Türkiye Cumhuriyeti
Devleti Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta Salı günü NATO toplantısı için
gittiği Madrid’de İsveç ve Finlandiya ile bir mutabakat imzaladı. Bu mutabakat
belgesinin içeriğinin özeti silah ihracatı ve terörle mücadele olmak üzere
Türkiye’nin kaygılarına yanıt veren bir memorandum’dur. Bu memorandumu dünya
basını ise Türkiye istediğini aldı ve Erdoğan zaferle dönüyor diye manşetlerine
taşıdı.
Ancak şu bilinmelidir ki
mutabakat bir uluslararası anlaşma değildir. Sadece siyasi bir bağlayıcılığı
vardır. Fakat yine de bazı istenilenlerin yazıya aktarılması hiç yoktan iyidir.
PKK/YPG/FETÖ gibi terör örgütlerinin bu mutabakat ile terör örgütü olduğu
tescillenip mutabakat metnine girmesi önemli bir gelişmedir. Yine Türkiye’ye
uygulanan silah ve savunma sanayindeki ambargoların kaldırılmasına dair
taahhütlerde önemli bir kazanımdır. Buna ilaveten bu mutabakatın Suriye
harekatından önce imzalanması da Türkiye’nin yapacağı sınır ötesi operasyon
için de önemli bir adımdır.
Ancak burada verilen
sözler tutulacak mı? Kanaatimce zannetmiyorum. Çünkü mutabakat imzalandıktan
sonra her iki ülkenin üst düzey yetkilileri Türkiye’ye verilen sözlerin aksi
açıklamalar yaptılar.
Buna karşılık
Cumhurbaşkanı Erdoğan da verilen sözler yerine getirilmez ise İsveç ve
Finlandiya’nın üyelik sürecini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
onaylanmayacağını ifade etti. Ayrıca Makedonya’nın 20 yıl sonra NATO’ya
girdiğine dikkat çekti. Yani resmen bu iki ülkeye verdiğiniz sözleri
tutuyorsanız tutun. Tutmuyorsanız 20 yıl sürünürsünüz demiş oldu.
İsveç basınında bazıları
üyelik süreci ile ilgili Türkiye’ye verilen sözlerin üyelik süreci onaylanana
kadar tutulması gerektiğini, üyelik süreci tamamlandıktan sonra verilen
sözlerin tutulmasa da herhangi bir yaptırımının olmadığını belirtmişlerdir. EXPRESSEN’in
haber sitesinde Jacob Westberg, İsveç’in NATO’ya girdikten sonra Türkiye’ye
verdiği sözlerden vazgeçmesi halinde NATO’nun hiçbir yaptırım olanağı ve
dışlama mekanizması olmadığına dikkat çekmiştir.[1]
Tüm
bunlar dikkate alındığında aslında Türkiye’nin bir oyun kurduğunu düşünüyorum.
Çünkü başta Amerika olmak üzere Avrupalı devlet İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya
girmesi için Türkiye’yi sürekli rahatsız edecek eylemler ve açıklamalarda
bulunacaklardı. Türkiye bu rahatsızlıktan kurtulmak için ne de olsa son koz
yine benim elimde düşüncesi ile bu mutabakatı imzaladı ve uygulanmaması
durumunda ABD ve AB’ye muhtemelen şunu diyecektir. Biz şartlarımızı sunduk ve
bunu antlaşma metnine döktük. Üç ülkede imzaladı. Fakat verilen sözler
tutulmadı. Terör örgütlerine destek vermeye devam ettiler. Ben Türkiye olarak
elimden geleni yaptım ama karşımdaki muhataplarım yapmadı. O zaman bende veto
hakkımı kullanıyor ve üyeliklerini onaylamıyorum diye de düşünerek bu
mutabakatı imzalamış olabilir.
Bu
nedenle Türkiye’nin çok uyanık olması ve Yunanistan’ın NATO’ya dönüşü
meselesinde yaptığı hatayı İsveç ve Finlandiya’da yapmamasını umuyorum.
[1] Jacob Westberg,
“Turkiets Parlament Kan Stoppa Sverige i Nato”,
https://www.expressen.se/nyheter/turkiets-parlament-kan-stoppa-sverige-i-nato/,
Erişim Tarihi: 04.07.2022