LGBT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
LGBT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2021 Pazar

KUTSAL KİTAPLARIN EŞCİNSELLİĞE BAKIŞI


 

Kubilay Muhammet Özdemir[1]

Dünyada giderek yaygınlaşan ve hatta normalmiş gibi kabul görülen bununla birlikte yasal bir çerçeveye oturtulan eşcinsellik LGBT dernekleri tarafından Türkiye’de de yaygınlaştırılmak ve toplum nezdinde kabul görülmesi için çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca bu çalışmalar yapılırken de insan hakları vurgusu yapılarak Avrupa’dan destek almak amaçlanmıştır. Bu konuyla ilgili Prof. Dr. Ergün Yıldırım bu konuyla ilgili şöyle söylemiştir:

Eşcinseller yaşam tarzlarını hırçın, dayatmacı, baskıcı bir dil kullanarak topluma sunuyorlar. İnsanlar eleştirilerini ortaya koymaktan bile çekiniyor. En normal eleştiri bile homofobik ve nefret suçu olarak damgalanıyor. Oysa demokratik toplumlarda eleştiri en doğal haktır. Eşcinsellik, toplumsal ve inanç olarak yüzyıllardır süregelen kadın, mahremiyet ve ahlak kültürümüzü ters yüz eden; bunları parçalayan, alaşağı eden tutum ve nitelikler taşıyor.”[2]

Dünyada, eşcinsel evlilikleri yasal bir zemine oturtan 10 ülkeden 8’i Avrupa’dadır. Diğer 14 Avrupa ülkesinde ise medeni birliktelik adı altında farklı türdeki eşcinsel birlikteliklerde yasallaşmıştır. Bu nedenle LGBT toplulukları verilen haklar doğrultusunda diğer ülkelere nazaran Avrupa’dan özellikle de Avrupa Birliği’nden memnuniyetlerini belirtmişlerdir.[3]

Ancak başta Avrupa olmak üzere diğer toplulukların dini inançlarına bakıldığında zina ve eşcinsellik yasaklanmıştır. Her ne kadar tahrif edilmiş olsa da günümüze ulaşan Tevrat, Zebur, İncil’de de zina ve eşcinsellik yasaklanmıştır.

Tevrat’ta Tanrı’nın insanları erkek ve dişi olarak yarattığını, erkek ve dişi olan bu iki farklı cinsin birbirinden türemesini yazmıştır. Bu anlatılan olayın metni aynen şöyledir:

1: 27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu.    İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.

1: 28 Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.”[4]

Yine Tevrat’ta “Mısır’dan Çıkış” bölümünde zinanın yasak olduğu ifade edilmiştir.

20: 14 Zina etmeyeceksin.”[5]

Ayrıca Tevrat’ta zina edenlerle ilgili verilen birçok ceza yasaları da vardır. Yine bununla birlikte Tevrat’ta “Yasak İlişkiler” bölümü olan Levililer ile ilgili kısımda erkek erkeğe yani eşcinsellik yasaklanmıştır. Tevrat’ta geçen ifade aynen şöyledir:

18: 22 Kadınla yatar gibi bir erkekle yatma. Bu iğrençtir.”[6]

Zina ve Eşcinselliğin yasak olmasının yanında bir de başka kimlerle ilişkiye girmenin yasak olduğunu detaylıca şu ifadelerde görülmüştür. Tevrat’ta geçen ifadeler şu şekildedir:

18: 6 “‘Hiçbiriniz cinsel ilişkide bulunmak için yakın akrabasına yaklaşmayacak. RAB  benim.

18: 7 Annenle cinsel ilişkide bulunarak babanın namusuna dokunmayacak-sın. O senin annendir. Onunla ilişki kurmayacaksın.

18: 8 Babanın karısıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Babanın namusudur o.

18: 9 Annenden ya da babandan olan, ister seninle aynı evde doğmuş olsun, ister olmasın üvey kız kardeşlerinden biriyle cinsel ilişki kurmayacaksın.

18: 10 Kızının ya da oğlunun kızıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü onla-rın namusu senin namusundur.

18: 11 Babanın evlendiği kadından doğan kızla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü o babandan olmadır, senin kızkardeşin sayılır.

18: 12 Halanla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü o babanın yakın akrabası-dır.

18: 13 Teyzenle cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü o annenin yakın akraba-sıdır.

18: 14 Amcanın namusuna dokunmayacaksın. Karısına yaklaşmayacaksın, çünkü o senin yengendir.

18: 15 Gelininle cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü oğlunun karısıdır. Onun-la ilişki kurmayacaksın.

18: 16 Kardeşinin karısıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü o kardeşinin namusudur.

18: 17 Bir kadının hem kendisiyle, hem kızıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Kadının kızının ya da oğlunun kızıyla cinsel ilişki kurmayacaksın. Çünkü onlar kadının yakın akrabasıdır. Onlara yaklaşmak alçaklıktır.

18: 18 Karın yaşadığı sürece onun kızkardeşini kuma olarak almayacak ve onunla cinsel ilişki kurmayacaksın.

18: 19 “‘Âdet gördüğü için kirli sayılan bir kadınla cinsel ilişki kurmayacak-sın.

18: 20 Komşunun karısıyla cinsel ilişki kurarak kendini kirletmeyeceksin.

18: 21 İlah Molek’e ateşte kurban edilmek üzere çocuklarından hiçbirini vermeyeceksin. Tanrın’ın adına leke getirmeyeceksin. RAB benim.

18: 22 Kadınla yatar gibi bir erkekle yatma. Bu iğrençtir.

18: 23 Bir hayvanla cinsel ilişki kurmayacaksın. Kendini kirletmiş olursun. Kadınlar cinsel ilişki kurmak amacıyla bir hayvana yaklaşmayacak. Sapıklıktır bu.

18: 24 “Bu davranışların hiçbiriyle kendinizi kirletmeyin. Çünkü önünüzden kovacağım uluslar böyle kirlendiler.”[7]

Bir başka tahrif edilmiş olsa da günümüze ulaşan Zebur’un 50. Bölümü olan “Mezmur”da da zina konusu şöyle ifade edilmiştir:

50: 16 Ama Tanrı kötüye şöyle diyor:

           Kurallarımı ezbere okumaya

          Ya da antlaşmamı ağzına almaya ne hakkın var?

50: 17 Çünkü yola getirilmekten nefret ediyor,

         Sözlerimi arkana atıyorsun.

50: 18 Hırsız görünce onunla dost oluyor,

          Zina edenlere ortak oluyorsun.

50: 19 Ağzını kötülük için kullanıyor,

          Dilini yalana koşuyorsun.

50: 20 Oturup kardeşine karşı konuşur,

          Annenin oğluna kara çalarsın.

50: 21 Sen bunları yaptın, ben sustum,

          Beni kendin gibi sandın.

         Seni azarlıyorum,

         Suçlarını gözünün önüne seriyorum.

50: 22 “Dikkate alın bunu, ey Tanrı’yı unutan sizler!

           Yoksa parçalarım sizi, kurtaran olmaz.

50: 23 Kim şükran kurbanı sunarsa beni yüceltir;

          Yolunu düzeltene kurtarışımı göstereceğim.”[8]

Zebur’un 50:18’deki kısımdan anlaşıldığı üzere zina hoş karşılanmamıştır.

Bir başka tahrif olunmuş kitap olan İncil ise eşcinselliği utanç verici ve sapıklık olarak nitelendirmiştir. İncil’de bu açıklama “Pavlus’tan Romalılar’a Mektup” bölümünde şu şekilde ifade edilmiştir.

Rom. 1:25 Tanrı’yla ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular. Yaradan’ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler. Oysa Tanrı sonsuza dek övülmeye layıktır. Amin.

Rom: 1-26 İşte böylece Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler.

Rom. 1:27 Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar.

Rom. 1:28 Tanrı’yı tanımakta yarar görmedikleri için Tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti.”[9]

İncil’de “Pavlus’tan Korintliler’e Birinci Mektup” kısmının altıncı bölümündeki davalar kısmında eşcinsellikle ilgili bir başka ifade ise aynen şöyledir:

“1.Ko.6:9-10 Günahkarların, Tanrı egemenliğini miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın! Ne fuhuş yapanlar Tanrı’nın egemenliğini miras alacaktır, ne puta tapanlar ne zina edenler ne oğlanlar ne oğlancılar ne hırsızlar ne açgözlüler ne ayyaşlar ne sövücüler ne de soyguncular.”[10]

Tevrat, Zebur ve İncil’deki bu ifadelerden anlaşıldığı üzere zinanın ve eşcinselliğin yasaklanmasına rağmen Avrupa’nın bu ahlaki çöküntüyü yasal zemine oturtması çok şaşırtıcıdır. Tevrat, Zebur ve İncil’de başlangıçta erkek ve dişinin birbirleri için yaratıldığını ve bu ilişkinin doğal olduğunu çünkü insanların üremesi gerektiğini bildirilmiştir. Aynı zamanda bu kitaplarda zinanın ve eşcinselliğin yasaklandığı bununla birlikte bu tür ahlaksızlıkları yapanların Tanrı tarafından cezalandırılacağı açıkça ifade edilmiştir.

En son hak din olan İslam’ın rehberi Kur’an’da da canlı varlıkların soylarının devamı için üremesi gerektiğine ve bu da ancak erkek ve dişi olmak üzere iki farklı cinsin ortak faaliyetlerine bağlı olduğu bu yüzden canlı varlıkların erkek ve kadın olarak çiftler halinde yaratılmış olduğu bildirilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’in Ra’d Sûresi 3. Ayetinde:

“O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır.*[11] O, geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.”[12]

Kur’an-ı Kerim Şûra Sûresi’nin 11. Ayetinde:

“O gökleri ve yeri yaratandır. Size kendinizden (kendi türünüzden) eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu sûretle sizi üretiyor. O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”[13]

Hucurât Sûresi’nin 13. Ayetinde ise:

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”[14]

Ayrıca canlıların dişi ve erkek olarak yaratılmasının yanında bu ilişkilerin sağlıklı bir biçimde yürümesi için Kur’an-ı Kerim zina ile ilgili uyarılarda bulunmuştur. İsrâ Sûresi 32. Ayette:

“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.”[15]

Tüm bunlarla beraber normal cinsi tabiata aykırı düşen yollardan cinsi tatmin sağlanması İslam’da hiç tasvip edilmemiştir.[16] Bu sebeple Kur’an-ı Kerim eşcinselliğe karşı çıkmış bu davranışları yapan Lût Kavmini çok sert bir dille tenkit ve reddetmiştir.

Eşcinsellikle ilgili Kur’an-ı Kerim’de Arâf Sûresi’nin 81. Ayetinde:

“Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz”[17]

Hûd Sûresi 78. Ayette:

“Kavmi, (konuklarıyla çirkin ilişkide bulunmak üzere) ona doğru koşa koşa geldiler. Zaten onlar önceden de bu tür çirkin işleri yapıyorlardı. Lût, dedi ki: ‘Ey Kavmim! İşte kızlarım. Onlar(la nikâhlanmanız) sizin için daha temizdir.*[18] Allah’a karşı gelmekten sakının ve konuklarıma karşı beni rezil etmeyin. İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?”[19]

Yine Hûd Suresi’nin 82,83. Ayetinde eşcinsellerin başına gelen azaptan bahsedilerek şöyle denilmiştir:

“(Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.”[20]

Lût Peygamberin kavmini eşcinsellik konusunda uyardığı Şu’arâ Sûresi’nin 165-174. Ayetlerinde şöyle görülmüştür:

“165,166. Ayette; ‘Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.’

167. Ayette; Dediler ki: ‘Ey Lût! (işimize karışmaktan) vazgeçmezsen mutlaka (şehirden) çıkarılanlardan olacaksın!’

168. Ayette; Lût, şöyle dedi: ‘Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım.’

169. Ayette; ‘Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işlerden kurtar.’

170,171. Ayette; Bunun üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini kurtardık.

172. Ayette; Sonra diğerlerini helâk ettik.

173. Ayette; Onların üzerine bir yağmur (gibi taş) yağdırdık. (Başlarına gelecekler konusunda) uyarılanların yağmuru ne kadar da kötü idi.

174. Ayette; Şüphesiz bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.”[21]

İslam’ın kutlu peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s)’de erkeğin kendi eşine tenasül organından değil de arka uzvundan yaklaşmasını “küçük livata” olarak adlandırmış ve kesin olarak yasaklamıştır.[22] Öte yandan, hayvanla cinsi temas kurulması da iğrenç görülmüş, bu hareket ağır bir suç ve günah sayılmıştır.[23] El ile cinsi tatmin sağlanması da yine hoş görülmeyen bir davranıştır. Bu anlatılanlara ilave olarak Hz. Peygamber kadına benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lânet etmiş[24] ve bu tipler için bazı yaptırımları yürürlüğe koymuştur.[25] Ayrıca, erkekler için yasakladığı cins ve renkteki giyecekleri erkek çocuklar üzerinde görünce hoşnutsuzluk gösterip müdahale etmiştir.[26]

Sonuç itibariyle tahrif edilmiş kitaplardan Tevrat, Zebur ve İncil başta olmak üzere son hak din İslamiyet’in kitabı olan Kur’an-ı Kerim’de eşcinsellik kesinlikle yasaklanmış, çirkinlik ve sapıklık olarak belirtilmiştir. Bu tür davranışlarda bulunanların başlarına azap edici cezalar verileceği ifade edilmiştir. Bu sebeple Avrupa’da ahlakın çökmesi ve bu durumun normalmiş gibi yasalaşmasıyla başlayan bu sürecin Türkiye’ye sirayet ettirilmeye çalışılması önlenmeli ve gençlerimizin bu eşcinsellik (LGBT) gibi sapkınlıklara kurban verilmemesi için bir takım önlemler alınmalıdır.

 



[1] Giresun Üniversitesi Tarih Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Mezunu ve İstanbul Ayvansaray Üniversitesi’nde tarih tezli yüksek lisans öğrencisidir. Yazılarını kendi blogger sitesi olan https://kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com’da veya https://ayvansaray.academia.edu/KubilayMuhammet%C3%96zdemir’de yayınlanmaktadır.

[2] Ergün Yıldırım, “Mahremiyetimize, Ahlakımıza Saldırıyorlar: LGBT terörüne son verilmeli”, https://www.milatgazetesi.com/haber/mahremiyetimize-ahlakimiza-saldiriyorlar-lgbt-terorune-son-verilmeli-5450/?fbclid=IwAR3dv4pk2NHodv_gXaiLFr3Kd2hM3awmLUIhTf7b62s8HlvUikr7qngX7UM, Erişim Tarihi: 13.03.2021

[3] “Avrupa’da LGBT Hakları”, https://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa%27da_LGBT_haklar%C4%B1, Erişim Tarihi: 13.03.2021

[4] Tevrat, “Dünyanın Yaratılışı 1:27 – 1:28”, s.3

[5] Tevrat, “Mısır’dan Çıkış 20:14”, s.139

[6] Tavrat, “Yasak İlişkiler Levililer 18:22”, s.221

[7] Tevrat, Yasak İlişkiler Levililer, 18:6 – 18:24, s.220-221

[8] Zebur “Mezmurlar 50:16 – 50:23”, s.67-68

[9] İncil, “Pavlus’tan Romalılar’a Mektup Rom. 1:25 – 1:28”

[10] İncil, “Pavlus’tan Korintliler’e Birinci Mektup 1. Ko. 6:9-10”

[11] Diyanet İşleri Başkanlığının açıklamasına göre; Botanik biliminin açık bir şekilde ortaya koyduğu üzere bitkilerde üreme, erkek ve dişi organlar vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Bu erkek ve dişi organlar bazen aynı çiçekte, bazen ayrı çiçeklerde, bazen de hurmada olduğu gibi ayrı ağaçlardaki çiçeklerde olabilmektedir. Kur’an-ı Kerim Meâli, “Ra’d Sûresi 3. Ayet”, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Bas:19, Ankara 2010, s.248

[12] Kur’an-ı Kerim, “Ra’d Sûresi 3. Ayet”; Yine Ta-ha Sûresi 53. Ayet’te Yasin Sûresi 36. Ayette ve Zâriyât Sûresi 49. Ayette insanların ve bitkilerin dişi ve erkek olmak üzere iki ayrı cinste bir çift olarak yaratıldığı bildirilmiştir.

[13] Kur’an-ı Kerim, Şûrâ Sûresi, 11. Ayet

[14] Kur’an-ı Kerim, “Hucurât Sûresi 13. Ayet; Fatır Sûresi 11. Ayet ve Necm Sûresi 45. Ayette de aynı şekilde cinsiyet farklılığının hayatın devamlılığı, sürekliliği ve düzeni için zaruriyetini ifade etmişlerdir.

[15] Kur’an-ı Kerim, “İsrâ Sûresi 32. Ayet”; En’âm Sûresi  151. Ayet’te aynı şekilde zinanın çirkin bir iş ve hayasızlık olarak nitelendirilmiştir.

[16] İlmihal İslam ve Toplum, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.2, Ankara 2010, s.125

[17] Kur’an-ı Kerim, Arâf Sûresi 81. Ayet

 [18] * Bir peygamber, gönderildiği kavmin manevi babası sayılır. Bu itibarla gönderildiği toplumun kadınları o peygamberin manevi kızları mesabesindedir. Burada Lût Peygamber, kavmini içine düştükleri cinsel sapıklığı (erkeğin erkekle cinsel ilişkisi) terk edip meşru ve doğal ilişkiye dönmeleri ve kadınlarla nikâhlanmaları konusunda uyarmaktadır.

[19] Kur’an-ı Kerim, “Hûd Sûresi 81. Ayet”

[20] Kur’an-ı Kerim, “Hûd Sûresi 83. Ayet”

[21] Kur’an-ı Kerim, “Şu’arâ Sûresi 165 – 174. Ayetler”; Ankebût Sûresi 28-30. Ayetleri de aynı konu üzerindeki ayetlerdir.

[22] Ebu Davud, “Nikah”, 45; Tirmizi, “Taharet”, 102; İbn Mace, “Nikah”,29; Aktaran: İlmihal İslam ve Toplum,      Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.2, Ankara 2010, s.125

[23] Ebu Davud, “Hudûd”, 30; Tirmizi, “Hudûd”, 23; Aktaran: İlmihal İslam ve Toplum, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.2, Ankara 2010, s.125

[24] Buhari, “Libas”, 61-62; Ebû Davud, “Libas”, 30

[25] Buhari, “Libas”, 61; Müslim, “Selam”, 62

[26] Müsned, IV, 171; 23,24,25. Dipnotları aktaran; İlmihal İslam ve Toplum, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.2, Ankara 2010, s.125

 


2 Mart 2021 Salı

ARTIK DUR DEYİN



Günümüzde gelişen teknolojide ilim sahibi olmak çok kolaydır. Ancak gelişen teknolojiden yararlanıp kendimizi geliştirmek yerine zamanımızı boş uygulamalarda tüketip körelmeyi ve tembelleşmeyi tercih etmişiz. Bu da başta dini değerlerimiz olmak üzere, ahlaki yozlaşmayı ve bununla beraber eğitim ve kültürel gerilemeyi beraberinde getirmiştir. Bu sorunlarda başka problemlere sebebiyet vermiş ailelerin yıkılmasına, güvensizliklere, ahlaksızlıklara kadar varan olayları oluşturmuştur. Gündüzleri televizyonda izlediğimiz bazı programlara çıkan insanların sorunlarına baktığımızda evden kaçan küçük çocuklar, aile içerisinde çarpık ilişkiler yaşayanlar, eşler arasındaki aldatmalar gibi büyük problemlerle hemen hemen hergün bu programlarda izlemiyor muyuz? İnsanın kanını donduracak şeyler duymuyor, görmüyor muyuz? Bunun yanında televizyonlarda önceden izlediğimiz dizilerde aile nasıl olunur öğretilmeye çalışılırken, topluma mesajlar verilmek istenirken şimdi ise aile nasıl yıkılır onu göstermiyorlar mı? Amcasının karısına aşık olan ve kavuşamayan Behlül için normalmiş gibi göz yaşları dökenler olmadı mı? Yine kendilerini bir şekilde sosyal medyada tanıtmış ve es kaza ünlü olmuş, sesi bile olmayan, saçma sapan hareketler yapan, insanlara küfür eden, çektikleri kliplerde gençleri LGBT’ye özendiren ve erkeklerin yaptıkları kadınsı danslarda ahlaksızlıkta hiç “DURMAYAN” kişileri parlatıp gençlerin beynine işlenmedi mi?

Kimse de bu ne haldir, biz ne hale geldik diye sordu mu? Kimse şehit kanıyla sulanmış bu topraklar yaşayan büyük milletin büyük torunları bu hale nasıl gelebilir dedi mi? Diyenler de yobazlıkla, gericilikle, radikalcilikle suçlandı. Hergün gençlerimizi saçma sapan uygulamalarda kaybediyoruz. Aile yapısının temeline resmen dinamit koyuyoruz. Tembelleşiyoruz, cahilleşiyoruz. Olduğumuzdan farklı kendimizi göstermeye çalışıp şatafat, kibir ve gösteriş yapmaya çalışıyoruz ve en önemlisi değerlerimizi kaybediyoruz.

Buna artık birilerinin “DUR” demesi, birilerinin bu gençleri kendi özüne doğru düzgün döndürmesi ve “KİM” olduğunu hatırlatması gerekiyor.

Bunun için ilk başta uygulamalardan ve tek tıkla kameralı uygulamalarla özel hayata dahil olunan ve her türlü ahlaksızlığın döndüğü bu programlardan gençlerimizi uzak tutmalıyız. Bununla beraber televizyonlarda, toplumun önüne çıkartılan ve rol model olarak gösterilen saçma sapan kişiler daha fazla parlatılmamalı ve gençlerimiz bu kendini bilmezlere özendirilmemelidir. 

Sonra bu ülkeye gerçek âlimler yetiştirilmeli ve topluma sağlıklı birer rehber yapılmalıdırlar.  

Oysa tarihte insanlar teknolojinin bu kadar yaygın olmadığı zamanlarda ilmi aramış, bulmuş, öğrenmiş ve kendini geliştirerek âlim olmuşlardır. Bu âlimler ise daha sonradan topluma rehber olmuşlardır. Hatta İslamiyet’ten sonra kurulan Türk devletlerinin temel harçlarından birini de yine bu âlimler oluşturmuşlardır. Ancak günümüzde bilgiye bu kadar kolay ulaşılabilirken teknolojinin bilgi edinmek yerine ahlaki yozlaşmayı arttırmak için kullanmak hem milli kimliğimize hem inancımıza hem de geçmişten gelen bütün değerlerimize ters düşmektedir.

Maalesef günümüzde o kadar çok uygulama var ki bu uygulamalardan bazılarına saygın meslek grubunu icra edenler de dahil olmuş, koca koca insanlar bile saçma sapan videolar çeker olmuş.

Artık birilerinin buna dur demesi lazım. Yoksa ülkemizin aydınlık yarınları bu uygulamalar da heba olacak, geleceğimiz karanlığa teslim olacaktır. 

Diğer Yayınlar