Geçen
haftaki köşe yazımda: “İsveç’in NATO üyeliğine giden yolları zora soktuğunu ve
tarihin yine Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Avrupa’ya güvenmemesi konusunda
haklı çıkaraktır.” Diye yazmıştım. Daha bu yazımın üzerinden bir hafta geçmeden
İsveç yeni bir skandala daha imza attı. Irkçı Danimarka – İsveç vatandaşı
politikacı Rasmus Palu, İsveç polisinin koruması altında Türkiye’nin Stockholm
Büyükelçiliği önünde kutsal kitabımız olan Kur-an’ı Kerim’i yaktı. Sözde medeni
ve çağdaş Avrupa devletlerinden birisi olan İsveç dünyada çokça inananı bulunan
İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırıya ifade
özgürlüğü kapsamında değerlendirerek ayrı bir skandala imza atmıştır. Ancak bu
rezaletin ifade özgürlüğü ile uzaktan yakından alakası yoktur. Bu tamamen
“nefret suçudur.” Rezalettir, terbiyesizliktir. İslam’a yönelik saygısızlıktır.
Bu
saldırının hemen ardından bu kez de Hollanda da, İslam karşıtlığı ile bilinen
Edwin Wagensveld Kur’an-ı Kerim’i yırttı ve yine hiçbir polis bu olaya müdahale
etmedi.
İşte
Avrupa’nın hoşgörüsü, demokrasisi, din ve vicdan özgürlüğüne verdiği önem bu
kadardır. Tüm bu yaşananlar göz önündeyken şimdi sormak istiyorum “BARBAR” kim?
Fakat Akif Avrupa medeniyeti için çok güzel bir ifade kullanmıştır: “Medeniyet
dediğin tek dişi kalmış canavar”
Ayrıca
bir konuya daha değinmek istiyorum. İsveç’teki barbar niçin herhangi bir İslam
ülkesinin büyükelçiliği önünde değil de Türk Büyükelçiliğinin önünde bu
saygısızlığı yapmıştır? Çünkü Türkler halen Avrupa’nın gözünde İslam’ın koruyucusu
durumundadır. Zaten Avrupa’da bugün dahi İslam demek Türk demek değil midir?
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’da 23.01.2023 tarihinde yaptığı kabine toplantısı sonrasında bu İsveç’te
yaşanan olayla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Kur'an-ı Kerim'e yönelik
bu alçak saldırının Türkiye Büyükelçiliği önünde gerçekleşmesi ise konuyu bizim
açımızdan hem dini hem milli bir mesele haline dönüştürüyor. Haçlı
Seferleri'nden beri Avrupa'da İslam ile Türk kavramının eş tutulduğunu biliyor,
bundan da milletçe iftihar ediyoruz. Üstelik bu zihniyet uzunca bir süredir eli
kanlı terör örgütlerine kucak açmayı da demokrasi kılıfıyla meşrulaştırmaya
çalışıyor. Ülkemizin büyükelçiliği önünde böyle bir kepazeliğin yaşanmasına
sebebiyet verenlerin NATO'ya üyelik başvuruları konusunda artık bizden herhangi
bir hayırhahlık bekleyemeyecekleri açıktır. Kusura bakmasınlar. Başta söyledik,
terör örgütlerine caddelerinizde, sokaklarınızda her yerde cirit
attıracaksınız, ondan sonra da bizden NATO'ya girme konusunda destek
bekleyeceksiniz. Yok böyle bir şey, böyle bir desteği bizden beklemeyin.
NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz.”
Bu açıklamadan da anlaşıldığı üzere İsveç’e
NATO kapısı kapanmıştır. İslam’a saldırıların bir diğer nedeni de yapılan araştırmalara
göre Avrupa’da İslam’ı seçenlerin sayısı hızla artmaktadır. Bu nedenle ırkçılar
bu durumdan pek de haz etmemektedir.
Ancak her ne olursa olsun Saff Suresi 8. Ayette
şöyle ifade edilmiştir: “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.
Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”