Ahmet Yesevi Kimdir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ahmet Yesevi Kimdir? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2021 Salı

AHMET YESEVİ’NİN HAYATI (477/1083- 562/1166)

 








                      Kubilay Muhammet Özdemir1

ÖZET

Ahmet Yesevi şairliğinden ziyade oluşturduğu tarikat ve dervişleriyle tüm Türk beldelerinde İslamiyet’in yayılması ve kalıcı olmasında önemli bir rol oynamış büyük bir din âlimi olarak kabul edilir. Kendisine bu yüzden Pir-i Türkistan veya Hazret-i Türkistan’da denilmiştir.
Ahmet Yesevi, Anadolu ve Balkanların İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde çok büyük etkileri olmuştur. Aynı şekilde dini ve tasavvufi olarak Türk Halk Edebiyatı’nın zeminini oluşturmuş ve Türk kültürünün gelişmesine çok büyük etkileri olmuştur. Aynı zamanda İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasını sağlamakla birlikte bazı zararlı görüşlerin Türkler arasında yerleşmesine engel olmuş bu sayede Türk-İslam dünyası arasında birlik ve beraberliği tesis etmiştir. Ahmet Yesevi bunun yanı sıra Kur’an’ın mesajlarını Hz.Muhammed’in güzel ahlakını topluma benimsetmek amacını kendisine ülkü edinmiştir. Onun bu düşünceleri ile oluşan Türk Süfiliği, felsefi fikirlerin ötesinden çok uzak basit ve sade dini ve ahlaki ilkeleri telkin etmesi yönüyle eski Hind ve İran bağlamında oluşan İran Süfiliğinden çok farklıdır.

Anahtar Kelimeler; Ahmet Yesevi, Türk, Tasavvuf, Din

GİRİŞ

 Ahmet Yesevi’nin doğum tarihi kesim olarak bilinmiyor. Ancak öldüğü tarih olarak Hicri 562- Miladi olarak ise 1166 tarih gösteriliyor.2 Çin’in Şarkı Türkistan bölgesinde Aksu sancağına bağlı ve Aksu’nun Sayram kasabasında doğdu.3 Yesi’de vefat etti. Türbesini ise Timur yaptırdı. Ahmet Yesevi’nin babası Şeyh İbrahim annesi ise Ayşe Hatun’dur.4 Ahmet Yesevi, Yesi’ye Şeyh Aslan Baba’nın yanına gidip ondan tasavvuf ve din terbiyesi almıştır. Burada din eğitimini tamamladıktan sonra “Müslüman Türk Kültürünün tehlike bulunduğu karışık çevre ve devirde… “Türkler arasında İslam’ı korumak ve yaşatmak vazifesine hayatını” adadı.5 Manevi hayatı ve kişiliği yüzyıllar geçmesine rağmen Türk Milleti’ni etkisi altına almayı başardı. Kerametleri ve menkıbeleri Türkler arasında yayılıp benimsenip değişik yerlerde yaşamını sürdüren Türk boyları arasında da büyük bir üne sahip olmasını sağlamıştı. Ahmet Yesevi sıkı bir medrese öğrenimi görmenin yanında tasavvufa hakim olan bilgin bir kişiliktir. Dönemin geçerli dili olan Arapça ve Farsça’yı iyi derecede bilmesine rağmen bildiklerini yerli halka en sade biçimde anlatıp halk ile bütünleşmeyi başarabilen en âlim kişiliktir. Fikriyatını en sade bir dil ile Halk Edebiyatı nazım şekli ve Hece vezni ile manzum olarak aktarmıştır. Şiirlerinde ilahi aşkı anlatıp bu aşk ile insanların kendi kusurlarını düzeltmesini işlemiştir. Şiirleri İslam’ın esaslarına dayanmak ile birlikte şiirleri kuru ve didaktiktir. Bu sayede kendi etrafına çok büyük bir kitleyi toplamayı başardı. Çünkü konargöçer Türk toplumu “İslam fakihlerinin kendilerine çok karışık ve sıkıntılı gelen vaazlarından ziyade, kendi kam ve ozanlarının telkinlerine tâbi idiler.”6 Bu sebeple Ahmet Yesevi’nin İslam’ı en sade biçimde anlatması Türkler üzerinde çok etkili oldu. Çünkü Türkler Yesevi’yi “eskiden kudsiyet verdikleri ozanlara benzettiler.”7

 EDEBİ KİŞİLİĞİ

Ahmet Yesevi şeriata ve sünnete itina ile bağlı bir kişilikti. İlahi aşka inanmış mutasavvıf birisi olarak sanat endişesinden uzaktır. Ancak onun bu hikmetlerini tamamen basit, kuru ve edebi değerlerden geri kaldığını söylemekte doğru değildir. Hikmetlerinin fikriyatını İslamiyet ile Tasavvuf, şekli yönü ise milli unsurlardır.8 Hikmet ekolünün kurucusu Ahmet Yesevi edebi kişiliğinden farklı olarak fikri kişiliği ile tarihi hayatından ziyade menkıbevi hayatı ile Türk fikriyatı ve kültürünün önde gelen kişilerinden birisidir. Yesevi dervişleriyle Türk dünyasına saçılan hikmet tarzı en güzel meyvelerini ilahi adıyla Anadolu’da Yunus Emre ile verilmiştir. Yesevi’den sonra yetişenlerinde verdiği aynı tarz eserler Türk Halk Edebiyatı’nın ortak mahsullerini oluşturmuştur.Bu sebepledir ki; hem Hoca Ahmet Yesevi’nin kişiliğine gösterilen saygı hem de dünya görüşürü ve sanatına gösterilen bağlılık Genel Türk Edebiyatı için ne kadar önemli ise Türkmen Edebiyatı için de o derece önemlidir. 

Fikret Türkmen’in dediği gibi; “Epikomistik eğilim, tamamen Türkmenlere mahsus bir durumdur. Yani Türkmenler bir taraftan geçmişteki destani-mitolojik motiflerini yaşatırken, bir taraftan da dini-tasavvufi fikirlere gönüllerini açmışlar ve bu sentez ile medeniyetlerini zenginleştirmişlerdir.”10 Tanınmış Türkiyat âlimi Ahmet Caferoğlu ise aynen şu ifadeleri kullanmaktadır; “Ahmet Yesevi, ‘Hikmet’lerinin uzun zaman Orta Asya fikir hayatında mühim rol oynadığını ve Ahmet Yesevi’nin de Türkistan tasavvuf hareketinin en önemli rehberlerinden birisi olduğunu tespit etmektedir.”11

 AHMET YESEVİ’NİN SOY’UNUN DEVAMI

Rivayet edilenlere göre Ahmet Yesevi’nin bir oğlu ile iki kızı vardır. Oğlu İbrahim ise kendisinden önce vefat etmiştir. Soyunun kızı Gevher Şehnaz kolundan devam ettiği rivayet edilmektedir. Soyu, fikriyatı ve tarikatı çok geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bir çok insan kendi neslinin Ahmet Yesevi soyundan geldiğini iddia etmiştir. Hatta bunların içerisinde ünlü seyyahlardan biri olan Evliya Çelebi de bu kişilerden birisidir.12

HALİFE VE MÜRİDLERİ

Hoca Ahmet Yesevi, Türkistan’ın her bölgesine yetiştirdiği müritlerini göndermiştir. Fakat bu kişilerden bazılarının ancak isimleri günümüze kadar gelmiş ve Yesevi silsilesi bu kişilerle devam etmiştir. Hoca Ahmet Yesevi’nin ilk halifesi ise Arslan Baba denilen zatın oğlu Mansur Ata’dır.13 İkinci halifesi Harzemli Said Ata, üçüncü halifesi ise Süleyman Hakim Ata’dır. Ancak en tanınmışı da yine Süleyman Hakim Ata’dır. O ölünce onun yerine yine en tanınmış müritlerinden birisi olan Zengi Ata geçti. Yesevi Silsilesi ise Seyyid Ata ve Sadr Ata ile devam etmiştir.14 Anadolu’da Bektaşiliğin kurusu olan Hacı Bektaşi Veli’de Yesevi’nin halifesi sayılır.15 Ayrıca Hoca Ahmet Yesevi’nin Anadolu ve Rumeli’ye giden bir çok mürit’i de vardır. Bunun yanı sıra Nakşibendilik, Yeseviliğin zemin hazırlamasıyla Orta Asya’da çokça yayılmış özellikle Maveraünnehir ve Horosan Türkleri arasında yayılmıştır.16


Aslında Hoca Ahmet Yesevi’nin görüşleri ileri ki zamanlarda “Yesevilik” olarak da adlandırılacak. Yesevilik Türkistan’a yayılmakla beraber zamanla Seyhun Nehri’nin

ötesindeki bozkırlarda da yerleşmeye başladı. Moğolların istilasından sonra Horosan, İran ve Azerbaycan Türk boyları içerisinde de rağbet gördü. 13.yüzyıla gelindiğinde ise Yesevi Dervişleri bu fikriyatı Anadolu’ya taşıdı. Anadolu’da en önemli halifelerinden biri olan Hacı Bektaşi Veli önderliğinde bu topraklara Yesevi mayası atıldı. Anadolu’da Geyikli Baba, Abdal Musa, Horoz Dede de Yesevi’nin halifesi olarak kendilerini sayarlar. Menkıbeye göre Yesevi’nin Anadolu’ya göndermiş olduğu en önemli halifelerinden birisi de Sarı Saltuk’tur. Rivayet odur ki; Yesevi, Sarı Saltuk’u 700 kişi ile Hacı Bektaşi Veli’ye yardım etmesi için Anadolu’ya gönderip beline de meşhur tahta kılıcını kuşatmıştır. Sarı Saltuk Anadolu’da görevini tamamladıktan sonra Balkanlara gidip oradaki halkın İslamiyet’i kabul etmelerini sağlamıştır.17

Kemal Ersanlan, A. Yaşar Ocak’tan aktararak aynen ifadeleri naklediyor; “Sülük silsilesi bakımından Yesevilik’ten gelen başlıca tarikatlar Maverâünnehir ve Horosan’da yayılan Nakşibendilik ile Anadolu’da yayılıp Yesevilik’in yerini alan Bektaşilik’tir. Yesevilik ayrıca Anadolu’da ortaya çıkan Babailik ve Haydarilik tarikatları üzerinde de müessir olmuştur.”

ESERLERİ

 Türkistan’ın Pir’i olarak kabul görmüş Ahmet Yesevi’nin varlığının bilindiği iki eseri vardır. Bunlar Fakrname ve Divan-ı Hikmet’tir. Fakrname; Yesevi’nin tarikatlar ile ilgili fikriyatını anlattığı ve Yesevilik ilkelerini ortaya koyduğu bir eserdir. Bazı tarihçiler ve edebiyatçılar bu eserin Divan-ı Hikmet’e giriş olabileceğini düşüncesindedirler.18

Divan-ı Hikmet’i incelediğimizde ise; Hikmet adını verdiği bütün şiirlerini topladığı divan olarak bilinir. 5 ve 25 arasında farklılık gösteren dörtlük şeklinde yazılarak meydana getirilmiştir. Kafiye düzenine baktığımız zaman “Koşmaya” benzer. Hecenin ise 12,14 ve 16 ölüçüsü kullanılmıştır. Aruzla yazılan şiirleri de mevcuttur. Eserin dil bakımından incelediğimizde oldukça sadedir.

