Türkiye
ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Antlaşması ve güvenlik anlaşmaları
neticesinde Türk askeri, Libya’ya giderek Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerine
destek verdi. İşte bu destek Libya’da oynanan oyunları bozarak savaşın tersine
dönmesine neden oldu. Başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri
Türkiye’nin planlarını bozamadığı için çok büyük hayal kırıklığına uğradılar.
Darbeci Hafter’e o kadar mühimmat ve para yardımı yapmalarına rağmen en son
düzenlenen operasyonlarla bu mühimmatları da Türk Silahlı Kuvvetleri destekli
Ulusal Mutabakat Hükümeti ordusuna kaptırdılar. Hatta bir Rus yapımı
helikopterde yine UMH tarafından ele geçirildi. Yine son olarak Terhune’de bir
kamp TSK destekli UMH güçlerinin kontrolüne geçti. Burada ise çok sayıda tank
ve mühimmat ele geçirildi.
Özellikle Libya
Başbakan’ı Sarrac’ın Türkiye’ye gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi
sonucunda dünya Türkiye’nin Libya’daki başarısını konuşmaya başladı.
Hatta İtalyan Gazetesi
La Repubblica; “Ankara Hafter’i mağlup
etti. Erdoğan artık Libya’nın patronu manşetini attı.” Hatta
devamında ise şunları yazdı. “Ankara
Libya’daki savaşın kaderini değiştirdi ve Hafter’i mağlup etti. 14 aylık
kuşatmanın sisleri arasından tek bir mutlak galip belirdi. O da Erdoğan.
Erdoğan bir savunma birde enerji paylaşımı anlaşması imzaladı. Artık Erdoğan’ın
kuralları hüküm sürüyor”[1]
İtalyan Gazetesi böyle
yazarken Rusya’nın resmi haber ajansı Ria Novosti de şu analizi yayınladı: “Serrac Türkiye’nin desteği ile güçlü bir
direniş gösterdi. Hafter’in tüm destekçileri ona sırt çevirdi. Yakında siyasi
ve askeri arenadan silinecek”[2]
iddiasını ortaya attı.
Tüm bu gelişmeler tabi
ki de Akdeniz’de ve Libya’da çıkarları olan bütün ülkeleri rahatsız etti. Bu
ülkelerin başını ise Yunanistan çekti. Yunanistan Savunma Bakanı
Panagiotopoulos’un dün yaptığı bir açıklama da; “Türkiye ile çatışmaya hazırız. Her şey mümkün, buna askeri operasyon
da dâhil. Biz bunu istemiyoruz, ancak egemenlik haklarımızı korumak için
elimizden geleni yapacağımızı belirtmek isteriz” diyerek Türkiye’yi küstah
bir şekilde tehdit etti.
Ancak Yunanistan; 400 yıl boyunca bir
Osmanlı valisi tarafından yönetildiğini ve Milli Mücadele yıllarında Anadolu’yu
işgale gelen 200 bine yakın Yunan askerinin Anadolu'da imha edildiğini geri
kalanının denize döküldüğünü az bir kısmının da zar zor gemilere binip
kaçtığını unutmamalıdır.
Ege’de Türkiye’nin sabrını çok zorlayan Yunanistan; “Libya’da
çıkan iç karışıklıklardan yararlanan Yunanistan, Libya’ya ait 39.000 Km2
deniz alanını işgal etmiştir. Aynı zamanda Yunanistan, Türkiye’yi Doğu
Akdeniz’de kışkırtmak ve arama faaliyetlerini durdurmak amacıyla Mısır ve
İsrail ile ittifaklar yapmakta ve Türkiye’yi Akdeniz’de enerji mücadelesinde
yalnız bırakmaya çalışmaktadır. Buna mukabil Yunanistan, Girit kıyılarından
Kuzey Afrika’ya kadar uzanan bir Münhasır Ekonomik Bölge belirleyerek
Türkiye’nin yasal hakkı olan Münhasır Ekonomik Bölgesinin bir kısmında hak
ihlalinde bulunmaktadır. Yunanistan burada sadece Türkiye’nin değil aynı
zamanda Türkiye’nin garantörlüğünü yaptığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de
hakkını ihlal etmektedir. Çünkü Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adanın 400 km
güneyindeki alanda kendi başına buyruk hareket ederek uluslararası enerji
şirketlerine araştırma lisansı vermektedir.”[3]
Bu yüzden Libya
Başbakanı Serrac ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşmeden sonra
Türkiye’nin petrol arama konusu gündeme geldi. Çünkü bu görüşme sonunda Türkiye
ile Libya, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz sondajı için işbirliği kararı
aldı. İşte bu sebeple gözler, Yunanistan’ın Libya savaşını fırsat bilerek ilan
ettiği 15 ve 20 numaralı parsellere çevrildi. Türkiye-Libya deniz sınırındaki
söz konusu parsellerde araştırma faaliyetleri önümüzdeki süreçte başlatılacak.[4]
FETİH ŞÖLENLERİ VE YUNANİSTAN’IN
RAHATSIZLIĞI
27 Mayıs 2020 İstanbul’un, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinin
567.yılı kapsamında düzenlenen şölende fethin sembolü olan Ayasofya Camî’nde
Kur’ân-ı Kerim okunması Yunanistan’ı rahatsız etti. Yunan basını
"İstanbul'da utanç görüntüleri" gibi küstah başlıklar kullanırken Yunanistan
Dışişleri Bakanlığı ise Ayasofya'da Kur-ân okunmasının "Hristiyanların
dini duygularına hakaret" anlamına geldiği yönünde bir açıklamada bulundu.
Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk makamlarınca
Yunanistan’a tepki gösterildi.
Sonuç itibariyle Yunanistan ile tarihi ve siyasi sorunlarımız mevcut ve
bu günlerde Yunanistan’ın uluslararası hukuka uymayan tavırları yüzünden bu durum
daha da kötü bir hal alıyor. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü bir
devlettir. Akıllı bir politika izliyor.
Anlaşılan ilerleyen günlerde Türkiye düşük yoğunluklu olarak savaştığı
Libya ve Suriye cephesine “Mavi Vatan”ı da ekleyeceği görülüyor.
“Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri”
Mustafa Kemal Atatürk
[1] “Hafter Yenildi Türkiye Kazandı”, Sabah Gazetesi, 06.06.2020
[2] “Hafter Yenildi Türkiye Kazandı”, Sabah Gazetesi, 06.06.2020
[3] Kubilay
Muhammet Özdemir, “Türkiye’nin Doğu
Akdeniz Hamlesi”, Ortadoğu Gazetesi,
22 Aralık 2019
[4] “Türkiye’nin Zaferi”, Yeni Şafak Gazetesi, 06.06.2020