ve Türk Milleti için yaptığını ispatlamıştır.

Fakat son günlerde MHP’nin Af  yasası ve Andımız gibi konuları gündeme getirmesi ve Ak Partinin bu duruma pek olumlu yaklaşmaması iki parti arasını açmış ve ittifakın bozulmasına neden olmuştur. Aslında bu konular çözülmeyecek konular değil. Bu yüzden liderlerin biran evvel bu ittifakı yeniden tesis etmesi gerekir. Çünkü bu ittifakın bozulmasına en çok başta FETÖ, PKK ve bu devlet üzerinde oyun oynayan her mihrak sevinecektir.
Hemen şunu da belirtmem gerekir ki; MHP tabanı, Türkçü ve Türk Milliyetçisi gençler Reis-i Cumhurun Türkiye’nin zorlu süreçlerden geçtiği dönemlerde hep yanında olmuş ve kendisini savunmuştur. Şimdi bu ittifakın bozulması ve Ak Partinin özellikle andımız meselesinde, Türkçülüğün ırkçılık veya İslam karşıtı gibi gösterilmesi nedeniyle Türkçü ve Türk Milliyetçisi gençlerin gönlünü kırıp ve darılmasına neden olacak ve bu zamana kadar verdikleri destekleri çekmesine neden olabilir. Bu gençlerin gönlünün kırılmaması ve ırkçılık ile suçlanmaması gerekir.

Peki Türkçülük Irkçılık mıdır?

Bu zamana kadar Türkçülük ve Türk Milliyetçiliği etrafında çok fazla tartışma olmuş, kimisi bu fikriyatı savunurken kimisi ise ırkçılık ve İslam karşıtlığı olarak değerlendirmiş ve bu şekilde Türkçülük ve Türk Milliyetçiliğini kavmiyetçilikle suçlamıştır. 1789 Fransız İhtilali ile ortaya çıkan hak, hürriyet ve eşitliklerden doğan Milliyetçilik akımı Osmanlı İmparatorluğunu çok uluslu yapısından dolayı etkilemiş ve Osmanlı İmparatorluğu 19.yüzyılda hep azınlık isyanları ile uğraşmıştır.
Bu yüzden imparatorluğun dağılmaması için Gayrimüslim ve Müslim herkesi bir arada tutabilme siyaseti olarak Osmanlıcık düşüncesi ortaya atıldı. Yani bir Osmanlılık ruhu inşa edilmek istendi. Osmanlı 1699 Karlofça Antlaşması ardından Avusturya Kralı ile Osmanlı padişahının eşitlenmesi ve bunu takip eden 1720’de Pasarofça Antlaşmasıyla da zayıflamaya başladı. Fakat 19.yüzyıla gelince devletin bekası problemi ortaya çıktı. Buna karşılık Tanzimat Fermanıyla beraber Osmanlı devletinde yaşayan herkes eşitlendi. Sonra Islahat Fermanı ile gayrimüslümlere geniş haklar verildi. Meşrutiyetin ilan edilmesi ile azınlıklar meclise girecekti. Sırf  bu yapılanlar azınlıkların Osmanlı devletinden kopmasını engellemek içindi. Fakat azınlıklardan bir mebus çıkıp diyecekti ki “Osmanlı bankası ne kadar Osmanlı ise bende o kadar Osmanlıyım” diyerek kendisini Osmanlı devletinin bir mebusu olarak görmeyecektir. Bu sebeple Osmanlı’yı bir arada tutmak için açılan meclis Osmanlı’nın çözülmesini hızlandırınca  II.Abdülhamit  Osmanlı-Rus savaşını bahane ederek meclisi süresiz tatil etti.
1829 yılında Yunanistan’ın bağımsızlığını ilan edip Osmanlı’nın bunu tanımış olması akabinde bu durum Sırpları, Bulgarları ve dolayısıyla Ermenileri de harekete geçirdi. Bu gidişata göre Osmanlıcılık siyaseti başarılı olmayacağının anlaşılması üzerine İslamcılık politikası devreye girecektir. Hiç değilse etnik kökeni ne olursa olsun Müslümanları bir arada tutabilmenin siyaseti izlenmiştir. Ancak halifenin çağrısına uyulmaması, bazı Arap kabilelerinin Osmanlı’ya ihaneti bu politikayı da geçersiz kılmıştır.
Birde batıcılık fikriyatı vardır. Batıcılık Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülükle beraber gelişir. Bu üç fikriyatta biraz batıcıdır. Bunlardan hariç Batıcı Batıcılar vardır. Diğer üç akımın Batıcı olması Batıya karşı bir cevap olmak üzere üretildi. Batının iyi tarafını alıp kötü yanını almamışlardır. Batının bilimi tekniği alınsın fakat kültüründen uzak durulsun diye düşünülmüştür. Fakat Batıcı Batıcıların düşüncesine göre Batıyı bütünüyle kabul etmeyi düşünmüşlerdir. Fark budur. Bu düşünceye göre, Büyük Britanya’dan erkek nüfus getirtelim ve Anadolu’daki Türk ırkını bozalım düşüncesidir.

