Bu konuyu
detaylandırabilmemiz öncelikle tarih nedir sorusuna bir göz atmamız gerekir. Tarih;
geçmişte yaşanılan olayların, olguların zaman ve mekan belirterek belgeler
ışığında objektif olarak aydınlatılmasıdır. Tarih kısaca “geçmişin
bilimidir.”
Tarihin
birinci unsuru zamandır. İkinci unsuru ise mekandır.
Tarihin
bir başka tanımını yapmak gerekirse; geçmişte cereyan eden olayları, sebep ve
neticeleri ile inceleyen bir bilimdir.
Sonuçları çıkmamış
hiçbir olgu tarihe mal olmamıştır. İnsanların yaşadığı coğrafi şartlar,
kimlikler de tarihi farklılaştırmada önemli rol oynar. Göçler, savaşlar, fetih
siyaseti kuraklık, din savaşları, haçlı seferleri örnek gösterilebilir.
Marx iktisadı tarihin
belirleyicisi olarak görmüştür.
Bazısı da din savaşlarını tarihte belirleyicisi olarak görmüştür. Ama tek noktada toplamak doğru değildir. Fakat en önemli faktörlerde bunlardır.
Bazısı da din savaşlarını tarihte belirleyicisi olarak görmüştür. Ama tek noktada toplamak doğru değildir. Fakat en önemli faktörlerde bunlardır.
Şu unutulmamalıdır ki; Tarih bir milletin hafızasını
oluşturur, insanlara sosyal ve siyasi konularda doğru karar verebilme olanağı
sağlar.
Peki tarih nasıl
meydana geldi? Kim onu bilimselleştirdi? Bu konuları hep
merak eden insanlar var. Günlük hayatta pek çok insan bazen siyasi olaylar
neticesinde bazen de sosyal olaylar neticesinde tarih ile ilgili tartışmalar
yaptığında hep bu soruyu sorarlar acaba tarih nasıl meydana geldi bir geçerliliği,
güvenilirliği var mı? işte araştırmam da bu sorulara cevap vermeye çalışacağım.
Tarih nasıl meydana
geldi? Bakınız Tarih İlim olarak yazıyla vaka olarak
insanla başlar. Yani dünya var olduğundan beri insanlığın tarihi vardır fakat
bunların yazıya geçirilmesiyle ilim niteliği kazanmıştır. İlim niteliği
kazandıran ise sosyoloji ve tarih felsefesinin babası sayılan İbn-i Haldun’dur. Onun görüşüne göre; “Tarih ilmi olayların nedenselliğini ve
sebeplerini derinliğine inceleyen bir ilimdir. Bu yüzden de o, felsefenin
temeli ve felsefi ilimlerden biri sayılmaya layıktır.” demiştir.
İbn-i
Haldun tarihi faydaları çok ve gayeleri yüksek bir ilim
olarak görür. Çünkü din ve dünya işlerini sağlam temeller üzerine kurmak
isteyen biri, geçmiş toplumların ahlaklarını, peygamberlerin yaşamları ve
mücadelelerini, hükümdarların yönetim ve siyasetlerini, tarihe mâl olmuş
kişilerin yaptıklarını ancak tarih ile bilip örnek alabilir. Tarih ile
ilgilenen kişinin, doğruyu bulmak ve yanlışlara düşmekten korunmak için değişik
kaynaklara ve belirli bir sisteme,
çeşitli bilgi dallarına, dikkatli, sağlam ve bilgileri iyi bir süzgeçten
geçiren bakış açısına ihtiyacı vardır. Çünkü tarihi haberler konusunda sadece
nakle dayanılır, toplumsal hayattaki temel örfler, siyasi ilkeler, uygarlık ve
medeniyetlerin kendilerine has özellikleri dikkate alınmaz ve geçmişte olanla
ölçülüp değerlendirilmezse, gelen haberlerin doğruluğundan ve yanlışa
düşünülmediğinden emin olunamaz.
Sonuç
olarak; Tarih bir ilimdir ve felsefi
ilimlerden sayılmaya layıktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder