Ayasofya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ayasofya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Haziran 2020 Pazar

TÜRKİYE LİBYA ANTLAŞMASININ SONUCU YUNANİSTAN’IN AKDENİZ VE AYASOFYA KÜSTAHLIĞI




Türkiye ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Antlaşması ve güvenlik anlaşmaları neticesinde Türk askeri, Libya’ya giderek Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerine destek verdi. İşte bu destek Libya’da oynanan oyunları bozarak savaşın tersine dönmesine neden oldu. Başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye’nin planlarını bozamadığı için çok büyük hayal kırıklığına uğradılar. Darbeci Hafter’e o kadar mühimmat ve para yardımı yapmalarına rağmen en son düzenlenen operasyonlarla bu mühimmatları da Türk Silahlı Kuvvetleri destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti ordusuna kaptırdılar. Hatta bir Rus yapımı helikopterde yine UMH tarafından ele geçirildi. Yine son olarak Terhune’de bir kamp TSK destekli UMH güçlerinin kontrolüne geçti. Burada ise çok sayıda tank ve mühimmat ele geçirildi.


Özellikle Libya Başbakan’ı Sarrac’ın Türkiye’ye gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi sonucunda dünya Türkiye’nin Libya’daki başarısını konuşmaya başladı.
Hatta İtalyan Gazetesi La Repubblica; “Ankara Hafter’i mağlup etti. Erdoğan artık Libya’nın patronu manşetini attı.”   Hatta devamında ise şunları yazdı. “Ankara Libya’daki savaşın kaderini değiştirdi ve Hafter’i mağlup etti. 14 aylık kuşatmanın sisleri arasından tek bir mutlak galip belirdi. O da Erdoğan. Erdoğan bir savunma birde enerji paylaşımı anlaşması imzaladı. Artık Erdoğan’ın kuralları hüküm sürüyor”[1]

İtalyan Gazetesi böyle yazarken Rusya’nın resmi haber ajansı Ria Novosti de şu analizi yayınladı: “Serrac Türkiye’nin desteği ile güçlü bir direniş gösterdi. Hafter’in tüm destekçileri ona sırt çevirdi. Yakında siyasi ve askeri arenadan silinecek”[2] iddiasını ortaya attı.
Tüm bu gelişmeler tabi ki de Akdeniz’de ve Libya’da çıkarları olan bütün ülkeleri rahatsız etti. Bu ülkelerin başını ise Yunanistan çekti. Yunanistan Savunma Bakanı Panagiotopoulos’un dün yaptığı bir açıklama da; “Türkiye ile çatışmaya hazırız. Her şey mümkün, buna askeri operasyon da dâhil. Biz bunu istemiyoruz, ancak egemenlik haklarımızı korumak için elimizden geleni yapacağımızı belirtmek isteriz” diyerek Türkiye’yi küstah bir şekilde tehdit etti.

Ancak Yunanistan; 400 yıl boyunca bir Osmanlı valisi tarafından yönetildiğini ve Milli Mücadele yıllarında Anadolu’yu işgale gelen 200 bine yakın Yunan askerinin Anadolu'da imha edildiğini geri kalanının denize döküldüğünü az bir kısmının da zar zor gemilere binip kaçtığını unutmamalıdır.
Ege’de Türkiye’nin sabrını çok zorlayan Yunanistan; Libya’da çıkan iç karışıklıklardan yararlanan Yunanistan, Libya’ya ait 39.000 Km2 deniz alanını işgal etmiştir. Aynı zamanda Yunanistan, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de kışkırtmak ve arama faaliyetlerini durdurmak amacıyla Mısır ve İsrail ile ittifaklar yapmakta ve Türkiye’yi Akdeniz’de enerji mücadelesinde yalnız bırakmaya çalışmaktadır. Buna mukabil Yunanistan, Girit kıyılarından Kuzey Afrika’ya kadar uzanan bir Münhasır Ekonomik Bölge belirleyerek Türkiye’nin yasal hakkı olan Münhasır Ekonomik Bölgesinin bir kısmında hak ihlalinde bulunmaktadır. Yunanistan burada sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda Türkiye’nin garantörlüğünü yaptığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de hakkını ihlal etmektedir. Çünkü Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adanın 400 km güneyindeki alanda kendi başına buyruk hareket ederek uluslararası enerji şirketlerine araştırma lisansı vermektedir.”[3]

Bu yüzden Libya Başbakanı Serrac ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşmeden sonra Türkiye’nin petrol arama konusu gündeme geldi. Çünkü bu görüşme sonunda Türkiye ile Libya, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz sondajı için işbirliği kararı aldı. İşte bu sebeple gözler, Yunanistan’ın Libya savaşını fırsat bilerek ilan ettiği 15 ve 20 numaralı parsellere çevrildi. Türkiye-Libya deniz sınırındaki söz konusu parsellerde araştırma faaliyetleri önümüzdeki süreçte başlatılacak.[4]

FETİH ŞÖLENLERİ VE YUNANİSTAN’IN RAHATSIZLIĞI
27 Mayıs 2020 İstanbul’un, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinin 567.yılı kapsamında düzenlenen şölende fethin sembolü olan Ayasofya Camî’nde Kur’ân-ı Kerim okunması Yunanistan’ı rahatsız etti. Yunan basını "İstanbul'da utanç görüntüleri" gibi küstah başlıklar kullanırken Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ise Ayasofya'da Kur-ân okunmasının "Hristiyanların dini duygularına hakaret" anlamına geldiği yönünde bir açıklamada bulundu. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk makamlarınca Yunanistan’a tepki gösterildi.

Sonuç itibariyle Yunanistan ile tarihi ve siyasi sorunlarımız mevcut ve bu günlerde Yunanistan’ın uluslararası hukuka uymayan tavırları yüzünden bu durum daha da kötü bir hal alıyor. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü bir devlettir. Akıllı bir politika izliyor.
Anlaşılan ilerleyen günlerde Türkiye düşük yoğunluklu olarak savaştığı Libya ve Suriye cephesine “Mavi Vatan”ı da ekleyeceği görülüyor.
“Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri”
Mustafa Kemal Atatürk



[1] “Hafter Yenildi Türkiye Kazandı”, Sabah Gazetesi, 06.06.2020
[2] “Hafter Yenildi Türkiye Kazandı”, Sabah Gazetesi, 06.06.2020

[3] Kubilay Muhammet Özdemir, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz Hamlesi”, Ortadoğu Gazetesi, 22 Aralık 2019
[4] “Türkiye’nin Zaferi”, Yeni Şafak Gazetesi, 06.06.2020


Diğer Yayınlar