Cumhurbaşkanı Erdoğan 4 yıl sonra İran’a ziyarete bulunmuş ve bu ziyarette Rusya Devlet Başkanı Putin ile birlikte İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi olmak üzere üçlü bir zirve gerçekleştirmiştir. Bu zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan Astana sürecini tekrar ayağa kaldırmak ve bunun yanında Irak’ın kuzeyine ve Suriye’ye karşı terörle mücadele için yapılacak sınır ötesi operasyonda Türkiye’nin kararlılığını vurgulamıştır. Bu kararlı duruş karşısında Türkiye’nin bölgesel aktör olmasını istemeyenlerin düşmanlığı daha da şiddetlendirmiştir.
Böylece bu yaşanan gelişmelerin ardından Irak’ın Kuzeyindeki Dohuk vilayetinin Zaho ilçesinde 20 Temmuz’da bir dere kenarında ikisi çocuk, dokuz kişinin hayatını kaybettiği olay basına yansımıştır. Irak Merkezi Hükümeti basına yansıyan bu olay ile ilgili havan topu saldırısı düzenlendiğini ve saldırıyı Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığını iddia ederek Türkiye’yi ve Türk Silahlı Kuvvetlerini hiçbir delil olmadan suçlamıştır. Ülkede, Türkiye ve Türk askerine yönelik protestolar düzenlenmiştir.
Bağdat’ın bu suçlamalarına karşı Türk Dışişleri Bakanlığı saldırıyı reddetti. Yapılan açıklamada “Saldırının terör örgütü kaynaklı olduğu değerlendiriliyor. Türkiye gerçeğin açığa çıkması için her türlü adımı atmaya hazır” denildi.
Ancak o saatlerde olay daha yeniyken ve olayın sorumluları araştırılırken içeride HDP ve Diyarbakır Barosu sözde Kürdistan vurgusu yaparak sosyal medya hesaplarından Türkiye’yi ve onun kahraman Mehmetçiğini suçlamışlardır. Dışarıda ise Arap Birliği Türkiye’yi kınamış ve saldırıdan Türkiye’yi sorumlu tutmuşlardır. Bir yandan da Iraklı Şii milisler Türkiye’ye karşı savaş ilan etmiş ardından ABD, Türkiye’yi kınayan açıklamalarda bulunmuştur. Başta PKK Terör Örgütü olmak üzere Haşdi Şabi, FETÖ Terör Örgütü mensupları ve İran’a yakın Şii gruplar Türkiye’yi hedefe alarak aleyhinde kampanyalar başlatmışlardır.
Bunların hepsi Türkiye’nin İran ziyaretinden sonra ve yine Türkiye’nin dünyanın kıtlık krizini çözmek için tarafları İstanbul’da buluşturup anlaşma imzalanmasından önce olması çok manidardır.
Irak Meclisindeki en büyük Sünni Koalisyonun Başkanı milletvekili Hamis Hançer: “Duhok kentinde meydana gelen sivilleri hedef alan saldırıyı terör örgütü PKK yaptı. Biran önce bu terör unsurlarının önüne geçilmeli” dedi.
Türk milletinin, devletinin ve askerinin asırlık tarihine bakıldığında soykırım, katliam veya sivillere yönelik herhangi bir saldırı girişimi olmamıştır. Ancak ne tuhaftır ki Türk askerinin sivillere yönelik sözde katliam yaptıklarını iddia edenlerin tarihleri katliamlarla, soykırımlarla ve ihanetle dolu olduğu görülmektedir. Bunları sıralamaya kalsak ciltler dolusu kan ve gözyaşının tarihini yazmak mecburiyetinde kalırız. Çünkü Türk milleti ve onun bağrından çıkan Türk askeri hiçbir zaman masumlara yönelik eylemlerde bulunmamıştır. Terör Örgütü PKK kurulduğu günden beri bebek, çoluk çocuk demeden katlettiği zaman hiçbir devletten ses çıkmamıştır. Aynı şekilde Amerika, Irak’ı işgal ettiğinde orada masum binlerce sivili katlettiğinde yine oradaki yerli halkın namusuna göz diktiğinde Irak başta olmak üzere hiçbir Arap Birliği kınayıcı bir açıklamama yapmamıştır. Ya da Diyarbakır Barosu “Sözde Ermeni Soykırımını” desteklerken PKK Terör Örgütünün bu ülkenin askerini, polisini, vatandaşını şehit ederken yaptıkları caniliklere ses çıkarmamışlardır.
Irak’ın Kuzeyinde terör örgütüne karşı yapılan mücadele devam ederken ayrıca Suriye’ye yeni operasyon sinyallerinin verildiği sırada böyle bir karalama kampanyasının yapılması devletimize ve güvenlik güçlerimize karşı art niyetli yaklaşımlardan başka bir şey değildir. Bu art niyetli yaklaşımları biz daha öncede gördük. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin güvenliğini tehdit eden teröristlere karşı ne zaman bir operasyon yapsa hemen karalama kampanyaları başlamıştır.
Ancak Türk askeri hiçbir zaman sivilleri hedef almamıştır. Sivil yerleşim yerlerinde operasyon yapma mecburiyetinde kaldıklarında ise nasıl hassas davrandıklarını Diyarbakır Sur Operasyonlarında görülmüştür. Sivilleri kalkan yapan teröristlere karşı hassasiyetle ilerleyen Türk askeri kendi canını vermekten tereddüt etmeyerek sivilleri kurtararak burunları dahi kanamadan o teröristlerin elinden almıştır. Yine oradan çıkamayan yaşlılarımızı Mehmetçik sırtında taşıyarak çatışma bölgesinden çıkarmıştır. Yine sınır ötesi operasyonlarda aynı hassasiyeti göz ederek hiçbir yerleşim yerine ve sivillere zarar vermeden titizlikle terörist unsurlara karşı mücadele etmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin her operasyonu öncesinde ve sonrasında Türk askerine böyle iftiralar atılması anca düşmanın ne kadar aciz, korkak ve haysiyetsiz olduğunu göstermektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin tarihinde herhangi bir kara leke olmadığı için gurur duyuyor ve bu vesile ile tüm Türk Silahlı Kuvvetleri personeline teşekkür ediyor ve her zaman yanlarında olacağımı özellikle vurgulamak istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder