Yeşilay'ın Tarihçesi Nedir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yeşilay'ın Tarihçesi Nedir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ağustos 2021 Pazartesi

YEŞİLAY’IN TARİHÇESİ VE MÜCADELELERİ

 







Kubilay Muhammet Özdemir[1]

Yeşilay, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında işgal güçlerinin toplumumuzda alkol ve uyuşturucu maddelerin yaygınlaştırılmasını ve işgale karşı mücadele ruhunun yıkılmasını önlemek amacıyla dönemin Şeyhülislam’ı İbrahim Haydarizade’nin himayesinde ve Dr. Mazhar Osman ve arkadaşları tarafından Sultan Vahdettin’in izni ile 5 Mart 1920’de İstanbul’da “Hilal-i Ahdar” adıyla kurulmuştur.[2]

“Hilal-i Ahdar” ismi bir zaman sonra “Yeşil Hilal” en son olarak da “Yeşilay” olarak değiştirilmiştir. 1934 yılında ise Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı, İsmet İnönü’nün Başbakanlığı döneminde çıkarılan Bakanlar Kurulu kararı neticesinde Yeşilay’a “Kamu Yararına Çalışan Dernek Statüsü” verilmiştir.[3]

Cemiyetin ilk genel başkanı 1920’den 1945 yılına kadar Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman, Umumi Kâtibi Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’dır. Aynı zamanda Fahrettin Kerim Gökay Gençlik Şubesi Başkanlığını da üstlenmiş ve 1945 yılından 1950 yılına kadar da Yeşilay Cemiyeti’nin genel başkanlığı görevini yapmıştır.[4]

Yeşilay Cemiyeti’nin amacı ise “Türkiye Yeşilay Cemiyeti Tüzüğü”ne baktığımızda Madde 3’ün 1. 2. ve 3. bendinde şöyle açıklanmıştır:

“(1) Cemiyet yurdumuzda ahlaki ve kültürel bir kalkınma atmosferi içinde; tütün, alkol ve madde bağımlılığı gibi toplum ve gençliğin beden ve ruh sağlığını tahrip eden bağımlılıklar yanında, kumar, fuhuş, internet ve teknoloji bağımlılığı gibi gençliğe ve topluma zarar veren bütün zararlı alışkanlıklarla mücadele etmek, milli kültüre bağlı nesiller yetiştirmek amacı ile kurulmuştur.

(2) Cemiyet bu çerçevede bağımlılıklarla mücadele etmek üzere, toplumun bilinç, güç ve kaynaklarını harekete geçirir; insan onur ve saygınlığının korunması doğrultusunda her koşulda, yerde ve zamanda desteğe muhtaç insanlara yardım eder; toplumun bağımlılıklarla mücadele kapasitesinin geliştirilmesine sürekli katkıda bulunur.

(3) Bu amaç doğrultusunda ulusal ve uluslararası kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarıyla gerekli işbirliği ve ortak çalışma organizasyonlarını geliştirir.”[5]

1936 yılında Yeşilay’ın gerçekleştirdiği yıllık kongresinde bir aza tarafından Yeşilay Marşı yazılması teklif edilmiş ve bu teklif alkışlarla kabul edilmiştir. Ayrıca kanunlara göre reşit olmamış ve ortaokulu bitirmemiş olanların da bu cemiyete dâhil edilmemeleri teklif edilerek aynen kabul edilmiştir.[6] Cemiyetin ilkelerini ve değerlerini, amaçlarını, hedeflerini, çalışma ilkesini benimseyen ve derneklere girmek için herhangi bir kanuni engeli bulunmayan ayrıca hiçbir şekilde sigara, alkol ve uyuşturucu maddeyi kullanmamayı ve bunlarla mücadeleyi benimsemiş olan her gerçek ve tüzel kişi Yeşilay Cemiyetine üye olabilmektedir. Fakat üye olurken cemiyet tüzüğünün 6. Maddesine göre şu yemini etme şartı vardır:

“Üye kaldığım müddetçe tütün, alkol ve bağımlılık yapıcı maddelerden herhangi birini hiçbir suretle kullanmamaya, cemiyet ve ülküsünü yaymaya şeref ve namusum üzerine söz veriyorum.”[7]

Yeşil Hilal Cemiyeti’nin faaliyetlerini genel merkezin düzenlediği ve 1930’da gençlik şubesinin kurulmasıyla yürüttüğü faaliyetler olarak iki gruba ayrılabilir. Bu gruplar içki, esrar, eroin gibi kötü alışkanlıklara karşı Türk milletini ve gençliğini korumak üzere teşkilatlanmak ile beraber gençlik teşkilatı da gençler arasında düzenlenen toplantılar, müsamereler, piyesler ile öne çıkmıştır.[8]