İşte bu tür sapkınlıklara ve ihanetlere karşı yeni bir politika ortaya çıkmıştır. Bu politikanın adı Türkçülük’tür. Bu fikriyatı ise Diyarbakırlı bir Kürt olan Ziya Gökalp sistemleştirmiştir. Yani Türkçülük fikriyatı Türkler tarafından değil Diyarbakırlı Ziya Gökalp tarafından bu fikriyat sistemleştirilmiştir. Ziya Gökalp’in bu fikriyat konusundaki düşüncelerini Türkleşmek İslamlaşmak ve Muasırlaşmak eserinde yazığı fikirlerinden öğreniyoruz; Türk gençliği, bir yandan dil ve edebiyat yalınlaşmazsa, ulusal bir ülkü ruhlarda coşku ve özveri uyandırmazsa, ulusal bir ekonomi hayat mücadelesinde yabancı öğelerden kurtulmayı sağlayamazsa, Türklüğün ve aynı zamanda Osmanlılığın ve İslamlığın yok olacağını anladı. Bunlardan başka, bütün uluslar, ulus olmuşken Türk övünçlerinden söz edilmemesinin Türk gençlerinin öteki kavimcilik öğretileri tarafından asimilasyonu ile sonuçlanacağını da gözden uzak tutmadı. Sonun da bu sebeplerin etkisiyle Türklük ülküsü patlak verdi.[1]
Batılı Türkologların Türk dili ve tarihine ilişkin yaptıkları çalışmalar ile bu çalışmaların Osmanlı aydınlarınca takip edilmesi ve okunması Türkçülük düşüncesini geliştirmiştir. [2]

İlk defa Türk adıyla Osmanlılar 1909’da dernek kuracak, sonra 1911’de Türk Yurdu Cemiyeti, 1912’de Türk ocakları kurulacak. Bütün milliyetçilik hareketleri Osmanlıyı parçaladı. Türk Milliyetçiliği Osmanlı devletini kurtarmak için çaba sarf etti. Fakat Osmanlı’yı kurtarmaya gücü yetmedi. Ancak Türkiye Cumhuriyetini kurmaya gücü yetti. Türkiye Cumhuriyetini, Türk Milliyetçileri kurmuştur başkaları değil. Türk milletçiliği felsefesi üzerine bu devlet inşa edilmiştir. İlk zamanlar devletimiz dağılmasın diye Türk kimliğimizi sakladık, milliyetçilik yapmadık. Fakat Osmanlıcılık yapıp Gayrimüslim-Müslüm bir arada tutalım dedik olmadı. Sadece Müslümanları bir arada tutalım diyoruz bakıp görüyoruz ki bir taraftan Arnavutlar bir taraftan Araplar bir taraftan içerideki ayrılıkçı Kürtler bizi çekiştirip elimizi ayağımızı kesmek istiyorlar biz de mecbur devletimiz elden gidecek bu yüzden Türkçülük yapıyoruz.
Ne yapsaydık yani bıraksaydık da devletimiz elimizden mi gitseydi? Hiçbir şey yapmadan bekleyip ulusumuzun yok olmasını mı izleseydik? Dünyada Türk’ün dışında her milliyetçilik bir başka kavme husumete dayalıdır. Dünyada sadece Türk Milliyetçiliği hiçbir kavme husumete dayalı olmaksızın çıkmıştır. Kendi devletini ve milletini koruma refleksi ile vücut bulmuştur. Diğer milliyetçilikler ırkçılık üzerine yükselmişken Türk milliyetçiliği birleştiricilik üzerine yükselme göstermiştir.