 Ancak Köprülü’nün yorumuna göre; “Günümüze kadar gelen Divan-ı Hikmet’te baktığımızda çok sayıda olduğu ve çeşitli içerikte sayıları bulunmaktadır. En eski bildiğimiz nüshalar 16.ve 17.yüzyıla aittir. Bu nüshalarda dil ve içerik açısından farklılıklar bulunmuştur. Bu durumda bize gösteriyor ki bazı hikmetler Yesevi’nin dervişleri tarafından Divan-ı Hikmet’e sonradan eklenmiştir.”19

Ancak buna rağmen Divan-ı Hikmet, klasik Türk Edebiyatı açısından önemli bir eser olma özelliğini korumuştur. O dönemde az sayıda edebi eserler olması bakımından büyük önem taşımıştır. Dönemin özelliklerini anlayabileceğimiz bir eser olması açısından dil ve edebiyat tarihi için de başvurulan kaynaklar arasındadır.

 SONUÇ

Sonuç itibariyle Ahmet Yesevi kendi çağdaşında olan Türk boylarının ahlakını düzeltip ve İslam’ı sadece ve uygulanabilir bir şekilde yaşanması için mücadele etmiş. Onun bu tutumu ve sade akıcı şiirleri Türk boyları arasında rağbet görmüş ve bu durum onun Türkler arasında Türkistan’ın Pir’i olarak anılıp günümüze kadar saygıyla anılan biri olarak gelmeyi başarmıştır.

 

1 Kubilay Muhammet Özdemir, İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi, İstanbul 2020. (benimtarihim1923@gmail.com)

2 Ahmet Vehbi Ecer, “Hoca Ahmed Yesevi, Hayatı, Eserleri ve Toplumu Eğitme Metodu”, Dini Araştırmalar Dergisi, c.2, Ocak-Nisan 2000, s.2

3 Mehmet Kazar, “Ahmet Yesevi Hayatı, Halifeleri ve Tarikatı, Eseri ve Mefkûresi”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 37

4 Fuat Köprülü, “Ahmet Yesevi”, İslam Ansiklopedisi, c.1, İstanbul, 1993,s.210

5 Ahmet Vehbi Ecer, “Hoca Ahmed Yesevi, Hayatı, Eserleri ve Toplumu Eğitme Metodu”, Dini Araştırmalar Dergisi, c.2, Ocak-Nisan 2000, s.3

6 Yurdaydõn, 75.Aktaran; Ecer, a.g.m., s.3

7 M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara 1991, s.14.

8 Fuat Köprülü, “Ahmet Yesevi”, İslam Ansiklopedisi, c,1, İstanbul, 1993, s.214

9 Kemal Eraslan, “Ahmed-i Yesevi”, İstanbul Üniversitesi, s.812

10 Yusuf Akgül, “Hoca Ahmet Yesevi’nin Hazar Ötesi Türkmenlerine Tesiri ve Bu Çerçevede Bazı Tespitler”, Magtumguli Türkmen Devlet Üniversitesi, s.48

11 Aktaran; Akgül, a.g.m., s.48

12 Evliya Çelebi Ahmet Yesevi’den “ulu atam veya ulu atamız” diye bahsetmektedir. Bkz. Evliya Çelebi,

    Seyahatname (Rumeli- Jokol ve Edirne), Haz. İsmet Parmaksızoğlu, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1984, s.62-227. Aktaran; Cemal Tosun, “Hoca Ahmet Yesevi, Hayatı, Eserleri ve Toplumu Eğitme Metodu”, Dini Araştırmalar Dergisi, c.2, 0cak- Nisan 2000, s.122

13 Mehmet Kazar, “Ahmet Yesevi Hayatı, Halifeleri ve Tarikatı, Eseri ve Mefkûresi”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 41

14 M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara 1991, s.73-82

15 M. Fuad Köprülü, a.g.e., s. 88

16 Kazar, a.g.m., s.42

17 Kemal Eraslan, “Ahmed-i Yesevi”, İstanbul Üniversitesi, s.819

18 Cemal Tosun, “Hoca Ahmet Yesevi, Hayatı, Eserleri ve Toplumu Eğitme Metodu”, Dini Araştırmalar Dergisi, C.2, 0cak- Nisan 2000, s.123

19 M. Fuad Köprülü, a.g.e., s. 122-125

 

 

 

 

 

 


Diğer Yayınlar