Türklerin Ağustos Ayı Zaferleri Nelerdir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türklerin Ağustos Ayı Zaferleri Nelerdir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ağustos 2021 Salı

ZAFER AYI MALAZGİRT’TEN FIRAT KALKANINA


 






Tarihi belgelerden öğrendiğimiz kadarıyla Ağustos ayına Türk milletinin kaderini değiştiren önemli savaşlar denk gelmiş ve bu nedenle  “Ağustos Ayı” zafer ayı olarak nitelendirilmiştir.

Ağustos ayı içerisinde Türk milleti Anadolu’yu kendisine yurt açmak için 26 Ağustos 1071’de Selçuklu Sultanı Muhammed Alparslan komutasındaki Selçuklu Ordusu ile Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen komutasındaki Roma Ordusu arasında yapılan Malazgirt Meydan Muhaberesi’ni Türklerin kazanmasıyla Anadolu’nun kapıları açılmıştır.

Ağustos ayı içerisinde Türklerin kazandığı diğer zaferlerden birisi olan 29 Ağustos 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad’ı fethetmesi olmuştur. Bundan 5 yıl sonra 29 Ağustos 1526 yılında yine Kanuni Sultan Süleyman komutasındaki Osmanlı Ordusu ile Macaristan Kralı II. Layoş komutasındaki Macar Ordusu arasında yapılan Mohaç Meydan Muhaberesi’nde Osmanlı Ordusu, Macar Ordusunu iki saat gibi kısa bir sürede imha etmiş ve savaşı Osmanlı Ordusu kazanmıştır. Bu savaş en kısa sürede biten meydan muhaberesi olarak tarihe geçmiştir.   

Venediklilerin elinde bulunan ve Doğu Akdeniz’in en büyük adası konumunda olan Kıbrıs II. Selim’in emriyle Lala Mustafa Paşa tarafından 1 Ağustos 1571’de fethedilmiştir.

Osmanlı Devleti eski ihtişamlı yıllarından duraklamaya, gerilemeye ve en sonunda ise dağılma sürecine girmiş ve Osmanlı Devleti işgale uğrayarak 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla fiilen sona ermiştir. Ardından Türk milletinin bağımsızlığını ve onurunu tamamen yok eden sözde barış antlaşması olan “Sevr Barış Antlaşması” 10 Ağustos 1920’de İstanbul Hükümeti tarafından imzalanmıştır. Fakat Milli Mücadelenin liderliğini üstlenen Mustafa Kemal ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Sevr’i bir paçavra olarak görmüş ve kabul etmemiştir. Hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi 19 Ağustos 1920’de bu antlaşmayı kabul edenleri ve imzalayanları “vatan haini” ilan etmiştir. Sevr’in tanınmaması ile birlikte bu paçavrayı kabul edenlerin ve imzalayanların TBMM tarafından vatan haini olarak ilan edilmesi de zafer ayı dediğimiz Ağustos ayına denk gelmiştir.

Tüm bu gelişmeler ışığında “Şark Planı” ile kurgulanan ve 13 Eylül 1683 yılında Türklerin Viyana’dan geri dönmesi ile başlayan ve 1699 Karlofça Antlaşmasıyla hızlanan geri çekilme süreci 238 yıl son Sakarya’da durdurulmuştur. Şark Planını hazırlayan küresel güçler bunu uygulamak için önlerinde tek sorun olarak gördükleri Türkleri imha etmek için tetikçi olarak Yunan Ordusunu Anadolu’ya göndermişlerdir. Mustafa Kemal’in 23 Ağustos 1921’de başlayan Sakarya Meydan Muhaberesi’nde “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz” emrini vermesiyle 22 gün 22 gece dünyanın en uzun süren meydan muhaberesi sonucunda Türk Ordusu 13 Eylül 1921’de Sakarya Irmağı’nın doğusundan Yunan Kuvvetlerini temizlemiştir. Böylece 238 yıllık geri çekiliş yerini taarruza bırakmış ve hazırlıklar 1922 yılının Ağustos ayına kadar sürmüştür. Mustafa Kemal’in Başkomutanlığını yaptığı Türk Ordusu 26 Ağustos 1922’de düşmana taarruza kalkmış ve 30 Ağustos da Dumlupınar’da vurulan darbe sonucu Yunan Ordusu kaçmaya başlamıştır. Bunun üzerine Başkomutan Mustafa Kemal, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini vererek Türk Ordusu, Yunan Ordusunu kovalamaya başlamış ve iki yüz bin civarındaki Yunan Ordusunun tamamı neredeyse imha edilmiş, geri kalanlar 9 Eylül 1922’de denize dökülmüş ve canını zar zor kurtaran az bir grupta gemilere binerek Atina’ya kaçmıştır.

Osmanlı Devleti’nin küllerinden yeni bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Lozan Antlaşması ile dünyaya ilan edilmiş ve tanıttırılmıştır. Ancak bağımsız Türkiye’nin kurulmasından sonra küresel güçler Anadolu’yu ve üzerinde kurulu Türk devletini ve bu devleti kuran Türk milletini asla ve asla rahat bırakmamışlardır. Her fırsatta Türkiye’ye güç ve enerji kaybettirmek için ellerinden geleni yapanlar en son 15 Temmuz 2016 günü Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızan FETÖ Terör Örgütü militanları tarafından darbe kalkışması yapılmıştır. Başta seçilmiş hükümet olmak ile birlikte Türk vatanı ve Türk milleti hedef alınarak Mete Han’dan beri sistemli bir ordu yapısına sahip olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin imajı ve saygınlığı yıpratılmak istenmiştir. Ancak Türk milleti büyük bir feraset örneği göstererek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızmış hainler ile tamamen yerli ve milli, Anadolu’nun asil evlatları olan askerleri çok iyi ayırt ederek, “Peygamber Ocağı”, “Muhammed’in Ordusu”, “Mehmetçik” diye adlandırılan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni topyekun zan altında bırakmamış ve her daim askerlerinin yanında yer almıştır.

Darbe kalkışmasından sonra yapılan ihraçlar sonrası dünya devletleri Türk Silahlı Kuvvetlerinin toparlanamayacağını düşünmüştü. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesinde kadro açığı oluşmuştu. Ancak buna rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri 40 gün gibi kısa bir sürede toparlanarak zafer ayı olarak nitelendirilen Ağustos ayında Cerablus’u DEAŞ Terör Örgütünden temizlemek amacıyla 24 Ağustos 2016 sabaha karşı 04.00’da sınır ötesi harekâta başlamış ve bu harekâta “Fırat Kalkanı” adı verilmiştir. Fırat Kalkanı Operasyonun ardından yapılan sınır ötesi operasyonlara zemin hazırlamış Türkiye sınırları boyunca bulunan DEAŞ, PKK, YPG, PYD vb. terör örgütlerini imha etmiştir.

Sonuç itibariyle Ağustos ayı Türk milletinin geçmişinin, bugününün zafer ayı olmakla ile birlikte belki de gelecekte kazanacağı zaferleri anıldığı ay olacaktır.  


Diğer Yayınlar