Kubilay Muhammet Özdemir[1]
Kırım’ın ilhakıyla başlayan ve 24 Şubat
2022’de Rusya’nın, Ukrayna’yı resmen işgaliyle devam eden süreçte Rusya –
Ukrayna savaşı başlamış ve halen günümüzde devam etmektedir. Bu savaşın çok
kısa zamanda biteceğini düşünen Rusya tarafı pek de istediği sonuçları elde
edememiş ve bu zamana kadar Rusya’nın 32 Bin 150[2],
Ukrayna’nın ise 23 bin 367 askerinin[3]
öldüğü iddia edilmiştir. Ayrıca iki tarafın birçok askeri araç ve gereçlerini
kaybettiği de diğer iddialar arasında yerini almıştır.
Her ne kadar Rusya, Ukrayna’daki ilerleyişini
devam ettirse de savaş uzadıkça Rusya’nın içine düştüğü bataklık derinleşmiş ve
Kremlin, Rusya’yı batmaktan kurtarmak için en küçük fırsatları bile kullanmaya
çalışmıştır. Rusya’nın uyguladığı agresif dış politikalar sebebiyle Rusya ile
işbirliği içerisine giren ülke sayısı da çok sınırlı kalmıştır. Özellikle
Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Avrupa devletleri Rusya’ya karşı
askeri, diplomatik ve ekonomik ambargolar uygulamışlardır. İyice yalnızlaşan
Rusya için politik ve ekonomik destek olarak kilit durumdaki Türkiye
Cumhuriyeti Devleti kalmıştır. Çünkü Türkiye açıkça ABD ve Avrupa’nın Rusya’ya
yönelik yaptırımlarına katılmayacağını ve Türkiye üzerinden de bu yaptırımların
uygulanmasının mümkün olmadığını belirtmiştir. Bu nedenle Rusya bazı
uluslararası sorunlarını Türkiye üzerinden çözmeye çalışmaktadır.
Savaşın daha fazla uzamasını istemeyen Rusya,
Ukrayna’daki savaştan biran önce minimum kayıpla çıkmaya çalışmaktadır. Bu
konuda sadece Türkiye’nin kendisine yardım edebileceği düşüncesi Kremlin’de hakim
durumdadır. Çünkü Türkiye’nin hem Rusya hem de Ukrayna ile ilişkileri normal
düzeydedir. Ayrıca bu iki ülke ile birçok ekonomik ve ticareti antlaşmaları
vardır. Bu nedenle Türkiye bölgesel çıkarlar için Ukrayna ve Rusya arasında bir
barış antlaşmasının imzalanması için arabuluculuk misyonu üstlenmeye
çalışmaktadır. Ayrıca Rusya’dan ayrılan Avrupalı şirketlerin yerini Türk
şirketlerin alması da muhtemel planlar arasında yerini almıştır.[4]
Buna ilaveten Rusya’nın Ukrayna savaşını
belirlediği tarihte bitirememiş olmaması onun başta bölgedeki ve Güney
Kafkasya’daki konumunu zayıflatmakla birlikte Libya, Suriye ve yakın gelecekte
Orta Asya’da da gücünü kaybetmesine neden olma ihtimalini göstermektedir.
Bu ihtimali takiben Rusya, Suriye’deki
askerlerini çekmeye başladı.[5]
Yakın bir zamanda bu çekilmeleri Libya, Güney Kafkasya ve Orta Asya’da da
olması tahminler arasında yerini almıştır. Kanaatimce Rusya, tarihten gerekli
dersleri çıkardıysa özellikle Güney Kafkasya’dan çekilirse buraları Türkiye’ye
devredip güney sınırlarını ABD’nin ve Batı’nın eline geçmesini önleyebilir.
Çünkü geçmişte Rusya, Türkiye’nin güvenini 17 Aralık 1925’de imzalanan
“Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması”nı II. Dünya Savaşı’nın patlak
vermesiyle antlaşmadan vazgeçip Türkiye’den toprak talebi başta olmak üzere boğazlarda
bir askeri üs kurma ve boğazların ortak kontrolü talebinde bulunmuşlardır.
Bunun üzerine Türk – Sovyet Dostluk Antlaşması 19 Mart 1945 tarihinde
feshedilmiştir. Böylece Rusya artık Türkiye için potansiyel bir tehdit durumuna
gelmiştir. Tüm bu gelişmeler Türkiye’yi, Amerika’nın stratejik ortağı haline
getirerek, Batı ülkelerinin bir müttefiki ve NATO üyesi olmasını zorunlu
kılmıştır. Türkiye’nin NATO’ya girmesinin sonucunda Rusların sevmediği
Amerikalılar, Rusların dibinde askeri üsler kurmaya başlamışlardır.
Bunun sonucunda Sovyetler Birliği Komünist
Partisi Sekreteri Nikita Kruşev, Molotov’a karşı çıkarak şu itirafı yapmıştır:
“Devrimden sonra Türklerle dostça ilişkiler
yaşadık. Almanları yenerek zafer sarhoşu olduk. Türkler bizim yoldaşımız,
dostlarımızdı, fakat onlara Çanakkale Boğazı’nı vermeleri için Nota verdik.
