Türklerin, İslam’ı kabul etmesi en önemli sosyolojik harekettir. Türkler çok geniş coğrafyaya yayıldıkları için farklı farklı medeniyetlerle karşılaşıp etkileşime girdiler. Budizm, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi dinlere giren Türkler belli bir zaman sonra milli kimliklerini kaybettiler.
Türklerin, İslamiyet’i kabul etmesi tek bir faktöre
ya da kılıç zoruyla Müslüman olmuşlardır faktörüne bağlanamaz. Özellikle Gök
Tanrı dini ile İslamiyet’in arasındaki benzerlikler, Türklerin İslam’a geçişini
hızlandırmıştır.
Peki
Gök Tanrı dini nasıl İslamiyet ile benzer olabilir?
Bilindiği üzere yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’de
Allah’ın her kavme peygamber gönderdiğinden bahsediyor. Hatta bazı hadislerin
ve Türk tarihindeki bazı destan ve mitolojilere konu olan Zülkarneyn
Paygamberin Oğuz Han olduğu ileri sürülmüştür. Dr. Yaşar Kalafat’ın Nübüvvet
Tarihi itibariyle Türklüğün Dini Geçmişi adlı eserinde Hz.Nuh Aleyhisselamın
oğlu Yafes Onunda dokuz oğlundan en büyüğü olan “Türk”, Türklerin ilk
peygamberi olduğunu söyler.
Türklerde İslam’a girmeden önce birden fazla Tanrı
anlayışı yoktur. Süryani Mihail, İbn-i Fazlan’ın eserinde Türklerin tek tanrılı
olduğunu söyler. Türklerin kitabı olmasa da tek tanrıya inanıp ona kurbanlar
sunardı. Bu da İslam inancıyla benzerlik gösteren özelliklerdir.
Bir başka özellik ise Türklerdeki “fetih”
anlayışıyla İslam’daki “cihat” anlayışına benzemesi de vardır. Türkler İslam’a
girdiğinde fetih anlayışından vazgeçmeyecek ve bundan sonra fetihlerini Cihat
yapmak için yapacaklar ve yine fetih anlayışında olduğu gibi cihat
yaptıklarında da ganimet sahibi olacaklardı.
Türklerde bir çeşit ahret inancı da vardı. Bu inanca
göre Türkler ölülerini mumyalardı. Türkler için mezarlar kutsal sayılır ve
mezarları tahrip etmek çok büyük suçtur ve cezası ise idamdır.
Türkler, ahrete “Ol Ajun yada Mengü Ajun” derdi.
Başka örnekler verecek olursak;
İslamiyet’teki kıyamet, Türklerde Uluğ gün,
Cennete-Uçmağ,
Cehenneme-Tamu,
Peygamber’e-Savcı yada Yalavaç,
Tövbe etmek- Ökünç etmek,
Hesap günü- Köni Gün,
Günah- Yazuk yada Erinçü’dür,
Melek- Yumuşçı,
Cin Çarpması- Kovunç gibi…
Türkler,Talas Savaşından Öncede Müslümanlarla Karşılaştı Peki Neden O Zaman Müslüman Olmadı?
Türkler, Emevilerin ırkçı politikaları yüzünden o
dönemde İslam’a ısınamamışlardır. 636’da Kasidiye 642’de Nihavent Savaşlarıyla,
Sasaniler ortadan kalkar ve Arap-İslam ordularının önü açılır Orta Asya’ya
kadar ilerlerler. Bunun sebebi 7.yüzyılda Türk coğrafyasında güçlü bir Türk
Devleti olmamasından kaynaklıdır. Doğu Göktürk Devleti çökmüş, Batı Göktürk
fetret devri geçirmiş daha sonra ise Kürşad İsyanıyla II.Göktürk Devleti
doğmuştur. Fakat II.Göktürklerde çok güçlü değildi. Arap- İslam ordularına
karşı koyacak pek güçleri yoktu. Kuzeyde de Araplar, Hazarı zorluyordu. Kuteybe
B.Müslim, İslam ordusunun başına geçince Horosan’a kadar ilerledi. Ama yine de
İslam’ı yayamadılar. Çünkü zorla İslam’ı kabul ettirmeye çalışıyorlar fakat
Türkler zorla İslam’ı kabul etmediler ve Avrupa’ya doğru göç ettiler. Zorla
Müslüman olanlar Buhara da yaşayan Türklerdir. Lakin Emeviler oradan çekilince
Türkler tekrar eski dinlerine geri dönmüştür. İşte Türkler zorla Müslüman oldu
diyen akıllıların anlattığı olay bu kısa olaydır.
Emeviler içerisinde paralı olarak askerlik yapan
Türkler vardır. Bunlar Müslüman’dır. Bu paralı askerler Abbasi Hanedanının başa
gelmesinde önemli rol oynamışlardır. Arap-İslam ordusu Türklerin vur-kaç
taktiğinden yararlanmışlardır. Hatta Abbasi Halifesi Mansur, Türkleri Halifelik
Ordusuna almış Türkler için Samarra Şehrini özel olarak kurdurmuştur. Savaşçı
özellikleri kaybolmasın diye Türklerin Türklerle evlenmesini istemiştir.
Araplarla iletişim kurulmasını dahi yasaklamıştır.
Abbasilerin iktidara gelmesi İslam’ın hoşgörüsünü,
adaletini göstermesiyle Türkler, İslam’a ısınmaya başlar. Buna rağmen Türkler
topluca biran da İslam dinine girmezler, bölük bölük girerler bu da Türklerin
milli kimliklerini korumasında önemli rol oynar. Gök Tanrı dinini ve Şamanizm
geleneklerini İslam’a uyarlarlar. Örneğin; bugün biz vefat etmiş bir
yakınımızın arkasından 40’ı okutuyoruz. Ancak İslam’da öyle bir şey yok. Bu
bize tamamen Şamanizm’den kalma gelenektir. Türkler ölülerinin arkasından yuğ
törenleri yapardı. Biz onu almış İslam’a uyarlamışız ve ölülerimizin arkasından
yüce kitabımız olan Kur’an okutmaya başlamışız. Bu ve buna benzer şeyler
Türklerin eski dinlerini geleneğe dönüştürüp örf-adet-gelenek-görenek şeklinde
yaşamaya başlamışız. Ama insanlarımız eski dinlerini bilmeyerek gelenek görenek
şeklinde yaşadıklarından habersizdir.
750 Talas Savaşında Karluk Türk boyu tarihi bir
karar verip İslam ordusunun yanında yer alıp Çinlilere karşı savaşıyor. Bu
savaşta Türkler, Araplarla yakın ilişkiler kurmuş ve Türklerin İslam’a girmesi
hızlanmıştır. Sadece Askeri alanda değil ekonomik olarak da kaynaşma olmuştur.
Şaş Şehri bütünüyle Müslüman Türk’tür ve ticaret yolu üzerindedir.
Müslümanlarla Türkleri yakınlaştırmıştır. Askeri, ekonomik ve Abbasilerin
iktidara gelip ırkçı politikayı değil de hoşgörülü davranmasıyla Türklerin
İslamiyet’e geçişi hızlanmıştır.