Osmanlı'nın Rumeli'yi Türkleştirme Politikası Nelerdir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osmanlı'nın Rumeli'yi Türkleştirme Politikası Nelerdir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ağustos 2018 Çarşamba

OSMANLI’NIN RUMELİ’Yİ TÜRKLEŞTİRME VE İSLAMLAŞTIRMA POLİTİKASI


Bu politika Osmanlı Devleti’nin genişlemesini oluşturan etkendir. Rumeli’nin İslamlaşıp Türkleşmesinin temel sebepleri ise Osmanlı politikalarıdır.

Bu temel nedenleri şöyle sıralamak doğru olur;
1-) Rumeli’ye gönüllü gidenler,
2-) Rumeli’ye sürgün gidenler,
3-) Rumeli’ye devlet görevlisi olarak gidenler,
4-) Rumeli’ye Tasavvuf ehli derviş olarak gidenler,
5-) Rumeli’ye açılan vakıflar

Osmanlı devleti bir bozkır devleti değildir. Bozkır devletleri biraz hesapsızca ilerler ve gidebildiği yere kadar ilerler vergisi alır. Osmanlı bunu yapmaz. Adım adım, kademe kademe ilerler. Balkanlar o dönemde boş olmasına rağmen adımlarını dikkatli atar. Sistemi sağlamlaştırır ve uygulamaya koyar. İşte Osmanlı’nın kalıcı olmasının en önemli sebebi budur. Yukarıda saydığım maddeler dışında; nüfus, ticaret, imar yönünden de etkilidir. Özellikle Ankara Savaşı ve sonrasında yaşanan fetret devrinden sonra Osmanlı yönünü Rumeli’ye tamamen çevirir. Çünkü Osmanlı halka güvenir, halkta Osmanlı’ya…
Osmanlı’nın Rumeli’yi vatan yapması 100 yıllık bir süreçtir. Fakat Rumeli’ye hâkim olduğu kadar Anadolu’ya fazla hâkim olamamıştır. Çünkü hala Anadolu’da siyasi birlik sağlanamamış ve her beylik bir diğer beyliği idare altına alma çabaları vardır.
Bu kısa bilgilendirmeden sonra Osmanlı’nın temel politikalarını başlıklar halinde açmak istiyorum.

1-) RUMELİ’YE GÖNÜLLÜ GİDENLER; 
gönüllü gidenlerin ilk ne zaman gittiğini tapu-tahrir defterlerinden öğreniyoruz. Çünkü tapu-tahrir defterlerinde Ankara Fetretinden sonra geldi diye bir ibare vardır. Doğu Trakya’da Meriç, Batıda Vardar Ovası gibi verimli yerler fethedilir. Bu yerlere halk gönüllü olarak gelecektir. Duruma göre şehirlere, köylere yerleşeceklerdir. Önce şehirlerin dışına yerleşirler sonra çoğalınca o şehri ele geçirirler. Gönüllü gidenler vergiden muaftır.

2-) RUMELİ’YE SÜRGÜN GİDENLER; 
Osmanlı’nın en önemli politikası sürgündür. Aşık Paşaoğlu derki; “Sürgün hoş değil ama zaruridir.”
İki Tür Sürgün vardır;
·        Anadolu’dan Rumeli’ye,
·        Rumeli’den Anadolu’ya’dır.
Birincisi Rumeli’nin Türkleşmesi için, ikincisi Fatih’in İstanbul’u Türkleştirme politikasıdır. Sürgün’ün Osmanlı’daki temel politikası genelde güvenlik açısından yapılır. Kısaca Osmanlı’daki belli başlı sürgünlere bakacak olursak.
Kanuni döneminde Sirem bölgesinden insanlar getirilip İstanbul yakınlarına yerleştirilmiştir.
I.Murat devrinde Saruhan sipahileri Arnavutluk’a sürülür. Arnavutluk’taki Hıristiyan sipahilerde Trabzon’a sürülür.
Yıldırım Beyazıt’ta tuz yasağına uymayan Türkmenleri Rumeli’ye sürgün eder.
Karahitaylar, Baycu Noyan zamanında yurt edinmek için Anadolu’ya gelmiştir.
1500’lerde Sultan II.Beyazıt Türkmenleri, Arnavutluk’a gönderir.

    

3-) RUMELİ’YE DEVLET GÖREVLİSİ OLARAK GİDENLER; 
Osmanlı bürokrasi sistemi çok katıdır. Osmanlı’nın sistemi Miri Sistem’dir. Yani toprak devlete aittir. Ayni ve Nakti olarak iki sistem vardır. Bunlar gelir sisteminin iki unsurudur.
Miri topraklar “Ayni Vergiler”dir. Hicaz ve Kuzey Afrika’daki topraklar “Nakti Vergiler”dir. Biraz daha açarsak Ayni vergi yerinde vergi demektir. Tımarlı sistemidir. Osmanlı, çiftçi ekin çıkarınca mal olarak vergisini hemen alır. Nakti vergi ise nakit olarak alınır. Yıllık belli bir miktarı vardır. Bu yüzden Osmanlı Rumeli’ye ayni vergi uygular uzak bölgelere ise nakti vergi uygular.

4-) RUMELİ’YE TASAVVUF EHLİ DERVİŞ OLARAK GİDENLER; 
bunlara kolonizatör Türk Dervişleri de denir. Fethedilen yerlerde gönül ısındırmak için gelirler. Osmanlı her ne kadar istimalet politikası yapsa da sonuçta savaş olduğu zaman o yerleri gayrimüslim halk terk eder. Fakat Osmanlı’nın adaletini görünce tekrar geri gelirler. Dervişler o bölgenin Türkleşmesi ve İslamlaşması için çalışırlar. Halk ile devletin bağını sağlayan en önemli faktördürler.
Bu yüzden vakıflar Osmanlı’nın en önemli unsurlarından biridir. Osmanlı’da özel mülkiyet yoktur, miras bırakmak yok, isteyen istediği yere evden başka eve taşınamaz, dükkan açıp kapatamaz vs. gibi…
Vakıflar çoktur. Kuşlarından suyundan tutun da yemine kadar vakıflar vardır. Miras hakkı olmamasından dolayı da vakıflar çoktur. Bundaki amaç vakıf heyeti kurulur, başkanı olur, yönetim kurulu olur, o kişi ölürse yönetim kurulu bir başkan seçer. Bu şekilde kişi mal varlığını elden ele geçirir. Bulgaristan’da 25’in üzerinden vakıf vardır. Bu vakıflar oraların kalkınmasını sağlar. Osmanlı orayı cazibe merkezi yapar. Osmanlı Anadolu’ya pek yüz dönmemiştir o dönem Rumeli’yi ve Avrupa’yı vatan görmüştür. Bu yüzden en çok yatırımları bu bölgelere yapmıştır.
Kısaca bu temel politikaları açarak Rumeli’nin Türkleşmesini ve İslamlaşması anlattım. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle…

Diğer Yayınlar