Onlar aptal değildi. Çanakkale Boğazı sadece Türkiye demek değildi, orada
birkaç devlet daha vardı. biz dostluk antlaşmasını bozduğumuzu Türklere bir
nota ile bildirerek kapıyı yüzlerine kapattık. Yaptığımız açıkça bu anlama
geliyordu. Şimdi onlara çeşitli şeylerden bahsediyorsunuz, fakat onlar sadece
güvenilirliğimizi sorguluyorlar. Neden bunu yaptık? Son derece aptalcaydı. Biz
Türkiye’nin dostluğunu kaybettik, şimdi güneyimizde, bizi tehdit eden Amerikan
Üsleri var.”[6]
Geçmişte Türkiye’nin güvenini kaybedip yanı
başında Amerikan üslerini bulan Rusya günümüzde aynı hatayı yapmak istemiyor
olabilir mi? Özellikle Fransa, Almanya ve İtalya liderlerinin Ukrayna’nın AB
üyeliğine aday olarak kabul etmeyi desteklediği bu zamanda Avrupa’nın
sınırlarını genişletme ve Rusya’yı çevreleme çabası olarak görülemez mi?
Bu konu hakkında The Guardian köşe yazarı
tarihçi ve politika yazarı Timothy Garton Ash köşe yazsında şöyle bir
değerlendirmede bulunmuştur:
“Komisyon, Ukrayna’ya aday statüsü
verilmesini tavsiye etmesinin yanı sıra “bazı özel adımların atılacağı”
anlayışı üzerine, Ukrayna ile AB Üyesi Romanya arasında sıkışmış olan Moldova
için aynı statüyü “biraz daha geniş çaplı değişiklikler yapıldığı” anlayışı
üzerine önermektedir. Komisyon ayrıca Arnavutluk ve Kuzey Makedonya için üyelik
müzakerelerinin başlatılmasını da tavsiye etti. Bunun ötesinde Batı
Balkanlar’ın geri kalanı, Gürcistan ve potansiyel olarak bir gün demokratik
Belarus olacak. Bu ikinci büyük doğu genişlemesi doğru olarak ele alındığında
Avrupa Birliği’ni yalnızca daha büyük değil, aynı zamanda gıda kendi kendine
yeterli, askeri açıdan daha güçlü ve ekonomik potansiyeli daha yüksek hale
getirecektir. Uzun vadede Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın dahil edilmesi,
Rusya’nın nihayet bir imparatorluğu kaybettiğini kabul etmesi ve modern bir
ulus devlet olarak rol aramaya başlaması gerektiği anlamına gelecektir.
Dolayısıyla bu ikinci büyük doğu genişleme dalgası, bütün ve özgür bir Avrupa
yolunda atılmış büyük bir adım olacaktır.”[7]
Yine bu görüşlere ek olarak Henoxn’da
makalesi yayımlanan Tarihçi Χρήστος Χατζηιωσήφ
(Hristos Hacıyosif) şöyle demiştir: “Bıden çok uluslu Rusya Federasyonu’nun
dağılmasına yol açan kişi olarak tarihe geçmeyi umuyor.”[8] Tüm
bu gelişmeler ele alındığında Avrupa Birliği, Rusya’yı kuşatma politikasıyla
beraber yeni enerji hatları bulma çabasına da girmiştir.
Rusya, Avrupa’nın tükettiği gazın %40’ını
karşılıyordu. Ancak Rusya’ya ambargo uygulamak isteyen Avrupa, Rusya’dan gaz
alışını durdurunca tüm enerji kaynaklarını tüketti. Bu nedenle AB önümüzdeki
kış ayını geçirmek için İsrail gazını ithal etme çabasına girdi. Böylece İsrail
gazının sıvılaştırılıp Mısır’a gönderileceği ve oradan tekrar gaza dönüştürüp
Avrupa’ya gönderileceği konusunda AB, İsrail ve Mısır arasında üçlü bir
antlaşma imzalandı.
Yine İtalya Başbakanı Mario Draghi de Rus
doğalgazının yerini alacak alternatif kaynaklar aramak için Kudüs’ü ziyaret
etti.[9]
Ortadoğu’daki petrol üreticisi ülkeleri ilerleyen zamanlarda ziyaret edecek bir
ülke daha var. ABD Başkanı Bıden yakın bir zamanda Suudi Arabistan’ı ziyaret
edeceği basına açıklandı.
Bu ziyareti neden yapılacağını Luke Coffey,
Arab News’teki köşe yazısında şöyle değerlendirmiştir:
“Ortalama bir Amerikalının arabalarını ve
kamyonetlerini doldurma maliyeti tüm zamanların en yüksek seviyesinde ve ülkede
COVID-19 hastalığı azalırken seyahatlerin sıklaştığı bir zamanda enflasyon 40
yılın en yüksek seviyesinde seyrediyor. Bir yandan da ABD’nin güney sınırları
hala bir kaos halinde ve Kasım’daki ara seçimler Demokratlar için pek iyi
görünmüyor.”[10]
Bu da Amerika’nın nezdinde Suudi Arabistan’ın
stratejik değerini önemli ölçüde arttırmıştır. Ancak buna rağmen Avrupa’nın
alternatif arayışları listesinde İran ve Katar doğalgazının gündeme gelmesi
Suudileri oldukça panikletmiştir. Çünkü Katar, Suudiler için Körfezdeki önemli
rakip, İran ise ezeli düşman olarak kabul edilmektedir. Bu iki ülkenin Batı ile
geliştireceği ilişkiler Suudi Arabistan’ı körfez bölgesinde
yalnızlaştırabilecek sonuçları doğurabilme ihtimali vardır.[11]
Türkiye ise tüm bu denklemin ortasında
kalmıştır. Çünkü İsrail’den alınan gazın miktarı hem az hem de Avrupa’ya
gönderilmesi maliyetli olacaktır. Bununla beraber Türkiye’nin son zamanlarda
İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan ile ilişkileri normalleştirmesi ve Irak
Bölgesel Yönetim Başkanı Barzani ile Pençe Kilit Harekatı’ndan önce görüşülmesi
ve sonrasında operasyonların başlayıp sınırlarımızın teröristlerden
temizlenerek kazan kazan modeliyle Irak’tan alınıp Türkiye üzerinden geçecek
bir enerji hattı oluşturulması düşüncesi de gündeme gelmiştir.[12]
Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında Türkiye diplomatik hamleler yaparak
krizleri yönetmesi durumunda dünya siyasetine yön verecek durumda olması
kuvvetle muhtemeldir.
[1]
Tarih Bilim Uzmanı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Kubilay Muhammet
Özdemir, “Ukrayna – Rusya Savaşı ve Dünya Dengeleri”
kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com da yayımlanmıştır.
[2] “Ukrayna Rus Ordusunun Verdiği
Kayıpları Açıkladı”, https://www.cnnturk.com/dunya/ukrayna-rus-ordusunun-verdigi-kayiplari-acikladi, Erişim Tarihi: 19.06.2022
[3] Ali Cura, “Rusya Ukrayna
Ordusunun Savaştaki Kaybının 23 Bin 367 Kişi Olduğu Açıklaması Yaptı”, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rusya-ukrayna-ordusunun-savastaki-kaybinin-23-bin-367-kisi-oldugu-aciklamasi-yapti/2565429, Erişim Tarihi: 19.06.2022
[4] Elçin Xaldbayli, “Ardoğan ABŞ-a
Da, Rusiyaya Da Şartlari Diqta Edir: Türkiyenin Antiterror Planına Angal
Töredilmayacak”, https://musavat.com/news/erdogan-abs-a-da-rusiyaya-da-sertleri-diqte-edir-turkiyenin-antiterror-planina-engel-toredilmeyecek_895577.html, Erişim Tarihi: 19.06.2022
[5] “Rusya Suriye’den Çekiliyor
Mu?”, https://www.cnnturk.com/dunya/rusya-suriyeden-cekiliyor-mu, Erişim Tarihi: 19.06.2022
[6] RNHSA, Cilt 161: 223-4; Aktaran:
Kubilay Muhammet Özdemir, “Çarpıcı Türkiye – Rusya Analizi”, https://kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com/2018/08/carpici-turkiye-rusya-analizi.html, Erişim Tarihi: 19.06.2022
[7] Timothy Garton Ash, “Ukraine
Deserves İts Place İn The EU. It’s Right For The Country – And Right For
Europe”, https://www.theguardian.com/commentisfree/2022/jun/17/ukraine-eu-europe-european-commission-china-russia, Erişim Tarihi: 19.06.2022
[8] Χρήστος
Χατζηιωσήφ (Hristos
Hacıyosif), “συνέπειες του πολέμου στην Ουκρανία (Ukrayna’daki Savaşın Çoklu
Sonuçları)”, https://www.epohi.gr/article/43328/oi-pollaples-synepeies-toy-polemoy-sthn-oykrania, Erişim Tarihi: 19.06.2022
[9] Melanie Phillips, “The EU’s
Jerusalem Charm Offensive”, https://www.israeltoday.co.il/read/the-eus-jerusalem-charm-offensive/, Erişim Tarihi: 20.06.2022
[10] Luke Coffey, “Biden’s Unique
Chance To Get US-Saudi Ties Back On Track”, https://www.arabnews.com/node/2105586, Erişim Tarihi: 20.06.2022
[11] Necmettin Acar, “Washington İçin
Riyad’ın Önemi Yeniden Artıyor”, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/washington-icin-riyadin-onemi-yeniden-artiyor/2610334, Erişim Tarihi: 20.06.2022
[12] Kubilay Muhammet Özdemir, “Pençe
Kilit Operasyonun Önemi”, https://kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com/2022/04/pence-kilit-operasyonunun-onemi.html, Erişim Tarihi: 20.06.2022