13 Eylül 2022 Salı

YUNANİSTAN EGE’DE NEYİ AMAÇLIYOR?

 

Türkiye ile Yunanistan arasında tarihten gelen gerilimlere ek olarak Yunanistan’ın son zamanlarda Amerikan destekli devlet dış politikaları nedeniyle iki ülke arasındaki krizler artmaktadır. Yunanistan ile ABD arasında ilk olarak 1990 yılında imzalanan söz konusu anlaşma, ABD’nin, Yunanistan topraklarında eğitim ve operasyon yapmasına izin vermesi ve bu antlaşmanın devamı niteliğinde 14 Ekim 2021 tarihinde Karşılıklı Savunma İşbirliği Antlaşmasının imzalanmasıyla birlikte Yunanistan’da 9 ABD üssü açılması krizi daha da büyük bir boyuta taşımıştır. Bu üslerden en önemlileri Türkiye’nin hemen yanı başında bulunan Dedeağaç ve Türkiye’nin kıyılarına yakın Girit adasındaki ABD üsleridir. ABD, Dedeağaç üssünü büyük bir cephaneliğe dönüştürmüştür. Ayrıca bu şehirdeki limanı büyütüp genişletmiş ve ardından ağır silahlar ve askeri helikopterler nakledilmiştir. Bununla birlikte bölgeye Türkiye’yi de kapsama alan Boğazlar ve Kuzey Ege adalarını tarayabilecek gelişmiş bir radar sistemi konuşlandırmıştır. Görülen o ki ABD, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarına tehdit unsuru olmak ve Dedeağaç’a askeri üs kurarak Türkiye ile Batı Trakya Türkleri arasında bir tampon bölge oluşturarak bağlantıyı kesmeyi hedeflemiştir. Ayrıca Romanya’da Köstence üssü olan ABD, Yunanistan ve Romanya üzerinden yeni bir hat çizerek Türk boğazlarına stratejik önem kaybettirip Türkiye’ye daha az ihtiyacının olduğunu hissettirmek ve bu bölgede üstün güç unsuru olarak kendi varlığını kabul ettirmeyi hedeflemiştir. Çünkü Romanya, ABD için biçilmiş kaftan durumundadır. Bunun nedeni Romanya, ABD’nin kullanımına hava sahasını dahi açmıştır. Ayrıca Romanya’da kurulan Köstence üssü Karadeniz’e açılmaktadır. Bununla birlikte ABD’nin Bulgaristan’da 4 askeri üssünün de varlığı gözden kaçırılmamalıdır. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Batı sınırlarının hemen az ötesinde Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya ittifaklı bir küçük Amerika Birleşik Devletleri kurularak Türkiye hem Ege’den hem de Karadeniz’den çevrelenmiştir. Çünkü Türkiye, Doğu Akdeniz mücadelesinde başta İsrail, Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Kesiminin bütün planlarını bozmuş ve Akdeniz’de kendisini Antalya’ya hapsetmek isteyenlere karşı Libya ile imzaladığı antlaşma sayesinde stratejik bir adım atarak rüzgarı tersine çevirmeyi başarmıştı. Bu durum ise başta ABD, Fransa ve bölgede çıkarları olan herkesi rahatsız etmiştir.

Bu nedenle ABD, Türkiye ile Yunanistan arasındaki tarihten gelen gerilimi bölgede kullanmaya çalışarak Yunanistan’ı ikinci bir vekalet savaşına hazırlamaktadır.

7 Mayıs 1919’da ABD, İngiltere ve Fransa’nın ortak kararıyla Yunanistan’ın 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmesine vekalet veren ülkelerin 103 yıl sonra Yunanistan’ı aynı vekalet savaşlarına hazırlamalarına şaşırmamak gerekir. Ancak Türkiye o dönemin şartlarında iki yüz bin kişilik Yunan ordusunu Anadolu’dan temizleyip İzmir’de denize dökmeyi başarmış ve hatta Yunan Orduları Baş Komutanı Nikolaos Trikupis’te esir alınmıştı. Şimdi ise savunma sanayinde daha güçlü ve fazla genç nüfusu olan bir ülkeyiz. Ayrıca dünya siyasetine yön veren bir konumdayız. Şu da unutulmamalıdır ki 1964’de Rum çetecilerin Kıbrıs’ta, Türklere uyguladığı soykırıma sabreden Türkiye her şeyi göze alarak adaya 1974’de çıkartma yapmış ve soydaşlarını kurtarmıştı. Bu sebepten dolayı Yunanistan’ın antlaşmalara aykırı olarak 1960’dan beri silahlandırdığı ve her geçen gün Ege’deki kışkırtmalarını arttırdığı bu dönemde tarihte yaptığı gibi yanlışa düşmemelidir. İşgal ettiği adaları sulh yoluyla terk etmelidir. Aksi takdirde Türkiye sabretmekten vazgeçip Libya ve Suriye meselesini hallettikten sonra yüzünü Batıya dönerse ikinci bir Türk – Yunan Savaşının sonuçları Yunanistan için ağır olabilir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Diğer Yayınlar