22 Haziran 2022 Çarşamba

UKRAYNA – RUSYA SAVAŞI VE DÜNYA DENGELERİ


 







Kubilay Muhammet Özdemir[1]

Kırım’ın ilhakıyla başlayan ve 24 Şubat 2022’de Rusya’nın, Ukrayna’yı resmen işgaliyle devam eden süreçte Rusya – Ukrayna savaşı başlamış ve halen günümüzde devam etmektedir. Bu savaşın çok kısa zamanda biteceğini düşünen Rusya tarafı pek de istediği sonuçları elde edememiş ve bu zamana kadar Rusya’nın 32 Bin 150[2], Ukrayna’nın ise 23 bin 367 askerinin[3] öldüğü iddia edilmiştir. Ayrıca iki tarafın birçok askeri araç ve gereçlerini kaybettiği de diğer iddialar arasında yerini almıştır.

Her ne kadar Rusya, Ukrayna’daki ilerleyişini devam ettirse de savaş uzadıkça Rusya’nın içine düştüğü bataklık derinleşmiş ve Kremlin, Rusya’yı batmaktan kurtarmak için en küçük fırsatları bile kullanmaya çalışmıştır. Rusya’nın uyguladığı agresif dış politikalar sebebiyle Rusya ile işbirliği içerisine giren ülke sayısı da çok sınırlı kalmıştır. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Avrupa devletleri Rusya’ya karşı askeri, diplomatik ve ekonomik ambargolar uygulamışlardır. İyice yalnızlaşan Rusya için politik ve ekonomik destek olarak kilit durumdaki Türkiye Cumhuriyeti Devleti kalmıştır. Çünkü Türkiye açıkça ABD ve Avrupa’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarına katılmayacağını ve Türkiye üzerinden de bu yaptırımların uygulanmasının mümkün olmadığını belirtmiştir. Bu nedenle Rusya bazı uluslararası sorunlarını Türkiye üzerinden çözmeye çalışmaktadır.

Savaşın daha fazla uzamasını istemeyen Rusya, Ukrayna’daki savaştan biran önce minimum kayıpla çıkmaya çalışmaktadır. Bu konuda sadece Türkiye’nin kendisine yardım edebileceği düşüncesi Kremlin’de hakim durumdadır. Çünkü Türkiye’nin hem Rusya hem de Ukrayna ile ilişkileri normal düzeydedir. Ayrıca bu iki ülke ile birçok ekonomik ve ticareti antlaşmaları vardır. Bu nedenle Türkiye bölgesel çıkarlar için Ukrayna ve Rusya arasında bir barış antlaşmasının imzalanması için arabuluculuk misyonu üstlenmeye çalışmaktadır. Ayrıca Rusya’dan ayrılan Avrupalı şirketlerin yerini Türk şirketlerin alması da muhtemel planlar arasında yerini almıştır.[4]

 

Buna ilaveten Rusya’nın Ukrayna savaşını belirlediği tarihte bitirememiş olmaması onun başta bölgedeki ve Güney Kafkasya’daki konumunu zayıflatmakla birlikte Libya, Suriye ve yakın gelecekte Orta Asya’da da gücünü kaybetmesine neden olma ihtimalini göstermektedir.

Bu ihtimali takiben Rusya, Suriye’deki askerlerini çekmeye başladı.[5] Yakın bir zamanda bu çekilmeleri Libya, Güney Kafkasya ve Orta Asya’da da olması tahminler arasında yerini almıştır. Kanaatimce Rusya, tarihten gerekli dersleri çıkardıysa özellikle Güney Kafkasya’dan çekilirse buraları Türkiye’ye devredip güney sınırlarını ABD’nin ve Batı’nın eline geçmesini önleyebilir. Çünkü geçmişte Rusya, Türkiye’nin güvenini 17 Aralık 1925’de imzalanan “Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması”nı II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle antlaşmadan vazgeçip Türkiye’den toprak talebi başta olmak üzere boğazlarda bir askeri üs kurma ve boğazların ortak kontrolü talebinde bulunmuşlardır. Bunun üzerine Türk – Sovyet Dostluk Antlaşması 19 Mart 1945 tarihinde feshedilmiştir. Böylece Rusya artık Türkiye için potansiyel bir tehdit durumuna gelmiştir. Tüm bu gelişmeler Türkiye’yi, Amerika’nın stratejik ortağı haline getirerek, Batı ülkelerinin bir müttefiki ve NATO üyesi olmasını zorunlu kılmıştır. Türkiye’nin NATO’ya girmesinin sonucunda Rusların sevmediği Amerikalılar, Rusların dibinde askeri üsler kurmaya başlamışlardır.

Bunun sonucunda Sovyetler Birliği Komünist Partisi Sekreteri Nikita Kruşev, Molotov’a karşı çıkarak şu itirafı yapmıştır:

“Devrimden sonra Türklerle dostça ilişkiler yaşadık. Almanları yenerek zafer sarhoşu olduk. Türkler bizim yoldaşımız, dostlarımızdı, fakat onlara Çanakkale Boğazı’nı vermeleri için Nota verdik. Onlar aptal değildi. Çanakkale Boğazı sadece Türkiye demek değildi, orada birkaç devlet daha vardı. biz dostluk antlaşmasını bozduğumuzu Türklere bir nota ile bildirerek kapıyı yüzlerine kapattık. Yaptığımız açıkça bu anlama geliyordu. Şimdi onlara çeşitli şeylerden bahsediyorsunuz, fakat onlar sadece güvenilirliğimizi sorguluyorlar. Neden bunu yaptık? Son derece aptalcaydı. Biz Türkiye’nin dostluğunu kaybettik, şimdi güneyimizde, bizi tehdit eden Amerikan Üsleri var.”[6]   

Geçmişte Türkiye’nin güvenini kaybedip yanı başında Amerikan üslerini bulan Rusya günümüzde aynı hatayı yapmak istemiyor olabilir mi? Özellikle Fransa, Almanya ve İtalya liderlerinin Ukrayna’nın AB üyeliğine aday olarak kabul etmeyi desteklediği bu zamanda Avrupa’nın sınırlarını genişletme ve Rusya’yı çevreleme çabası olarak görülemez mi?

Bu konu hakkında The Guardian köşe yazarı tarihçi ve politika yazarı Timothy Garton Ash köşe yazsında şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur:

“Komisyon, Ukrayna’ya aday statüsü verilmesini tavsiye etmesinin yanı sıra “bazı özel adımların atılacağı” anlayışı üzerine, Ukrayna ile AB Üyesi Romanya arasında sıkışmış olan Moldova için aynı statüyü “biraz daha geniş çaplı değişiklikler yapıldığı” anlayışı üzerine önermektedir. Komisyon ayrıca Arnavutluk ve Kuzey Makedonya için üyelik müzakerelerinin başlatılmasını da tavsiye etti. Bunun ötesinde Batı Balkanlar’ın geri kalanı, Gürcistan ve potansiyel olarak bir gün demokratik Belarus olacak. Bu ikinci büyük doğu genişlemesi doğru olarak ele alındığında Avrupa Birliği’ni yalnızca daha büyük değil, aynı zamanda gıda kendi kendine yeterli, askeri açıdan daha güçlü ve ekonomik potansiyeli daha yüksek hale getirecektir. Uzun vadede Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’ın dahil edilmesi, Rusya’nın nihayet bir imparatorluğu kaybettiğini kabul etmesi ve modern bir ulus devlet olarak rol aramaya başlaması gerektiği anlamına gelecektir. Dolayısıyla bu ikinci büyük doğu genişleme dalgası, bütün ve özgür bir Avrupa yolunda atılmış büyük bir adım olacaktır.”[7]

Yine bu görüşlere ek olarak Henoxn’da makalesi yayımlanan Tarihçi Χρήστος Χατζηιωσήφ  (Hristos Hacıyosif) şöyle demiştir: “Bıden çok uluslu Rusya Federasyonu’nun dağılmasına yol açan kişi olarak tarihe geçmeyi umuyor.”[8] Tüm bu gelişmeler ele alındığında Avrupa Birliği, Rusya’yı kuşatma politikasıyla beraber yeni enerji hatları bulma çabasına da girmiştir.

Rusya, Avrupa’nın tükettiği gazın %40’ını karşılıyordu. Ancak Rusya’ya ambargo uygulamak isteyen Avrupa, Rusya’dan gaz alışını durdurunca tüm enerji kaynaklarını tüketti. Bu nedenle AB önümüzdeki kış ayını geçirmek için İsrail gazını ithal etme çabasına girdi. Böylece İsrail gazının sıvılaştırılıp Mısır’a gönderileceği ve oradan tekrar gaza dönüştürüp Avrupa’ya gönderileceği konusunda AB, İsrail ve Mısır arasında üçlü bir antlaşma imzalandı.

Yine İtalya Başbakanı Mario Draghi de Rus doğalgazının yerini alacak alternatif kaynaklar aramak için Kudüs’ü ziyaret etti.[9] Ortadoğu’daki petrol üreticisi ülkeleri ilerleyen zamanlarda ziyaret edecek bir ülke daha var. ABD Başkanı Bıden yakın bir zamanda Suudi Arabistan’ı ziyaret edeceği basına açıklandı.

Bu ziyareti neden yapılacağını Luke Coffey, Arab News’teki köşe yazısında şöyle değerlendirmiştir:

“Ortalama bir Amerikalının arabalarını ve kamyonetlerini doldurma maliyeti tüm zamanların en yüksek seviyesinde ve ülkede COVID-19 hastalığı azalırken seyahatlerin sıklaştığı bir zamanda enflasyon 40 yılın en yüksek seviyesinde seyrediyor. Bir yandan da ABD’nin güney sınırları hala bir kaos halinde ve Kasım’daki ara seçimler Demokratlar için pek iyi görünmüyor.”[10]  

Bu da Amerika’nın nezdinde Suudi Arabistan’ın stratejik değerini önemli ölçüde arttırmıştır. Ancak buna rağmen Avrupa’nın alternatif arayışları listesinde İran ve Katar doğalgazının gündeme gelmesi Suudileri oldukça panikletmiştir. Çünkü Katar, Suudiler için Körfezdeki önemli rakip, İran ise ezeli düşman olarak kabul edilmektedir. Bu iki ülkenin Batı ile geliştireceği ilişkiler Suudi Arabistan’ı körfez bölgesinde yalnızlaştırabilecek sonuçları doğurabilme ihtimali vardır.[11]

Türkiye ise tüm bu denklemin ortasında kalmıştır. Çünkü İsrail’den alınan gazın miktarı hem az hem de Avrupa’ya gönderilmesi maliyetli olacaktır. Bununla beraber Türkiye’nin son zamanlarda İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan ile ilişkileri normalleştirmesi ve Irak Bölgesel Yönetim Başkanı Barzani ile Pençe Kilit Harekatı’ndan önce görüşülmesi ve sonrasında operasyonların başlayıp sınırlarımızın teröristlerden temizlenerek kazan kazan modeliyle Irak’tan alınıp Türkiye üzerinden geçecek bir enerji hattı oluşturulması düşüncesi de gündeme gelmiştir.[12] Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında Türkiye diplomatik hamleler yaparak krizleri yönetmesi durumunda dünya siyasetine yön verecek durumda olması kuvvetle muhtemeldir.



[1]  Tarih Bilim Uzmanı ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Kubilay Muhammet Özdemir, “Ukrayna – Rusya Savaşı ve Dünya Dengeleri” kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com da yayımlanmıştır.

[2] “Ukrayna Rus Ordusunun Verdiği Kayıpları Açıkladı”, https://www.cnnturk.com/dunya/ukrayna-rus-ordusunun-verdigi-kayiplari-acikladi, Erişim Tarihi: 19.06.2022

[3] Ali Cura, “Rusya Ukrayna Ordusunun Savaştaki Kaybının 23 Bin 367 Kişi Olduğu Açıklaması Yaptı”, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rusya-ukrayna-ordusunun-savastaki-kaybinin-23-bin-367-kisi-oldugu-aciklamasi-yapti/2565429, Erişim Tarihi: 19.06.2022

[4] Elçin Xaldbayli, “Ardoğan ABŞ-a Da, Rusiyaya Da Şartlari Diqta Edir: Türkiyenin Antiterror Planına Angal Töredilmayacak”, https://musavat.com/news/erdogan-abs-a-da-rusiyaya-da-sertleri-diqte-edir-turkiyenin-antiterror-planina-engel-toredilmeyecek_895577.html, Erişim Tarihi: 19.06.2022

[5] “Rusya Suriye’den Çekiliyor Mu?”, https://www.cnnturk.com/dunya/rusya-suriyeden-cekiliyor-mu, Erişim Tarihi: 19.06.2022

[6] RNHSA, Cilt 161: 223-4; Aktaran: Kubilay Muhammet Özdemir, “Çarpıcı Türkiye – Rusya Analizi”, https://kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com/2018/08/carpici-turkiye-rusya-analizi.html, Erişim Tarihi: 19.06.2022

[7] Timothy Garton Ash, “Ukraine Deserves İts Place İn The EU. It’s Right For The Country – And Right For Europe”, https://www.theguardian.com/commentisfree/2022/jun/17/ukraine-eu-europe-european-commission-china-russia, Erişim Tarihi: 19.06.2022

[8] Χρήστος Χατζηιωσήφ (Hristos Hacıyosif), “συνέπειες του πολέμου στην Ουκρανία (Ukrayna’daki Savaşın Çoklu Sonuçları)”, https://www.epohi.gr/article/43328/oi-pollaples-synepeies-toy-polemoy-sthn-oykrania, Erişim Tarihi: 19.06.2022

[9] Melanie Phillips, “The EU’s Jerusalem Charm Offensive”, https://www.israeltoday.co.il/read/the-eus-jerusalem-charm-offensive/, Erişim Tarihi: 20.06.2022

[10] Luke Coffey, “Biden’s Unique Chance To Get US-Saudi Ties Back On Track”, https://www.arabnews.com/node/2105586, Erişim Tarihi: 20.06.2022

[11] Necmettin Acar, “Washington İçin Riyad’ın Önemi Yeniden Artıyor”, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/washington-icin-riyadin-onemi-yeniden-artiyor/2610334, Erişim Tarihi: 20.06.2022

[12] Kubilay Muhammet Özdemir, “Pençe Kilit Operasyonun Önemi”, https://kubilaymuhammetozdeemir.blogspot.com/2022/04/pence-kilit-operasyonunun-onemi.html, Erişim Tarihi: 20.06.2022


Diğer Yayınlar