Türkler İslamiyet'e Nasıl Geçti? Türkler İslamiyet'e kılıç zoruyla mı geçti? Talas Savaşı'nın Önemi Nedir? Türklerin İslam'a Geçiş Süreci Nasıl Olmuştur? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkler İslamiyet'e Nasıl Geçti? Türkler İslamiyet'e kılıç zoruyla mı geçti? Talas Savaşı'nın Önemi Nedir? Türklerin İslam'a Geçiş Süreci Nasıl Olmuştur? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Aralık 2022 Cuma

TÜRKLERİN İSLAMİYETE GEÇİŞLERİ KILIÇ ZORUYLA MI GÖNÜL RIZASIYLA MI?


 

Türklerin, İslam’ı kabul etmesi çok önemli bir sosyolojik harekettir. Türkler çok geniş coğrafyalara yayıldıkları için farklı farklı medeniyetlerle karşılaşıp etkileşime girmişlerdir. Hatta bazıları Budizm, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi dinlere girmiş ve belli bir zaman sonra milli kimliklerini kaybetmişlerdir.

Bu nedenle Türklerin, İslamiyet’i kabul etmesi tek bir faktöre ya da kılıç zoruyla Müslüman olmuşlardır gibi bir teze bağlanamaz. Türklerin, İslamiyet’i seçmesindeki en önemli etken Gök Tanrı dini ile İslamiyet arasındaki benzerliklerdir. Bu da Türklerin İslam’a geçişini hızlandırmıştır.

 Peki Gök Tanrı dini nasıl İslamiyet ile benzer olabilir?

 Bilindiği üzere yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’de Allah’ın her kavme peygamber gönderdiğinden bahsediyor. Hatta bazı hadislerin ve Türk tarihindeki bazı destan ve mitolojilere konu olan Zülkarneyn Paygamberin Oğuz Han olduğu ileri sürülmüştür. Dr. Yaşar Kalafat’ın Nübüvvet Tarihi itibariyle Türklüğün Dini Geçmişi adlı eserinde Hz.Nuh Aleyhisselamın oğlu Yafes Onunda dokuz oğlundan en büyüğü olan “Türk”, Türklerin ilk peygamberi olduğunu söylemiştir.

Ayrıca Türkler daha İslam’a girmeden önce birden fazla Tanrı anlayışı yoktur. Süryani Mihail, İbn-i Fazlan’ın eserinde Türklerin tek tanrılı olduğunu söylemiştir. Türklerin kitabı olmasa da tek tanrıya inanıp ona kurbanlar sunardı. Bu da İslam inancıyla benzerlik gösteren özelliklerdir.

Bir başka özellik ise Türklerdeki “fetih” anlayışıyla İslam’daki “cihat” anlayışına benzemesi de vardır. Türkler İslam’a girdiğinde fetih anlayışından vazgeçmeyecek ve bundan sonra fetihlerini Cihat yapmak için yapacaklar ve yine fetih anlayışında olduğu gibi cihat yaptıklarında da ganimet sahibi olacaklardı.

Bu bilgilere ek olarak Türklerde bir çeşit ahret inancı da vardı. Bu inanca göre Türkler ölülerini mumyalardı. Mezarlar kutsal sayılır ve mezarları tahrip etmek çok büyük suçtu ve cezası ise idamdı.

Türkler, ahrete “Ol Ajun yada Mengü Ajun” derdi.

Başka örnekler verecek olursak;

İslamiyet’teki kıyamet, Türklerde Uluğ gün,

Cennete-Uçmağ,

Cehenneme-Tamu,

Peygamber’e-Savcı yada Yalavaç,

Tövbe etmek- Ökünç etmek,

Hesap günü- Köni Gün,

Günah- Yazuk yada Erinçü’dür,

Melek- Yumuşçı,

Cin Çarpması- Kovunç gibi…

 Türkler, Talas Savaşından Öncede Müslümanlarla Karşılaştı Peki Neden O Zaman Müslüman Olmadı?

 Türkler, Emevilerin ırkçı politikaları yüzünden o dönemde İslam’a ısınamamışlardır. 636’da Kasidiye 642’de Nihavent Savaşlarıyla, Sasaniler ortadan kalkar ve Arap-İslam ordularının önü açılır Orta Asya’ya kadar ilerlerler. Bunun sebebi 7.yüzyılda Türk coğrafyasında güçlü bir Türk Devleti olmamasından kaynaklıdır. Doğu Göktürk Devleti çökmüş, Batı Göktürk fetret devri geçirmiş daha sonra ise Kürşad İsyanıyla II. Göktürk Devleti doğmuştur. Fakat II. Göktürklerde çok güçlü değildi. Arap- İslam ordularına karşı koyacak pek güçleri yoktu. Kuzeyde de Araplar, Hazarı zorluyordu. Kuteybe B.Müslim, İslam ordusunun başına geçince Horosan’a kadar ilerledi. Ama yine de İslam’ı yayamadılar. Çünkü zorla İslam’ı kabul ettirmeye çalışmışlar ancak Türkler zorla İslam’ı kabul etmemişler ve Avrupa’ya doğru göç etmişlerdir. Zorla Müslüman olanlarda  Buhara da yaşayan Türklerdir. Lakin Emeviler oradan çekilince Türkler tekrar eski dinlerine geri dönmüşlerdir. İşte Türkler zorla Müslüman oldu diyenlerin anlattığı olay budur.

Emeviler içerisinde paralı olarak askerlik yapan Türkler vardı. Bunlar Müslüman’dı. Bu paralı askerler Abbasi Hanedanının başa gelmesinde önemli rol oynamışlardır. Arap-İslam ordusu Türklerin vur-kaç taktiğinden yararlanmışlardır. Hatta Abbasi Halifesi Mansur, Türkleri Halifelik Ordusuna aldığı Türkler için Samarra Şehrini özel olarak kurdurmuştur. Savaşçı özellikleri kaybolmasın diye Türk’ün Türk ile evlenmesini istemiştir. Araplarla iletişim kurulmasını dahi yasaklamıştır. 

Daha sonradan Abbasilerin iktidara gelmesiyle 750 yılında yapılan Talas Savaşı’nda Türk ve Arap ordusunun birleşip Çin ordusunu yenmesiyle Türkler burada İslam’ı daha yakından tanımış oldu. Abbasilerin, İslam’ın hoşgörüsünü ve adaletini göstermesiyle Türkler, İslam’a ısınmaya başlamışlardı. Ancak buna rağmen Türkler topluca biran da İslam dinine girmemişler, bölük bölük girerek milli kimliklerini korumasında önemli rol oynamışlardır. Böylece Gök Tanrı dinini ve Şamanizm geleneklerini İslam’a uyarlamışlardır. Örneğin; bugün biz vefat etmiş bir yakınımızın arkasından kırkını okutuyoruz. Ancak İslam’da öyle bir şey yok. Bu bize tamamen Şamanizm’den kalma gelenektir. İslam’a girmeden önce Türkler ölülerinin arkasından yuğ törenleri yapardı. İşte biz bu durumu İslam’a uyarlamış ve ölülerimizin arkasından Kur’an okutmaya dönüştürmüşüz. Bu ve buna benzer şeyler Türklerin eski dinlerini bazı ritüelleri dönüştürüp örf-adet-gelenek-görenek şeklinde yaşamaya başlamışız. Ama insanlarımız eski dinlerinde bu ritüelleri bilmeyerek örf, adet, gelenek ve görenek şeklinde yaşadıklarından habersizdir.


Diğer Yayınlar