Bunun yanında Yeşilay, mecmua yani dergi de çıkarmıştır. Yeşilay’ın ilk çıkardığı mecmua 1925 yılında “Hilal-i Ahdar” adıyla çıkmıştır. Bunun yanında bir de Mavi Kırlangıç adıyla 20 Ocak 1969’da ilk çocuk dergisini çıkarmaya başlamıştır.[9] Cemiyet Hilal-i Ahdar’dan sonra Yeşilay Mecmuası adıyla 1932’den itibaren dergi yayınına devam etmiştir. Hatta Cumhuriyet Gazetesi’nde mecmua ile ilgili şöyle bir haber yapılmıştır:

“On iki senedir bilâfasıla neşriyat hayatına devam eden Yeşilay mecmuasının 133’üncü sayısı yeni bir şekilde ve öz içerisinde çıkmıştır.”[10]

İlmi mücadeleler ve fiili faaliyetler icra eden Yeşilay Cemiyeti Prof. Dr. Fahrettin Gökay’ın anlatımıyla şöyle bir ortamda doğmuştur:

“Hilal-i Ahdar doğduğu zaman memlekette bir zihniyet hâkim idi ki mey ve ney hayatın ayrılmaz birer unsurudur. Asırlarca bu telkin zihinlere hükmetmiştir! Anayurda giden aydın vatandaş ihmallerin mirası içerisinde teselliyi akşamcılıkta arıyordu. İstanbul şehrinde esen karagün fırtınası yabancı ellerden gelen zehirli ispirtolarla Türk beynini yakıp kavuruyordu! Çeşitli barlar ve meyhaneler gençliği zehirliyordu. İşte bu hava ve şerait içerisinde Yeşilay Hilal’in sesi yükseldi. İlmi araştırmaları, yazıları, konferansları, kongreleri, çeşitli irşat hareketleri teşebbüsleri ile içkinin, uyuşturucu zehirlerin bir millet ve nesilde yaptığı fenalıkları ortaya koydu. Çalışmasında demagojiye sapmaması, ilim ve fennin gösterdiği açık yollardan şaşmaması ile milletin ve şeflerin teveccühünü kazandı.”[11]

Yeşilay sadece Birinci Dünya Savaşı ve işgal sonrası yaptığı mücadelelerle sınırlı kalmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanmasından sonrada bu mücadelelerine devam etmiş ve delilik, içki ve uyuşturucu ile mücadelelerine aşağıda kısaca değinilmiştir.

Yeşilay’ın İlk Yıllarında Verdiği Mücadeleler

Kuruluşundan günümüze bağımlılık türleri arttıkça Yeşilay’ın tüzüğünde çalışma alanları çeşitlenmiş, alkolden sonra sigara, uyuşturucu madde, kumar ve yakın tarihte teknoloji bağımlılığı Yeşilay’ın mücadele alanına dâhil olmuştur.[12] Ancak tarihte Yeşilay’ın icraatlarına bakıldığında neredeyse kişiliği olumsuz etkileyen tüm unsurlarla mücadele ettiği görülmüştür. Bu unsurlardan bir tanesi olan “Delilik” ile İzmir’de Yeşilay Cemiyeti’ni kurarak mücadele eden Asabiyeci Doktor Cevad Zekai Bili gazetecilere değerlendirmelerde bulunmuş ve bu Cumhuriyet Gazetesine şöyle yansımıştır:

“Büyük Harpten sonra dünyanın her yerinde deliliğin arttığını ve memleketimizin de bundan vareste kalamayacağını, cemiyetin çetin bir yol üzerinde azimle çalışacağını söylemiştir.”[13]

Böylece Yeşilay Cemiyeti zayıf iradelerin gösterdiği karakter bozuklukları ile mücadele ettiği anlaşılmıştır. Zayıf iradeyi biraz daha irdeleyecek olursak Erving Goggman’ın 1963’te yazdığı “Damga Örselenmiş Kimliğin İdare Edilişi Üzerine Notlar” isimli kitabında zayıf irade şöyle tanımlanmıştır:

“Baskıya müstahak ya da doğal olmayan tutkular, sapkın ve katı inançlar ve ahlaksızlık olarak algılanan bireysel karakter bozukluklarıdır. Bunlara örnek olarak ruh bozukluğu, hapis yatmak, bağımlılık, alkolizm, eşcinsellik, intihara girişim ve radikal siyasi davranışlar”[14] gösterilmiştir.

Cemiyetin ilk başlarda en çok üzerinde durduğu bağımlılık içki ve uyuşturucu olmuştur. Hatta 1932 yılında Mazhar Osman’ın başkanlığındaki toplantıda sarhoşluk ve uyuşturucu yüzünden meydana gelen kazalara mani olmak için alınması gereken tedbirler müzakere edilmiştir. Bu müzakerede meyhanelerin çoğalması üzüntü ile karşılanmış, içki, esrar vesaire gibi alışkanlıkların milli bünyemizde açtığı tahribatların millete anlatılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca araç sürücülerine ve halka kazaların sebeplerini anlatan sergiler yapılması, levhalar asılması, şoförlerin herhangi bir keyif verici maddeler kullanmalarına engel olmak ve bu gibi şeyler kullandığı anlaşılan sürücülerin ruhsatlarına el konulması, mahalleler arasında dükkanlarda içki satılmasının men edilmesi, meyhanelerin sınırlandırılması, mekteplerde konferansların çoğaltılması için ne gerekliyse bununla ilgili girişimlere bulunulmasına karar verilmiştir.[15]

Yeşilay’ın 1937’deki senelik kongresinde ise Doktor İbrahim Zati içki aleyhtarlarına çatanlara cevap vererek kutuplarda keşifte bulunan Amondsen ve Mansen’in en soğuk havalarda bile alkol kullanmadıklarını, Profesör Picard’ın atmosfer keşfinde de aynı şekilde hareket ettiğini söylemiş ve alkolün hiçbir zaman vücudun ısınması için kullanılamayacağını, bilâkis alkolün vücudu uyuşukluğa, iş görmezliğe neden olduğunu anlatmıştır.[16]

1941’de Cumhuriyet Gazetesinde çıkan bir yazıda ise içki konusunda şu değerlendirmeler yapılmıştır:

“Nüfusun yüzden seksen beşi tarlada çalışan bir millet, hele bünyesi itibariyle de sağlam olursa, bu gibi illetlerden şimdilik korkmamakta haklıdır. Bizim memlekette akşam olup ortalık karardı mı, işinden gücünden çıkan insanlar için vakit geçirecek bir meşgale yoktur. Garb hayatı henüz İstanbul’da bile tamamıyla teessüs etmediğinden aile toplantıları nedir bilmeyiz. Tiyatrodan vazgeçtik, bir tek sineması olmayan şehirlerimiz vardır. Gençliğin spor faaliyetleri esaslı bir düzene konamadığından bu bakımdan da yayayız. Velhasıl yeni hayat şartlarına iyi intibak edemediğimiz için, büyük şehirlerde her türlü zehirlere, orta şehir ve kasabalarda ise içkiye karşı yavaş yavaş artan bir iptilâya (alışkanlık) şahit oluyoruz.”[17]

Yeşilay’ın uyuşturucu ile mücadelesinde ise Profesör Mazhar Osman ise Yeşilay Kongresinde şunları söylemiştir:

“Eroine karşı seferber haldeyiz. Hükümetin bütün vasıtaları ile beyaz zehir satanlara karşı açmış olduğu mücadeleye rağmen bilhassa gençlik arasında bu beyaz toz ortalığı kırıp geçirmektedir. Halihazırda Bakırköy Akıl Hastanesinde 200 genç tedavi edilmektedir. Bunlar için senede 35.000 lira masraf yapılıyor. Hastanede tedavi ettiğimiz gençler, aradan dört ay geçmeden gene alışıyorlar. Bu işin yegane çaresi memlekette eroin yapanların kökünü kurutmaktır. Aile babaları! Evlatlarınıza fazla para vermeyin. Sonra cezasını çekersiniz. Analar! Siz de çocuklarınızın kusurlarını müsamaha ile karşılamayın. Bu beyaz zehri satanları linç etmeli.”[18]

Yine Fahrettin Gökay’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan yazısında içki ve uyuşturucu ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

“1935’te nüfus başına 230 gram olan alkol sarfiyatı 430 gramı bulmuştur. Fakat bu nispet diğer memleketlere nazaran şükredelim ki gene azdır. Fransa’da nüfus başına 12 – 13 litre düşmekte idi! Biz de şunu söylüyoruz: Yeşilay savaşı günün davası değil, yarının ve geleceğin problemidir. Yeşilay ancak gönüller kazanmak ve bilhassa içki düşmanı bir genç nesil yetiştirmekle hedefine varacağına inanmaktadır.”[19]

Yeşilay toplumun sağlığı için mücadelelerine devam ederken özellikle Türk gençliğini korumayı ülkü edindiğini Yeşilay’ın senelik kongresinde okunan şu rapordan anlaşılmıştır. Kongrede umumi kâtibin okuduğu raporun son cümlesi şöyle bitmiştir:

“Türk genci! İkinci vazifen alkol ve uyuşturucu maddelerden kurtulmak olacaktır.”[20]

SONUÇ

Türkiye Yeşilay Cemiyeti geçmişte olduğu gibi günümüzde de bağımlılıklar ile mücadelesine devam eden bir cemiyet olarak varlığını sürdürmektedir. Bu nedenle 1-7 Mart Yeşilay Haftası olarak tüm yurtta kutlanılmaktadır. Cemiyet, bağımlılık çeşitleri arttıkça çalışma programlarını güncellemekte ve bu alanlarda çalışmalar yaparak toplumu bilinçlendirmeye çalışmaktadır. Değişen koşullar ve toplumdan gelen talepler neticesinde Yeşilay 2013 yılında tüzüğünde yaptığı değişiklikle bağımlılık alanında yürütmekte olduğu önleyici ve koruyucu çalışmalara tedavi ve rehabilitasyon faaliyetlerini de eklemiştir. Bu doğrultuda Yeşilay bünyesinde oluşturulan “Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM)” 2015 yılının Temmuz ayında ilk olarak “Danışmanlık Hattı” ile hizmet vermeye başlamıştır.[21] Günümüzde ise yüz yüze tedavi imkânı sağlayan ve bu süreçte bağımlılıklardan arınmaya çalışanlara YEDAM Uzmanları tarafından psikolojik ve sosyal destek veren bir merkez olma konumundadır. 115 danışma hattından ücretsiz olarak randevu oluşturabilir ve yine ücretsiz olarak bu hizmetlerden milletimiz yaranabilmektedir.

Bu nedenle sevdiklerimizi korumak için sizlerde Yeşilay Cemiyeti’ne katılın çünkü Yeşilay bağımlılıkları hayata kazandırmak için var gücüyle çalışıyor.

 


[1] Kubilay Muhammet Özdemir, Giresun Üniversitesi Fen –Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler, İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Mezunu, kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com veya academia.edu

   E-Posta: benimtarihim1923@gmail.com

[2] “Yeşilay Tarihçesi”, https://www.yesilay.org.tr/tr/kurumsal/tarihce, Erişim Tarihi: 16.08.2021

[3] “Yeşilay Tarihçesi”, https://www.yesilay.org.tr/tr/kurumsal/tarihce, Erişim Tarihi: 16.08.2021

[4] Hatice Güzel Mumyakmaz, “Yeşilay Cemiyeti ve Faaliyetleri: Bağımlılıkla Mücadele, Sağlıklı ve Ahlaklı Nesiller Yetiştirme”, Üçüncü Sektör Sosyal Ekonomi Dergisi, 55 (1), s.370-371.

[5] “Türkiye Yeşilay Cemiyeti Tüzüğü”, PDF, s.2.

[6] “İçki Düşmanı Gençler” Cumhuriyet Gazetesi, 9.11.1936, s.2.

[7] “Türkiye Yeşilay Cemiyeti Tüzüğü”, s.4.

[8] Hatice Güzel Mumyakmaz, “a.g.m.”, s.370.

[9] Yeşilay – Ay Işığında 100 Yıl (100. Yıl Belgeseli), https://www.youtube.com/watch?v=Lq5PSm1CDFU, Erişim Tarihi: 16.08.2021

[10] “Yeşilay Mecmuası”, Cumhuriyet Gazetesi, 21.01.1944, s.4.

[11] Fahrettin Gökay, “Yeşilay 25 Yaşında”, Cumhuriyet Gazetesi, 10 Mart 1945, s.2.

[12] “Yeşilay Tarihçesi”, https://www.yesilay.org.tr/tr/kurumsal/tarihce, Erişim Tarihi: 16.08.2021.

[13] Cevad Zekai Bili, “İzmir’de Yeşilay Cemiyeti”, Cumhuriyet Gazetesi, 30.05.1935, s.5.

[14] Erving Goffman, Örselenmiş Kimliğin İdare Edilişi Üzerine Notlar, Heretik Yayınları, Çev: Ş. Genişli, L. Ünsaldı, S.N. Ağırnaslı, Ankara 2014, s.33.

[15] “İçki Düşmanları Yeşilay Cemiyeti Meyhanelerin Tahdidini İstemeğe Karar Verdi”, Cumhuriyet Gazetesi, 4.01.1932, s.2.

[16] İbrahim Zati, “Yeşilay Kongresi”, Cumhuriyet Gazetesi, 26.12.1937, s.2

[17] “Mühim Bir Cemiyet Derdi”, Cumhuriyet Gazetesi, 7.01.1941, s.1.

[18] Mazhar Osman, “Yeşilay Kongresi” Cumhuriyet Gazetesi, 26.12.1937, s.2

[19] Fahrettin Gökay, “Yeşilay 25 Yaşında”, Cumhuriyet Gazetesi, 10 Mart 1945, s.2

[20] “Yeşilay Cemiyetinin Senelik Toplantısı”, Cumhuriyet Gazetesi, 16.01.1939, s.1-5.

[21] “Yeşilay Danışmanlık Merkezi YEDAM”, https://www.yesilay.org.tr/tr/kurumsal-projeler/yesilay-danismanlik-merkezi, Erişim Tarihi: 16.08.2021


Diğer Yayınlar