Türk milliyetçiliği neden bu kadar önemlidir?

16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edildiğinde meclis basıldığında Türk milliyetçiliğine gönül vermiş milletvekilleri tutuklandı. Yetmedi Türk ocaklarını bastılar. Oda yetmedi milliyetçileri evlerinden alıp, tutuklayıp Malta Adasına sürdüler. Farkındaysanız sosyalist, liberal ya da İslamcılara değil milliyetçilere dokunuldu. Çünkü emperyalizmin korktuğu şey milliyetçiliktir.
Ülkesini, vatanını, milletini, değerlerini, şahsi değerlerinden üstün tutan kişilere milliyetçi denir. Milli ruhun gelişmesi için Milliyetçiliğin benimsemesi gerekir. Fakat milliyetçilik yapan insanlara hep ırkçı diye yafta vurup, milliyetçiliği İslam karşıtlığı gibi gösterip, günah diye fetva veren din adamlarının kökenlerine baktığınızda “Gayri Türk” çıkıyorlar.  Türk Milliyetçiliği ırkçılık değildir. Türk Milliyetçiliği İslam karşıtı değildir. Hz. Muhammed efendimiz kavmiyetçilik yapmayın diyor. Fakat kavminizi sevmeyin demiyor. Aynı şekilde kişi kavmini sevmekle kınanamaz diye hadis-i şerif var.
Vesile b. El-Eska anlatıyor: Hz.Peygamber (a.s.m.)’e “Kişinin kavmini sevmesi asabiyet/ırkçılık sayılır mı?” diye sordum. “Hayır. Asabiyet/ırkçılık kişinin kavminin yaptığı zulme yardımcı olmasıdır.” Diye buyurdu. (bk.Ahmed b. Hanbel, 4/107;Mecmau’z-zevaid, 6/244).

Sonuç olarak Türk milliyetçiliği dün nasıl Çanakkale ruhunu oluşturduysa ve bu ruh nasıl milli mücadeleyi ateşlediyse ve yeni bir devletin kurulmasını sağladıysa işte bugünde Türkçülükten doğma Türk milliyetçiliği ve vatan duygusu sayesinde 15 Temmuz gibi bir kalkışma bastırıldı. Fırat kalkanı gibi Afrin gibi operasyonlar bu milliyetçilik ruhuyla yapıldı. İspatı ise Zeytin Dalı operasyonunda bir muhabirin Türk askerine istikamet nereye sorusuna karşılık “Kızılelma’ya” yanıtını vermesidir. Bir başka ispat ise Türk askerinin Türklerin sembolü bozkurt işaretini yapmaları geçmişten günümüze milliyetçilik ruhunun devam ettiğini ve ilelebet devam edeceğinin göstergesidir. Bu yüzden Türkçülükten doğma Türk milliyetçiliği İslam karşıtı değildir ve ırkçılık ile alakası yoktur. Ayrıca Türkçülüğü sistemleştiren ve kurtuluşun Türkçülükte olduğunu savunan Diyarbakırlı bir Kürt olan Ziya Gökalp’i Türkçülük rahatsız etmiyorsa ve İstiklal Marşını yazan milli şairimiz Arnavut olan Mehmet Akif Ersoy İstiklal marşında “Kahraman Irkıma Bir Gül” derken buradaki kahraman ırk olarak Türk milletini gösterip ve bundan kendisi rahatsız olmayıp kendisini Türk milletinin bir parçası olarak görüp bu millete ait olduğunu hissediyorsa Andımızdaki Türküm cümlesinden de kimsenin rahatsız olmasına gerek yoktur.

Son olarak ilk başta dediğimi tekrarlıyorum. Bu ittifakın bozulması Türk devletinin ve milletinin yararına olmayacaktır. 



[1] Ziya Gökalp, Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak, Bordo Siyah, İsyanbul 2010, s.58-59.
[2] Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, s.,209-210; Aktaran, Mustafa Oral, Türk Ulusunun İnşası Ortak Tarih Söylemi, Yeni İnsan Yayınevi, İstanbul 2015, s.31.

Diğer Yayınlar