Bu politika Osmanlı Devleti’nin genişlemesini
oluşturan etkendir. Rumeli’nin İslamlaşıp Türkleşmesinin temel sebepleri ise
Osmanlı politikalarıdır.
Bu temel nedenleri şöyle sıralamak doğru olur;
1-) Rumeli’ye gönüllü gidenler,
2-) Rumeli’ye sürgün gidenler,
3-) Rumeli’ye devlet görevlisi olarak gidenler,
4-) Rumeli’ye Tasavvuf ehli derviş olarak gidenler,
5-) Rumeli’ye açılan vakıflar
Osmanlı devleti bir bozkır devleti değildir. Bozkır
devletleri biraz hesapsızca ilerler ve gidebildiği yere kadar ilerler vergisi
alır. Osmanlı bunu yapmaz. Adım adım, kademe kademe ilerler. Balkanlar o
dönemde boş olmasına rağmen adımlarını dikkatli atar. Sistemi sağlamlaştırır ve
uygulamaya koyar. İşte Osmanlı’nın kalıcı olmasının en önemli sebebi budur. Yukarıda
saydığım maddeler dışında; nüfus, ticaret, imar yönünden de etkilidir.
Özellikle Ankara Savaşı ve sonrasında yaşanan fetret devrinden sonra Osmanlı
yönünü Rumeli’ye tamamen çevirir. Çünkü Osmanlı halka güvenir, halkta
Osmanlı’ya…
Osmanlı’nın Rumeli’yi vatan yapması 100 yıllık bir
süreçtir. Fakat Rumeli’ye hâkim olduğu kadar Anadolu’ya fazla hâkim
olamamıştır. Çünkü hala Anadolu’da siyasi birlik sağlanamamış ve her beylik bir
diğer beyliği idare altına alma çabaları vardır.
Bu kısa bilgilendirmeden sonra Osmanlı’nın temel
politikalarını başlıklar halinde açmak istiyorum.
1-) RUMELİ’YE GÖNÜLLÜ GİDENLER;
gönüllü gidenlerin
ilk ne zaman gittiğini tapu-tahrir defterlerinden öğreniyoruz. Çünkü
tapu-tahrir defterlerinde Ankara Fetretinden sonra geldi diye bir ibare vardır.
Doğu Trakya’da Meriç, Batıda Vardar Ovası gibi verimli yerler fethedilir. Bu
yerlere halk gönüllü olarak gelecektir. Duruma göre şehirlere, köylere
yerleşeceklerdir. Önce şehirlerin dışına yerleşirler sonra çoğalınca o şehri
ele geçirirler. Gönüllü gidenler vergiden muaftır.
2-) RUMELİ’YE SÜRGÜN GİDENLER;
Osmanlı’nın en önemli
politikası sürgündür. Aşık Paşaoğlu derki; “Sürgün hoş değil ama zaruridir.”
İki Tür Sürgün vardır;
·
Anadolu’dan Rumeli’ye,
·
Rumeli’den Anadolu’ya’dır.
Birincisi Rumeli’nin Türkleşmesi için, ikincisi
Fatih’in İstanbul’u Türkleştirme politikasıdır. Sürgün’ün Osmanlı’daki temel
politikası genelde güvenlik açısından yapılır. Kısaca Osmanlı’daki belli başlı
sürgünlere bakacak olursak.
Kanuni döneminde Sirem bölgesinden insanlar
getirilip İstanbul yakınlarına yerleştirilmiştir.
I.Murat devrinde Saruhan sipahileri Arnavutluk’a
sürülür. Arnavutluk’taki Hıristiyan sipahilerde Trabzon’a sürülür.
Yıldırım Beyazıt’ta tuz yasağına uymayan Türkmenleri
Rumeli’ye sürgün eder.
Karahitaylar, Baycu Noyan zamanında yurt edinmek
için Anadolu’ya gelmiştir.
1500’lerde Sultan II.Beyazıt Türkmenleri,
Arnavutluk’a gönderir.
3-) RUMELİ’YE DEVLET GÖREVLİSİ OLARAK GİDENLER;
Osmanlı bürokrasi sistemi çok katıdır. Osmanlı’nın sistemi Miri Sistem’dir.
Yani toprak devlete aittir. Ayni ve Nakti olarak iki sistem vardır. Bunlar
gelir sisteminin iki unsurudur.
Miri topraklar “Ayni Vergiler”dir. Hicaz ve Kuzey
Afrika’daki topraklar “Nakti Vergiler”dir. Biraz daha açarsak Ayni vergi
yerinde vergi demektir. Tımarlı sistemidir. Osmanlı, çiftçi ekin çıkarınca mal
olarak vergisini hemen alır. Nakti vergi ise nakit olarak alınır. Yıllık belli
bir miktarı vardır. Bu yüzden Osmanlı Rumeli’ye ayni vergi uygular uzak
bölgelere ise nakti vergi uygular.
4-) RUMELİ’YE TASAVVUF EHLİ DERVİŞ OLARAK GİDENLER;
bunlara kolonizatör Türk Dervişleri de denir. Fethedilen yerlerde gönül
ısındırmak için gelirler. Osmanlı her ne kadar istimalet politikası yapsa da
sonuçta savaş olduğu zaman o yerleri gayrimüslim halk terk eder. Fakat
Osmanlı’nın adaletini görünce tekrar geri gelirler. Dervişler o bölgenin
Türkleşmesi ve İslamlaşması için çalışırlar. Halk ile devletin bağını sağlayan
en önemli faktördürler.
Bu yüzden vakıflar Osmanlı’nın en önemli
unsurlarından biridir. Osmanlı’da özel mülkiyet yoktur, miras bırakmak yok,
isteyen istediği yere evden başka eve taşınamaz, dükkan açıp kapatamaz vs.
gibi…
Vakıflar çoktur. Kuşlarından suyundan tutun da
yemine kadar vakıflar vardır. Miras hakkı olmamasından dolayı da vakıflar
çoktur. Bundaki amaç vakıf heyeti kurulur, başkanı olur, yönetim kurulu olur, o
kişi ölürse yönetim kurulu bir başkan seçer. Bu şekilde kişi mal varlığını
elden ele geçirir. Bulgaristan’da 25’in üzerinden vakıf vardır. Bu vakıflar
oraların kalkınmasını sağlar. Osmanlı orayı cazibe merkezi yapar. Osmanlı
Anadolu’ya pek yüz dönmemiştir o dönem Rumeli’yi ve Avrupa’yı vatan görmüştür.
Bu yüzden en çok yatırımları bu bölgelere yapmıştır.
Kısaca bu temel politikaları açarak Rumeli’nin
Türkleşmesini ve İslamlaşması anlattım. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle…